Sorumlu sorumsuz

5 Ağustos 2018

10 Ekim Gar Katliamı davası, ihtişamlı başlıklarla sonuçlandı:

“9 sanığa 101 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis.”

Memleketin mahkemeleri de kritik davalarda medyanın göstereceği refleksleri iyi bilir.

Başlıklar bellidir.

Aylarca süren duruşmalar boyunca talep edilen ve geri çevrilenler ise altlara gizlenir.

“16 firari sanığın dosyalarının ayrılmalarına...”

Kim onlar?

Katliamı planlayan ve düzenleyen IŞİD’liler.

Yazının Devamı

Bir taciz hikâyesi ve inanılmaz sıradanlığı

29 Temmuz 2018

Hizbullah davasından hüküm giyenlerin inanılmaz bir yargı kararıyla tahliye edildikleri dönemde, Yargıtay üyelerine, bir gazeteci, şu yargı bildiren soruyu yöneltmişti:

“Dosyalardaki rakamlardan bahsediyorsunuz. Ama bir rakam var ki ölen insanların sayısını gösteriyor. Onların her birinin hayatları vardı...”

Aynı daire Balyoz davasında da inanılmaz hak ihlallerini görmezden gelip cezaları onadı.

Takım tutar gibi ikiye bölünüp, adalet kavramını unuttu koca bir ülke.

Birilerinin kazanması için insanların hayatları çalındı.

Ve yavaş yavaş ülkenin bütün sokaklarına, öyle olmadığını söyleyenlere bile sindi o anlayış.

***

Başımıza gelen, yanı başımızdakinin başına gelen işlere verdiğimiz tepkiler, nasıl yaşadığımızı da gösterir.

Yazının Devamı

Maide Çetin nasıl öldü?

22 Temmuz 2018

20 Haziran 2016 günü Özmal ailesine Mardin Savur’dan acı bir haber geldi.
Ailenin 22 yaşındaki büyük kızı Maide Çetin, 9 ay önce Mardin Savur’un köyünde yaşayan Çetin ailesinin oğluyla evlenmişti.
7 aylık hamileydi.
Ailesine önceden bir sıkıntı ya da kavga aktarmamıştı, bebeğinin doğmasını bekliyordu.
19 Haziran akşamı, babasını aramış, Babalar Günü’nü kutlamıştı.
Sadece bir gün sonra ise Maide’nin anne ve babasını arayan kayınpederi, kızlarının kuyuya atladığını söyledi.
Maide’nin kayınvalidesi ise gelininin hem kendisini hem kocasını vurduğunu anlattı.

Yazının Devamı

ATILANLAR VE ASLA ATILMAYANLAR

15 Temmuz 2018

Bu hafta, ismen kalkacak OHAL’in son ihraç kararnamesi nedeniyle binlerce kişi geçen hafta sonunu bilgisayar başında geçirdi.

Resmi Gazete, yüksek takip rekorları kırdı.

Listede olmadığına sevinenler, arkadaşının ihraç edildiğini öğrendikten sonra bu kez de utanarak geçirmeye başladı günlerini.

İhraç edilenlerden biri de Selçuk Üniversitesi araştırma görevlisi Mustafa Aksoy’du.

Yaklaşık bir yıl önce açığa alınan ve göreve dönmeyi bekleyen Aksoy’un ihraç gerekçesi bilinmiyor.

Birilerinin emeğiyle oynamaya alışmış; torpille girdikleri akademide güllük gülistanlık yaşayan birtakım “hocaların” dar dünyaları dışında bir gerekçe yok.

Aksoy için süreç, bir yıl önce, kaleme aldığı yazılardan, sosyal medya mesajlarından hoşlanmayan birilerinin, “Bu terörist zaten” sözleriyle başladı.

Kanıt yok, küçük bir şüphe bile yok ve bütün yazdıkları şeffaf ama birilerinin çok değerli görüşleri üzerine Aksoy açığa alındı.

Yazının Devamı

GÜCÜNÜN YETTİĞİNİ DÖVMEK

8 Temmuz 2018

Peki, asalım hep birlikte bir çocuk ya da kadın katilini, istismar ya da tecavüz suçlusunu.

