Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

Norbert Elias, Zaman Üzerine* isimli kitabında “Tıpkı dilde olduğu gibi, nasıl ki zihnimizdeki tasarım, fiziksel nitelikteki seslerle ya da ses birimlerinin kalıplarıyla kaynaşıp tek bir sembol oluşturmuşlarsa, üç boyutlu mekân ile zamanı bir araya getirerek dört boyutlu bir hareketi tek bir olay olarak sunan saatler, insanların birbirleriyle kurdukları iletişimi de karakteristik bir özellik olarak işin içine katarak beş boyutlu bir model oluşturur” der. İşte Saatolog da böyle bir yayın; hem bir katalog ve saat sözlüğü barındırıyor hem de okurları, saatleri ve “zamanda ustalaşmak” konusuna eğilen bir dergiyi topluca sunan çok katmanlı bir eser.

Haberin Devamı

Beş boyutlu bir katalog: Saatolog

Birçok insanın emeğinin bulunduğu bu katalog 2012’den beri istikrarlı bir şekilde yayımlanıyor. İlk bölümde İsviçre saatçilik sektörünün efsane ismi Jean-Claude Biver, havada duruyormuş gibi görünen seramik eserlerini çok sevdiğim Alev Ebüzziya Siesbye ve ressam Mehmet Güleryüz ile röportajlar da var. Biver “Öğrenmem uzun zaman            aldığı için asla unutmayacağım şey, sabrın getirdiği verimlilik ve bilgelik. Benim için hayattaki altın kurallardan biri kesinlikle sabır” diyerek hayattan ne öğrendiğini çok güzel anlatmış. Kayıp olduğu sanılan John Lennon’a ait Patek Philippe saatin ortaya çıkması ve Yoko Ono ile bir müzayededen bilmeden bu saati satın alan sahibinin hukuk mücadelesi de ilgiyle okunacak başka bir konu.

Kadrana “Pilot” yazma hakkı

Alev Ebüzziya’nın tekerrür üzerine söylediği “Bir şeyleri tekrarlaya tekrarlaya öğrenebiliyoruz. Ancak bu, aynı şeyi tekrarlamak anlamına gelmiyor. Aynı şeyi başka türlü yapmak olarak da düşünebiliriz “tekerrür”ü” sözlerini de defterime not aldım. (Gazetemizin usta yazarlarından Sinan Genim Bey benzer birçok konuyu yazdığı için bu kavramı da muhakkak yazmıştır diye düşündüm ama baktım da henüz “Tekerrür üzerine” başlıklı bir yazı yazmamış.) Mehmet Güleryüz’ün “Montaigne’in Denemeler’i başucu kitaplarımdan, tekrar tekrar okurum. Seneca ve Marcus Aurelius da çok ilgimi çeker” demesine şaşırdım. Nedense Mehmet Güleryüz hep çağdaş dünya edebiyatına ilgi duyuyormuş gibi geliyordu bana.

Haberin Devamı

Kapak konusu ise ünlü saat markası Zenith’in vintage estetiğini bırakıp, çağdaş bir tasarımla sıfırdan tasarlanan yeni “Pilot” saatleri. Zenith havacılığın emekleme çağında, 1888’de Fransızca “Pilot” terimi için ticari marka başvurusunda bulunmuştu. 17 Aralık 1903’te Wright Kardeşler’in havadan ağır sürdürülebilir ilk kontrol edilebilen (37 metreyi 12 saniye geçen) motorlu uçuşu gerçekleştirmesinden bir yıl sonra 1904’te İngilizce “Pilot” terimi için de aynı yolu izlemişti. Dolayısıyla “Pilot” yazabilme hakkı sadece Zenith’e ait olduğu için “Pilot” ibaresi tırnak içinde yazılmış.

18 Nisan 1946 gecesi ne oldu?

Katalog yüzlerce saatin bilgisini içeriyor. Bu açıdan bakıldığında son yılların genel eğilimlerini de görmek mümkün. En özgün saatler ise “Bağımsızlar ve Diğer Markalar” başlığı altında en sonda sıralanıyor. Bu bölümde yer alan 36 saatin her birinin teknik yapısı ve saatçilik açısından öne çıkan özelliği açıklanmış. Mekanik saat endüstrisinin ne kadar canlı olduğunu sadece bu bölüme bakarak da anlayabiliyoruz: Yeni icatlar ve birçok ilk gerçekleştirilmiş. Zil sesi komplikasyonuna sahip ilk kronograf veya dünyada ilk kez yapılan bir işlemle elde edilen rastgele guilloché desenli kadrana sahip bir saat yine burada. (Diğer icat ve yenilikleri okura bırakıyorum.)

Haberin Devamı

Yine de en ilginç saatlerden birini yazmadan geçmek olmaz. Bu saat moda dünyasından gelip yüksek saatçilik alanında kendisinden söz ettirmeyi başaran Dior markasına ait bir kadın saati. Kadran Christian Dior’un 18 Nisan 1946 gecesi Paris sokaklarında yürüdüğü sırada ayağına takılan metal bir yıldız figürünü görmesi üzerine kendi modaevini kurmaya karar verdiği anı hem heykel hem de bir tablo gibi canlandırmış. Kadranda hareket eden ve bazen bulutların arkasına saklanan yıldız figürleri barındıran Grand

Soir Automate Etoile de Monsieur Dior isimli saat Dior’un ilk otomat kol saati.

*Ayrıntı Yayınları, 2000.