Almanların hakkından Mahmut hoca gelir ancak

18 Kasım 2012

Türk Büyükelçiliği himayesinde Almanya’da yapılacak bir film festivaline davet edilen Türk sinemasının usta ismi Halit Akçatepe’ye vize vermemiş Alamanya?
Yetiş Mahmut hoca nerdesin?
Kalk ayağa ve dikil Alman konsolosluğunun kapısına.
“Siz kim oluyorsunuz da benim pırlanta gibi Güdük Necmi’me vize vermiyorsunuz” de.
Kalbin sıkışsın son cümlede. Yere yığılırken öğrencilerin koşup hastaneye yetiştirsinler seni.
Ağırlaştırılmış Hababam sınıfı müziği eşliğinde sen hastaneye götürülürken Almanya büyükelçisi, yardımcısını çağırsın.
“Oğlum bizim konsoloslukta Türk sinemasının unutulmaz ismi Halit Akçatepe’yi tanıyan bir kültür ataşemiz yok mu?

Yazının Devamı

İşte döndüm ve ıslık da çalıyorum

11 Kasım 2012

Yeniden belki yepyeni bir okurla ilk kez karşılaşmanın heyecanıyla iki ayrı renk çorap giyilip çıkılıyor evden

Derya Sazak’la başlayan büyük bir gazetede köşe yazma maceram tam üç yıl sürmüştü yıllar önce.
Milliyet’in güven verici kolları ve koridorları arasında dolu dolu yaşanmış üç yıl.
Sonra Derya Sazak, aramızda eğlenip “Kahpe Bizans” adını taktığımız ve çevreye verdiği rahatsızlıktan pek de rahatsız olmayan kulis çalışmalarına daha fazla dayanamadı gitti.
Ben ise direndim.
Milliyet’teki üçüncü yılımda yazımın yerine “Aşkın ömrü üç yıldır” adlı yazı dizisini görünce yazarlık ömrümü tamamladığımı düşünüp bastım istifayı.
Yıllar geçti aradan, tekrar o büyük gazetenin çatısı altındaki ilk satırlarım bu.

Yazının Devamı

Kaptanı Derya Gani Efendinin Hisarönü seferi...

15 Temmuz 2001

Turizmci esnafın umudu Yalnız ortada şöyle bir yanlış var ki, paçasına asılacak turist olarak beni bellemişler anlaşılan. Nasıl mı? Sabırlı olursanız anlatacağım ama önce mavi turcuğun sefer notları ile başlasak fena mı olur? ***Efendim, Bodrum-Kos arası boğaz oldum olası eser. Deniz her yerde cam gibi olsa bile orada iki-üç metre dalga her zaman vardır. İşte bunu düşünerek Datçaya denizden yapacağım yolculuğun çoluklu çocuklu olan kısmını araba ile hallettim. Onlar Datçaya araba ile yola çıkarken ben Fikret Kızılokun deyişiyle "pas tutmayan kadınlardan" olan eşimle beraber tekne ile Bodrumdan denize açıldım. (Not: Teknesinde yaşayan Fikret Kızılok, Yener Süsoyla yaptığı röportajda Türk kadınlarının denize karşı dayanıksız olduğunu söyleyerek paslanmaz bir kadın bulursa yeniden denizlere açılacağını söylemişti...) Hedef Datçanın kuzeyindeki Körmen Limanı...Biraz açılınca denizin de keyfi açıldı. Arkamızdan Taksimdeki The Marmara Oteli büyüklüğünde üç metrelik dalgalar geliyor, bizi şööyle üç apartman yüksekliğe kadar havalandırıp güm diye denizin dibine indiriyordu. Eşim "Bu havada denize açılıp Körmen Limanına varacağına inanması için insanın kör olması lazım" diye söylenip

Yazının Devamı

Kaptanı Derya Gani Efendi’nin Hisarönü seferi...

15 Temmuz 2001


<#comment>
Efendim aylardır yapılıp duran "turizm patlayacak, kriz bitecek" şeklindeki açıklamalar sonunda esnaf üzerinde etkili olmuş ki belediyesinden otel işletmesine, restoranından marinasına kadar herkes turizmin paçasına asılmış durumda.
Yalnız ortada şöyle bir yanlış var ki, paçasına asılacak turist olarak beni bellemişler anlaşılan.
Nasıl mı? Sabırlı olursanız anlatacağım ama önce mavi turcuğun sefer notları ile başlasak fena mı olur?
***
Efendim, Bodrum-Kos arası boğaz oldum olası eser.

Yazının Devamı

Böyle düğün görmedim...

11 Temmuz 2001

Düğün için Swissotelin balo, defile, kokteyl, makyaj, berber, ağda gibi tüm salonlarını tutan Beşir Ağa, oteldeki tüm odaları da kapattı. Çıkmamakta direnenlerin ise üstlerine kapıyı çivilettirdi.Otelde oda yetmemesi ihtimaline karşılık çevrede bulunan İnönü Stadını, Levent Kırca Tiyatrosunu, gaz deposunu ve Dolmabahçe Sarayı kutsal emanetler bölümünü de kiralayan Beşir Ağanın oğlu Satılmışı, ünlü kalp cerrahı Erol Öz, ünlü beyin cerrahı Gazi Yaşargil, ünlü kalp cerrahı Bingür Sönmez, Amerikan Metodhist Hastanesi Başhekimi Dr. DeBakey ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş başkanlığındaki bir heyet sünnet etti.Sünnetten hemen sonra kendisi büyükçe bir limuzine bindirilen Satılmışın kesilen çük parçası da başka bir limuzine bindirilerek defnedilmek üzere Karacaahmet Mezarlığına gönderildi.Düğünden önce sade bir törenle Ayasofyada yapılan sünnet mevlidini ise Yaşar Nuri Öztürk ile Banu Alkan birlikte okudular.Sertab Erener, Ajda Pekkan ve genç şarkıcı Tarık ise mevlitte ancak vokal yapmakla yetindiler.Davetlilere ise yüz dolara sarılmış mevlit şekerleri hediye edildi.Ünlü travesti Sisinin organize ettiği düğün gece saat 20.00 gibi başladı.Cemil İpekçinin diktiği sünnet önlüğü ile pek

