Harun Uysal

Harun Uysal

harun.uysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yüksek patates ve kuru soğan fiyatlarından sonra şimdi de domates fiyatları tüketicinin belini büküyor.
Antalya Yaş Meyve ve Sebze Komisyoncuları Derneği Başkanı Nevzat Akcan’a göre, böyle giderse önümüzdeki ay domates fiyatları soğan ve patates fiyatlarını geçecek.
Çiftçiler sorunun, 2009 yılında Güney Avrupa üzerinden Türkiye’ye giren ‘tuta absoluta’ hasta-lığından kaynak-landığını belirtiyorlar.
Halk arasında domates güvesi de denilen hastalık yüzünden çiftçilerin bir kısmı domates fidelerini sökmek zorunda kaldılar.
Sökemeyenler de mecburen domatesleri dalında kurumaya bıraktılar.
Çiftçilerin söylediğine göre, şu anda kullanılan ilaçlar da hastalık üzerinde tesirli olmuyor.

Bir de son yıllarda azalan domates üretim sahalarının da etkisi var tabii ki.
Azalma ya geçmiş yıllarda domatesin para etmemesi nedeniyle üretim sahalarının pamuğa dönüştürülmesi, ya da üretimden tamamen kopuş sebebiyle gerçekleşti.
Eskiden tarımsal ürün fiyatlarında bu denli iniş-çıkışlar yaşanmazdı.
Yaz gelince domates fiyatı düşerdi. Şimdi tarla döneminde bile düşmüyor.
Bu durum başta kurutulmuş olmak üzere diğer domates ürünlerini de etkileyecek.
Ağustos ayında tüm bölgelerdeki üretimin artması ile birlikte fiyatın düşmesi bekleniyor.

Ancak gelecek haftalarda Balıkesir, Afyonkarahisar ve Çanakkale’den yeterince domates pazarlara-hallere gelmezse bırakın düşmeyi, artması bile mümkün.
Tüketici fiyatlarının bu kadar yüksek seyretmesine karşın çiftçiler para kazanamıyorlar ve bu nedenle de üretimden kaçıyorlar.
Köyde kalanlar kendi gereksinimlerini karşılayacak kadar domates-meyve-sebze dikip emekli maaşı ile geçiniyorlar.
Şehirlere gelenler ise dev tüketici yığınlarına katılıyorlar.
Olan da ülkenin üretim hafızasına oluyor. Tarımı terk edenler bir daha dönmüyor, çocuklarını da döndürmüyorlar.
Tarımsal ürünlerdeki üretici-tüketici fiyatları arasındaki aşırı fark, sadece aracıyı zengin ediyor.
Bu makas bir yandan üreticinin gelirini keserken, diğer yandan tüketicinin cebini yakıyor.
Zaten dolara-euroya bağlı olarak artan girdi fiyatları nedeniyle mağdur olan çiftçiler, sıkça da aracılar tarafından kandırılıyorlar ve paraları ödenmiyor.
Desteklemeler ise gereği kadar yapılmıyor.
Gereği kadar demekle “Tarım Kanunu”na atıf yapmak istiyorum. Kanunda “Gayri Safi Milli Hasıla”nın (GSMH) en az yüzde 1’inin desteklemeye ayrılması gerekirken bunun ancak yarısı kadarı ayrılıyor.

Bir de üreticinin rekabet gücünün artırılması gerekiyor. Bu da teknolojinin daha fazla kullanımı ile oluyor. Bu anlamda çiftçilerin başta “tarım 4.0” olmak üzere gelişmiş teknolojiler ile tanıştırılması gerekiyor.
Tarımın olmazsa olmazı olan kooperatifleşmenin devlet politikası haline getirilmesi gerekiyor.
Eğer bunlar yapılmazsa ucuza domates veya diğer meyve-sebzeleri yemek hayalden öteye geçemez.