Ama bilin ki o günlerde ailesinin cinsel organıyla övünüp akrabaya, komşuya, çok lazımmış gibi “Zürriyetimiz sürecek” diyerek gösterdiği bir erkek çocuk daha doğacak.

O çocuğun işleri kız kardeşine yaptırılacak, çantasını o taşıyacak, yemeğini o getirecek.

Ve aslansın, kaplansın, en akıllısın, ez geç diyerek sokağa bırakılan çocuk, gücünün yettiğine zulmedenlerin dünyasıyla taşınacak.

Önce tıpkı kendisi gibi büyüyen bir zorbadan dayak yiyecek, o da gücünün yettiğine zorbalaşacak.

Aslan olmadığını okulda, sokakta, iş yerinde öğrenecek.

Koltuğa oturana kadar iktidar kavramını eleştirip, koltuğu bulduğunda damarlarından iktidar akan bir erkek ya da güç kazanmayı benzemekte bulmuş bir kadın, egosunu, umutlarını, hayallerini ezdikçe ezecek.

Dışarı çıktığında, tıklım tıkış bir otobüste kendisinin onda biri kadar çalışan birisinin sahip olduklarıyla yüzleşecek.

Yazının Devamı

Suç ve ceza

1 Temmuz 2018

Devletin taraf olduğu dosyalardaki cezasızlıklar son bulsun diye emek verilirken, artık o dosyanın mağdur tarafları, cezalandırılmamak için çaba harcıyor.

Devletin geleneksel olarak belki de en iyi yaptığı iş insanlar hakkındaki hafızasını nesilden nesile aktarmaktır.

Aktarılan hafıza da çoğunlukla yargı kararlarına dayalı değildir.

“Olsa olsa” diye düşünülerek söylenen “Terörist, devlet düşmanı, ajan vs...” sloganlarıdır aktarılan.

Makbul vatandaşlığın ise basit bir formülü vardır.

Hakikatle hiçbir ilgisi olmasa da konuşmaya vatan, bayrak gibi kutsallarla başladığınızda, ne yapmış olursanız olun tüm eylemleriniz görünmez kılınır.

Bazı kelimeleri ezberlemişseniz artık bütün günahları örtebilen zırhlar sizi korumaktadır.

***

Yazının Devamı

‘Umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır’

24 Haziran 2018

Çok tartışılan “antropik ilke” kavramının ortaya çıktığı dönemde, bütün evrenin dünyaya göre düzenlendiğine, evren denilen akıllı tasarımın sadece insan odaklı olduğuna inanılıyordu.

Zamanla, güneşin evrendeki sayısız yıldızdan biri olduğu, dünyanın güneşin etrafında döndüğü gibi, bu yıldızlara pervane gezegenlerin de bulunduğu ortaya çıktı.

Antropik ilke tartışması boyutlandı.

En saf halinin bilimsel olmasa da felsefik tartışmaların kapısını halen araladığı yorumları yapıldı.

Farklı gezegenlere göre akıllı tasarımlar bulunabileceğine kadar uzayan ancak köklerinden kopmayan bir tartışma filizlendi.

***

Zaman, fikirleri de bir dönem sarsılmaz hakikat sanılanları da değiştirme gücüne sahip.

2004 seçimleri, Hüyük ilçesine bağlı bir belde açısından böyle bir değişikliğin zamanıydı.

Yazının Devamı

Sorulmayan hesaplar ve adalet

27 Mayıs 2018

Küçük yaşta annesini kaybeden Enes Ata, Mart 2006’da, annesinin yerine koyduğu teyzesinin evine giderken başına giren gaz fişeğiyle, 8 yaşındayken yaşamını yitirdi.
14 yaşındaki Mahsum Mızrak da aynı tarihte, Diyarbakır’da yaşanan olaylarda fişekle yaşama veda etti.
İkisi de gece yarısı defnedildiler.
12 yıldır sürüyordu ölümleriyle ilgili soruşturma ve dava.
Sanık üç polis delil yetersizliği gerekçesiyle beraat etti.

***

Şüpheden sanık yararlanır ne de olsa değil mi?

Yazının Devamı