Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Diplomasi, icat edildiğinden bu yana, ABD Başkanı Donald Trump’ın hafta başında Helsinki’de. Putin’le görüşmesinden sonra yaptığı açıklama gibisini görmedi. Trump, kendi ülkesinin istihbarat örgütleri, ulusal güvenlik birimleri ve Kongre’nin istihbarat komisyonu raporlarına karşı Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’i öyle bir savundu ki, Kongre’de en katı Trump yanlısı olarak bilinen senatörler ve milletvekilleri bile “Bu olmaz artık” dediler.

Bu siyasetçiler arasında Temsilciler Meclisi Başkanı Paul Ryan, yıllarca istihbarat ve askerî hizmetler komisyonları başkanlığı yapmış John McCain, halen bu komisyonların başkanı veya üyesi olan kişiler de var.

Haberin Devamı

Trump daha önce de bu siyasetçileri öfkelendirdi. Ancak Trump’ın, ABD istihbarat örgütleri ile ulusal güvenlik kurumlarını sözüne itibar açısından bir başka ülkenin devlet başkanı ile eşit tutan ifadeleri, bu kez, meseleyi siyasî olmaktan çıkartıyor ve kurumsal hale getiriyor.

Konu, bilindiği gibi, 2016 seçimlerini Demokrat aday Hillary Clinton’ın kaybetmesi ve Trump’ın kazanması için, bilgisayar korsanlığı teknikleri ile Demokratların hazırlıklarını Rusya’nın öğrenip Trump’a haber vermesinden, Hillary’ye oy verebilecek kişilere yönelik yalan haber kampanyaları düzenlemeye, Hillary’nin elektronik postalarını ele geçirmeye ve bunları Internet sitelerine sızdırmaya kadar birçok yasa ve ahlak dışı işlere karıştığı; Trump’ın kampanyasını yürütenlerin bundan haberi olduğu, hatta bunu yapanlarla işbirliğine giriştikleri (gizli anlaşma/collusion teorisi) konusunda özel savcının Rus İstihbaratına mensup 12 kişi hakkında iddianame hazırlaması.

Amerika deyince homojen bir varlıktan değil, çok parçalı heterojen bir yapıdan söz edildiği savını ileri süren birisi olarak, burada örneğin “Derin Amerika” (bürokratik oligarşi) ile geleneksel siyaset kurumu (partiler, Kongre liderliği) ve bunların sık sık kesiştiği NeoCon’lar, radikal muhafazakârlar (Tea Party) ve Evanjelik din kurumunun Rusya’ya güven konusunda Trump’ın yanında olmadığına işaret etmemiz gerekiyor. Çok aşırı liberal (yani Avrupa tarzı solcu) birkaç sendikacı ve Bostonlu bir iki aydın dışında, ABD’de “CIA’e mi, Rusya’ya mı güvenirsin?” sorusuna hiç düşünmeden “Elbette Rusya’ya” diyebilecek kişi bulmak imkânsız ölçüsünde zor olsa gerek.

Haberin Devamı

Rusya’nın ABD seçimlerine “karıştığı” konusunda ABD istihbaratına değil, “Karışmadık” diyen Putin’e güvenmekle, Trump aslında “Ben seçimi Rusya’nın yardımıyla değil, alnımın akıyla kazandım” demek istiyor. Nitekim hafta başından beri birçok siyasetçi, Trump ekibinin başkanlarını “Rusya’nın seçimlere müdahale etmesine rağmen seçimin meşru galibinin kendisi olduğuna ikna etmeleri gerektiğini” söylüyor.

12 Rus’un iadesini istemesi gerekirken bunu ağzına bile almayan Trump ile “Derin ABD” ile arasının onarılamayacak şekilde açılmakta olduğu bir gerçek. Bu konumdaki bir başkanın söz gelimi PKK-YPG konusunda bize, Suriye’de barış konusunda Rusya’ya verdiği sözleri tutması nasıl mümkün olacak?