Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Katar’ın başkenti Doha’da saat 05’te 8 şiddetinde bir deprem olsa, etkisi bu kadar yoğun ve yaygın olmazdı. Suudi Arabistan ve Bahreyn bir kardeş Arap ülkesi olan Katar ile tüm ilişkilerini kesmiş ve kendilerine dost olan tüm ülkeleri de aynı şeyi yapmaya çağırmışlardı. Suud ailesinin dünyada gerçek dostu var mıdır bilinmez; ama milli gelirinin yarısından fazlasını sağladığı ülkeler vardır ve bu ülkeler sırayla Katar ile ilişkilerini kestiler. İlk saatlerde bu diplomatik ve ekonomik depremin bir Körfez İşbirliği Konseyi içinden kaynaklandığı kanısı vardı. İlerleyen saatlerde asıl sebebin Katar’ın İran ile ilişkilerinin dozu konusundaki anlaşmazlık olduğu görüşü yayıldı. Katar, Basra Körfezi’nin İran ile arasındaki sularda, uzmanlara göre dünyanın en büyük (43 trilyon metreküp) doğal gaz rezervine İran ile ortaklaşa sahip. Körfez İşbirliği Konseyi, Katar’ı bu gazı çıkartmak için İran ile işbirliği yapmaktan vazgeçirmeye uğraşıyor. Bu gaz çıkartılacak olursa, Katar, Körfez’in ikinci en zengin ülkesi olacak. Zenginliğin kolayca siyasal güce tahvil edildiği bu sularda, Katar, siyaseti Suud ailesi tarafından tayin edilmeyen tek ülkesi olabilir. Ki şu anda bile öyledir.
Ancak meselenin sadece bundan ibaret olmadığı, asıl sebebin çok daha büyük bir komploya dayandığı 24 saat dolmadan ABD Başkanı Donald Trump’ın Twitter boşboğazlığı sayesinde anlaşıldı. Bir haftadır ABD’de, Trump’ın Twitter mesajlarının ciddiyeti, bunların bizzat kendi davalarına nasıl zarar verdiği yazılıyordu. Trump, Katar konusunda üç ayrı mesajla şöyle dedi:
“Son Ortadoğu gezimde artık radikal ideolojiye fon sağlanmasının mümkün olmadığını söyledim. Bak, liderler Katar’ı işaret ettiler! Suudi Arabistan’da Kralı ve 50 ülkeyi ziyaretin masrafının şimdiden çıktığını görmek ne güzel. Aşırılığa fon sağlamaya karşı katı bir tutum alacaklarını söylediler ve bütün referanslar Katar’ı işaret ediyordu. Belki de bu, terörizm dehşetinin sonunun başlangıcı olacak.”
ABD başkanları, diplomasiye kapıları kapatan, kendi dışişleri bakanlarının
ılımlı, diyalog yanlısı sözlerini reddeden
(ve kötü bir dille yazılmış) mesajlar yayınlamalı mı? Bu sorunun cevabı yakında verilecektir, sanırım.
Ama konunun kendisine dönersek, meselenin sadece Katar’ın terörizmi nasıl desteklediği sorusuna cevap vermek gerekir. Bilinen şu: Katar, Filistin’de Hamas yönetimini destekliyor ve uygulanan ambargoları boşa çıkartan yardım ve yatırımlar yapıyor. Katar Mısır’daki hükümet darbesine “darbe” demiş ve darbeci Sisi’nin elinden kaçabilen Mısır İhvan örgütü yöneticilerine sığınma sağlamıştı. Katar ile ilişkileri kesen ülkeler bile bu listeye DAEŞ’e yardım sağlama suçunu ekleyemiyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nin hükümet gazetesi, Katar Emiri Tamim El Sani’nin suçlarına, İran’a karşı bir Sünni ordusu kurmak için ABD ile Suudi Arabistan’ın ortak girişimine karşı çıkmasını ekleyebiliyor.
Suudi Arabistan ve onun yanında yer alan diğer ülkelerin Katar’a karşı böyle ağır bir girişim başlatma cesaretini Trump’tan aldıkları belli. Ama asıl motifin, Katar’ın İsrail’in ve Mısır’ın güvenliğini tehlikeye atabilir olmasından ibaret olduğu görülüyor.