Ali Nail Kubalı

Ali Nail Kubalı

ankubali@gmail.com

Tüm Yazıları

DEĞERLİ okurlarım, dünya’nın en ünlü ekonomi dergilerinden biri olan “The Economist” Türkiye ile ilgili fevkalade ürkütücü bir yorum yaptı. Türkiye’nin ekonomisi iyi gidiyor gibi görünse de iki büyük tehlike ile karşıkarşıya olduğunu söyledi.
Tehlikelerden birincisinin dış ticaret açığı olduğunu söylüyor dergi. İkinci tehlikenin de aşırı bir biçimde ısınmakta olan ekonominin enflasyonist bir baskı altına girmesi.
Bu risklerin her ikisi de, gerçekleşmesi halinde, ekonomimizi yeni bir krize sürüklemiş olacaktır. Bu iki risk konusu esasen birbirleri ile bağlantılı hususlardır.
Mekanizma nasıl çalışıyor, basitçe inceleyelim. Dünyanın önde gelen gelişmiş ülkelerde son global krizin etkileri hala tamamen kaybolmadı. Bu nedenle uluslararası piyasaların baş belası olan sıcak para, bizim gibi küçük olsa da ekonomileri nisbeten istikrarlı gözüken ülkelere alışılmışın üzerinde miktarlarda girdi. Bu girişin bizim ekonomimiz için de riskler doğurduğu artık Başbakan tarafından dahi kabul edildi.
İşte bu sıcak para girdiği zaman, karlı gördüğü sahalara yönelmek için önce TL’ye dönüyor. Merkez Bankası da satın aldığı döviz tutarında TL’yi piyasaya vermek zorunda kalıyor. Bu TL’ler ise iç piyasada talep yaratıyor. Nitekim Economist’in verdiği rakamlara göre Türkiye’de talep, yüzde 20 civarında artmakta. Bu talebin tamamı Türkiye’de üretilen mallara yönelmiş olsa problem bir oranda sınırlı kalabilecek. Çünkü Türkiye’de sanayide kapasite kullanımı hala yüzde 70’ler çerçevesinde. Yani yüzde 30 civarında kullanılmayan kapasite var. Bu boş kapasitenin bir bölümünü kullanarak üretim artabilir artan talep karşılanırdı.
Ancak ne yazık ki bu gelen dövizlerin, döviz fiyatlarını aşağıya çekmesi, ithal mallarının iç piyasa fiyatlarını ucuzlatmakta ve ithal mallarına olan talebi yükseltmekte! Sonuçta, büyük dış ticaret açıkları ortaya çıkmakta. Rakamlar şöyle:

Haberin Devamı


“The Economist” haklı mı



Unutmamalıyız ki Türkiye’nin karşılaştığı 1994, 98, 2000 ve 2001 krizleri ihracat dövizlerinin ithalat için gerekli dövizin % 60’ından azını karşılayabildiği dönemlerde çıkmıştır. Bu gün de bu oran yüzde 55 dolaylarına inmiş durumda.
Merkez Bankası ise çok zor bir ikilem içinde. Bu sıcak dövizlerin ülkeye girişine önlemler almaya çalışıyor, ama bu dövizler olmasa bu açık nasıl kapanacak. Dövizlerin girmesine izin verse hem iç talep hem de dış açık patlayacak.
Her iki sonuç ta sıcak paranın kaçışına neden olacak potansiyele sahip! Ne yazık ki bir çok bakımdan olumlu gelişmeler gösteren ekonomimiz gene sıcak paranın doğru yönetilememesi nedeni ile yeniden bir kriz riski ile karşı karşıya geldi, değerli okurlarım!