Murat Özken

Murat Özken

murat.ozken@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları

GELİN dertleşelim biraz...
Kendinizi değerlendirir misiniz hiç?
Ben çok sık yaparım.
Dedikoduya hiç tahammülüm yok mesela.
Yapanı sevmiyorum; sevmediğimi belli etmeden yapamıyorum.
‘Ne alaka’ diye düşünmeyin hemen.
Kimilerinin, ‘çok doğal insani bir defo’ diye nitelendirdiği bu duruma tahammülsüzlüğüm, beni ister istemez ‘asosyal’ bir yapıyla karşı karşıya bırakıyor.
* * *
Konu başka aslında.
Dertlendiğim bir dostum...
“Çözüm, insanlara, duymak istediklerini söylemek” dedi.
Akla yatkın gibi görünüyor...
‘Sahte’ olarak, ‘yalan’ söyleyerek şirin görüneceksin yani. Ya kendini kandırmanın ağırlığı?
O ne olacak, nasıl hazmedilecek?
Hani hepimiz ‘samimiyet’e değer veriyorduk...
Karşındaki kişinin, sana ‘içindeki’ni tüm çıplaklığıyla yansıtmasını mı istersin; yoksa seni kandırmasını mı?
Çok önemli bir karar...
Koca bir hayatı; ‘sahte yüzlerle’, sahte cemiyetlerde, yalan üzerine kurulmuş çevrede karşılıklı pohpohlaşarak mı yaşayacağız?
Yoksa...
‘Saf gerçek’in ışığında...
Yalnız kalmayı, ‘uyumsuz yaftası’ yemeyi, hatta ve hatta, olabilecek pek çok kazanımı çöpe atmayı...
Ne olursa olsun her seferinde, “Neyse o” diyerek, dokuz köyden kovulmayı göze mi alacağız?
Son bir soru daha...
10’uncu köy var mı sizce?

Haberin Devamı

KISSADAN HİSSE...
BİLGE, karşısında duran iki adama, “Sorun ne” diye sordu.
Adamlardan biri, diğerini işaret ederek, “Yaptığı dedikodularla sadece beni mahvetmekle kalmadı, pek çok insanın da canını yaktı ” dedi.
Öteki hemen atıldı: “Üzgünüm... Böyle olsun istememiştim . Tüm söylediklerimi geri alıyorum! ”
“Bunun, her şeyi düzelteceğini mi sanıyorsun?” diye sordu bilge; ve ekledi, “ Yarın, kuş tüyü yastığınla gel... ”
“Nasıl yani?”
“Dediğimi yaparsan anlayacaksın. ”
Ertesi gün, bilge, adamın eline bir makas verdi, yastığı kesip içindeki tüyleri boşaltmasını söyledi.
Tüyler, rüzgarla birlikte dört bir yana savrulunca, “Şimdi” dedi, “Hepsini toplayıp bana getir. ”
Adam şaşkınlıkla, “Baksanıza, duvarların ardındaki bahçelere kadar savruldular. Öyle geniş bir alana yayıldılar ki, hepsini toplamak imkansız...”
“Tıpkı başkalarının hakkında sarf ettiğin sözler gibi” dedi bilge...
“Yaptığın dedikoduların nerelere, ne kadar uzak mesafelere kadar gittiğini ve nelere sebep olduğunu bilebilir misin? ”