Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD Başkanı Donald Trump’ın işadamlığı ile de, devlet adamlığı ile de bağdaşmayan tek vasfı, ne yapacağı kestirilemez bir kişi olması. Ama bu kez işe yaradı...

Siyasal atamalarla gelen yeni ekip, bakanlıklarda kariyerden gelme yöneticilere ilk olarak “Başkan^’a ulaştırılacak bilgileri uzun hikaye etmeyin, grafikler ve fotoğraflarla desteklenmiş, kısa başlıklar halinde yazın!” talimatını vermişti. Nitekim, gazetelerde çıkmaya başlayan “üç günün hikayesi” tarzı derlemelerden anlıyoruz ki, Savunma Bakanlığı ve haberalma kuruluşları, İdlib olayını, Trump’a üç-dört fotoğraf ve Türkiye’ye tedaviye getirilen ama kurtarılamayan üç kişinin Ankara’dan alınan otopsi raporunun ekran görüntüsüyle sundular. Sonuç, Trump’ın, Kral Abdullah ile Perşembe günü yaptığı basın toplantısında metnin dışına çıkarak “Bu saldırı, benim Suriye ile ilgili görüşlerimi tamamen değiştirdi” sözünü etmesi oldu.

Haberin Devamı

Bir ABD başkanının böyle açık ve seçik “Daha önce yanlış düşünüyormuşum” demesi, kolay rastlanan bir durum değildir. Bu itiraf, İdlib’den gelen vahşet fotoğrafları ile birlikte sunulduğunda, üstüne Obama’nın 1500 masumun hayatını kaybettiği ilk kimyasal silah saldırı karşısında “kırmızı çizgimiz...” gibi kem-kümlerle yetinip, harekete geçmemesi gerçeği de eklenirse, Trump’ın bir siyasal kaybı olmayacaktır.

Hatta Trump, bu kararıyla önemli bir “yan getiri” sağladı. Hatırlanacağı üzere Trump işbaşına geldiğinden beri, seçimi Rusların Hillary Clinton ve Demokratların bilgisayar sistemlerine girerek elde ettiği stratejik bilgilerle kazandığı öne sürülüyor ve Trump’ın, bu haksız zaferden dolayı yargılanıp, görevden alınmasıyla sonuçlanabilecek bir kampanya yürütülüyor. “Yürütülüyordu” demek lazım... Çünkü ABD füzelerinin vurduğu hava üssünde Rus uçakları ve birlikleri de vardı. Rusya Başbakanı Medvedev de, saldırı sonrası ilk açıklamasında “Amerika ile çatışma noktasına çok yaklaştık” demekten çekinmedi. Bu ve ardından Rusya’dan gelen hasmane açıklamalar, Trump yanlısı medyanın deyimiyle “Trump’ın bir Rus Kuklası olmadığının kanıtı” olarak sunulmaya devam ediyor. Şimdi artık kimse Trump ve “Russia-gate” kelimelerini yan yana edemez.

Haberin Devamı

Bu noktada sorun şudur: Kimyasal saldırıdan bir gün önce “Önceliğimiz Esad değil DAEŞ’tir” demiş olan Trump’ın görüşlerindeki değişiklik, acaba nereye kadar gidecektir? ABD’nin “kendi Arapları” için (bu düpedüz PYD-YPG demektir), Rakka’ya saldırı amacıyla Suriye içinde dört askeri üs ve pist kurduğu haberleri yaygındı. Trump, acaba Türkiye’nin iki öncelikli yaklaşımına, Esad’a karşı güvenli ve uçuşa yasak bölgeler kurarken DAEŞ’e karşı da birlikte mücadele önerilerine yaklaşmasını sağlamaz mı? Suriye içinde üs kurma, taktik açıdan rizikosu büyük bir fikir. Bu konuda bir Güvenlik Konseyi kararı olmadığı gibi üs bölgeleri Hizbullah (yani İran) ile çatışmayı kaçınılmaz hale getirecektir.

Bir taraftan ciddi bir bütçe kısıntısı tehdidiyle karşı karşıya olan Trump’ın, daha az masraflı ama daha çok kazançlı bir seçeneğe “Evet” demesi güçlü bir ihtimaldir. Ne kadar kestirilemez olsa da!