İzmir Ticaret Odası 1885 yılında kuruldu.
Binası, Birinci Kordon’daydı.
1922 İzmir büyük yangınında tüm belgeleriyle kül oldu.
85 yıl aradan sonra yine aynı yerine döndü.
Değişik mimarisi, son teknolojik yenilikleriyle.
Gerçi maliyeti tartışma konusu ama...
İzmir’e yakıştı, zenginlik kazandırdı.
Ve Cumhuriyet Bayramı’nda hizmete açıldı.
Akşamın ilerleyen saatleri.
Serinlik çökmüş, sessizlik hakim.
Evin önüne yaklaşan otomobile, arkadan başka bir araç çarpar.
Merak ve telaşla inen sürücü ve eşine ardı ardına ateş edilir.
3 kurşundan biri, ne olduğunu anlayamayan İzmir’in Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce’nin bacağına isabet eder.
Başkan acıyla olduğu yere yığılır, eşi çığlık atarak kaçmaya çalışır.
Saldırgan otosuna biner, karanlıkta kayıplara karışır.
***
Yaşlısı, genci, erkeği, kadını herkes seviyor, yiyor.
Tatlısı, tuzlusu yapılıyor, kapışılıyor.
Bilim adamları, “çok faydalı” dedikçe, fiyatı artıyor.
Memleketin ağaçları yetmeyince…
Yabancılara el açılıyor..
Üretim, tüketimi karşılamıyor.
Dolayısıyla ihracat yok, ithalatla dışarı döviz akıtılıyor.
***
Bir kez daha dile geldi.
Devletin en tepesinden.
Cumhurbaşkanı net konuştu:
“Makamlar, sahtekârların kullanacağı yerler değil. Adımı kullananları kapıdan kovun. Ailem bile olsa...”
Sorun; nüfuz suistimali.
Tarihin her döneminde var olan, insanoğlunun yarattığı virüs.
***
Suistimal; kötülük, fenalıktır. İyiniyetin kurşuna dizilmesidir. Saflığın, ipi çekilmesidir.
Herkes talip, İzmir en heye-canlısı..
Milli otomobilin üretimi için Ege’nin merkezi çabuk kenetlendi, mesleki odalarıyla atağa geçti.
İlk yerli otonun piyasaya çıkarılması için belirlenen 36 ay var, yani zaman dar.
Üretimi yapacak 5 babayiğit açıklandı biliniyor ama nerede yapılacak orası meçhul.
***
Birçok şehir aday.
İzmir daha donanımlı, inancı ve azmiyle bastırıyor.
Yerelde ortak kanı; TOBB Başkanvekili, EBSO Başkanı Ender Yorgancılar ağırlığını koyarsa hedefe ulaşılır.
Doğrudur, yanlıştır.
Bir kez daha kulak vermek lazım.
Önce sokaktaki vatandaşı, çarşıda esnafı, tarlada çiftçiyi, hastanede doktorları, üniversite hocaları dinleyerek, öğrenmek gerekir.
Aydın’ın havası zehirli mi?
Toplum sağlığında değişim yaşanıyor mu?
Tarla, bağ, bahçe, sebze, meyve kuruyor mu?
***
İddialar değişik ama ürkütücü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki önemli ve tarihi açıklama yaptı.
Biri; geçen ayki uluslararası şehir ve STK zirvesinde.
Dedi ki;
“İstanbul’un kıymetini bilelim, hâlâ da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum.”
İkincisi; önceki gece bir film gösteriminde:
“İçinde bulunduğumuz ekosistemi tahrip eden her adımın sonu felakettir. Acilen özeleştiriye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.”
***
Sözlerin özüne katılmayan var mı?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre;
153 ülkeden ürün ithal ediyoruz.
15 yıl önce 1,6 milyar dolar ödüyorduk.
Bugün 14 milyar doları aştık.
Kuru bakliyat, konserve, sebze, balık, et akla ne gelirse, insanın boğazından ne geçerse hepsi var...
Çeşit çeşit... Değişik fiyatlarla...
Bunlar bilinen resmi gerçek.