Fedai Ünal

Fedai Ünal

fedonunal@gmail.com

Tüm Yazıları

Ayaklarınızı buz gibi bi suya sokup yemek yediniz mi hiç? Eskiden, benim gençliğimde hiç lüks bişey değildi bu söylediğim. Bi kere doğa daha temizdi. O kadar ki, 1977, 1980’li yıllarda bizim Çamdibi’ndeki evin önünden minicik bi dere akardı ve suyu temizdi. Sonra, şimdi sadece adının suyu çağrıştırdığı Pınarbaşı Mahallesi vardı. Merkezinden ovaya doğru öyle bi su akardı ki, ayağınızı, elinizi 2 dakika tutamazdınız içinde. Bornova’da Laka deresi vardı. Kendi gitti, adı kaldı yadigar. Bunlar benim bildiklerim. Kim bilir İzmir civarında daha bilmediğim, ayağınızı suya daldırırken yemek yiyebileceğiniz ne yerler vardı. Geçen hafta yazdığım yazıda yerel ağızla “Cavırın ağılı” denen, Armutlu, Osmanlar köyü civarında bir yerden söz etmiştim.

Haberin Devamı

Neresi olduğu konusunda birçok soru aldım ama üzülerek net bi lokasyon vermeyeceğim ki, bi anda bozulmasın bu güzellikler. Cavırın Ağılı’nın yerini söylemeyeceğim ama oraya yakın, en az o kadar güzel bi yer tarif edeceğim size. Hem burada yazımın başında da bahsettiğim şeyi, yani ayaklarınızı suya sokup serin serin yemeğinizi de yiyebilirsiniz. Sözünü ettiğim yerin adı Dere Balık.

Hem Armutlu, Çınardibi, Osmanlar Köyü üzerinden hem de Kızılcaova Köyü’nden ulaşabilirsiniz buraya. “Yok ben dağ yollarından gitmeyeyim, hızlıca ulaşayım bu cennete” derseniz Torbalı üzerinden Bayındır yoluna girin ve Yakapınar Köyü’ne gelin. Sonrası kolay, kime sorsanız Dere Balık’ı gösterir size. Bu arada aynı dere üzerinde, sözünü ettiğim yerin 50 metre ilerisinde benzer bi yer daha var, orası da olabilir. Hatta benim anlatacağım yere göre biraz daha derli toplu. Gitmediğim için detaylı yazamıyorum.

Hayat bir gün o da bugün

Yıllar önce keşfetmiştik burayı eşim Ebru’yla. Bi ara neredeyse ayda iki kere giderdik. Uzun bi aradan sonra ilk kez gittik Dere Balık’a. Maalesef su biraz azalmış her yerde olduğu gibi. Onun dışında her şey bıraktığımız gibi.

Burada yemek olarak fazla seçeneğiniz yok. Mönü, alabalık, karışık kızartma, patates kızartma ve salatadan ibaret. Yıllar önce de aynıydı, şimdi de aynı. Yemeğinizi ister dere içine atılmış masalarda ayaklarınızı suya sokarak yiyebilirsiniz. İsterseniz yine su kenarına kurulmuş sedirlerin üzerinde sırtınızı yastıklara dayayıp yiyebilirsiniz.

Haberin Devamı

Dediğim gibi çok fazla yemek seçeneğiniz yok ama doğanın tam kalbinde olmak, buz gibi akan tertemiz bir suyun içinde, derenin kenarında iki lokma bir şey yemek paha biçilmez.

Yazıyı buraya kadar okuduysanız bence kendinizi hiç tembellik etmeyin. Atlayın arabanıza, maaile, çoluk çombalak gidin buraya ve bi iki saatliğine de olsa huzur bulun.

Unutmayın ki; hayat bir gün o da bugün. Kalın sağlıcakla...