Yazının Devamı

Böyle düğün görmedim...

11 Temmuz 2001


<#comment> Antepli Beşir Ağa’nın oğlu Satılmış’ı sünnet ettirdiği geceyi ne siz sorun ne ben söyleyeyim sevgili kriz mağduru Milliyet okurları.
Düğün için Swissotel’in balo, defile, kokteyl, makyaj, berber, ağda gibi tüm salonlarını tutan Beşir Ağa, oteldeki tüm odaları da kapattı. Çıkmamakta direnenlerin ise üstlerine kapıyı çivilettirdi.
Otelde oda yetmemesi ihtimaline karşılık çevrede bulunan İnönü Stadı’nı, Levent Kırca Tiyatrosu’nu, gaz deposunu ve Dolmabahçe Sarayı kutsal emanetler bölümünü de kiralayan Beşir Ağa’nın oğlu Satılmış’ı, ünlü kalp cerrahı Erol Öz, ünlü beyin cerrahı Gazi Yaşargil, ünlü kalp cerrahı Bingür Sönmez, Amerikan Metodhist Hastanesi Başhekimi Dr. DeBakey ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş başkanlığındaki bir heyet sünnet etti.
Sünnetten hemen sonra kendisi büyükçe bir limuzine bindirilen Satılmış’ın kesilen çük parçası da başka bir limuzine bindirilerek defnedilmek üzere Karacaahmet Mezarlığı’na gönderildi.
Düğünden önce sade bir törenle Ayasofya’da yapılan sünnet mevlidini ise Yaşar Nuri Öztürk ile Banu Alkan birlikte okudular.
Sertab Erener, Ajda Pekkan ve genç şarkıcı Tarık ise mevlitte ancak vokal yapmakla yetindiler.

Yazının Devamı

"Ben Fransaya Hitlerle gittim"

8 Temmuz 2001

Ayşe Hatun Önal konuştu... - Yazın Gani Bey, bari doğrusunu siz yazın. - Yazıyorum efendim. Yalnız biraz daha hızlı yazabilmem için şu göğüs dekoltenizi kapatsanız diyorum. - Tamam kapatıyorum.- Ne diyeceksiniz bu konuda? Sayenizde bir yuva daha Avcılar zeminindeki binalar gibi orta yerinden çatladı. - Ben yuva yıkan kadın değilim bir kere Gani Bey. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Deprem Araştırmaları Enstitüsüne sordum. Benimle ilgili hiçbir yıkım kaydına rastlamamışlar. Bana "7.9luk kadın" diyenler utansın esas. - Peki, Kaya Beyle Nicee gitmediniz mi? - Evet, ben Nicee gittim ama sevgilim Hitlerle beraber gittim. Biliyorsunuz ona hayran olduğumu açıklamıştım. Geçenlerde aradı, birlikte Niceteki Lili Marlen kafeye gittik. Üstelik Kaya Bey de Romaya gitmiş ya teknik direktör olarak.- Boşverin siz, bütün yollar Romaya çıkar Ayşe Hanım. Aldığımız istihbarata göre Kaya Beyle aynı uçaktaymışsınız.- Canım, kaptan pilotla da aynı uçaktaydık. Bu birlikte olduğumuzu gösterir mi? - Ama aynı kadehten şarap içmişsiniz. - Kadeh eksiği vardı da o yüzden kollarımızı birbirine dolayıp aynı kadehten içmek zorunda kaldık. Üstelik Kaya Bey plastik fuarına gittiğini açıkladı ya.- Amaaan bırakın

Yazının Devamı

"Ben Fransa’ya Hitler’le gittim"

8 Temmuz 2001


<#comment> Burnundan soluyordu adeta. Veya burnu estetikli olduğu için bir kemik yanlış kaynamış, solunum güçlüğü çekiyordu. Bir sigara yaktı, sigarayı 10 dakika kadar çakmağın aleviyle kavurduktan sonra attı zaten.
- Yazın Gani Bey, bari doğrusunu siz yazın.
- Yazıyorum efendim. Yalnız biraz daha hızlı yazabilmem için şu göğüs dekoltenizi kapatsanız diyorum.
- Tamam kapatıyorum.
- Ne diyeceksiniz bu konuda? Sayenizde bir yuva daha Avcılar zeminindeki binalar gibi orta yerinden çatladı.
- Ben yuva yıkan kadın değilim bir kere Gani Bey. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Deprem Araştırmaları Enstitüsü’ne sordum. Benimle ilgili hiçbir yıkım kaydına rastlamamışlar. Bana "7.9’luk kadın" diyenler utansın esas.

Yazının Devamı