Murat Özken

Murat Özken

murat.ozken@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

GAZETEMİZ, Alsancak Şehitler Caddesi’nde...
Bu bölgede pek çok gece kulübü var.
Bizzat şahit oluyoruz...
Cumartesi günleri, bu mekanlar, 13-17 yaş grubu çocuklarla dolup taşıyor.
‘Öğlen matinesi’ymiş adı, alkolsüzmüş...
Biraz amiyane olacak ama...
Siz onu benim külahıma anlatın.
Çocuklar, istedikten sonra her bayiden çatır çatır sigara da, alkollü içecek de alabiliyor.
Sözde yasak, ama var mı uyan, var mı denetleyen?
* * *
Ben de bir babayım; bu yazı, baba duyarlılığıyla yazılıyor.
Nedir o ‘müstakbel gençler’in halleri?
Ne giyimlerinde, kuşamlarında; ne hallerinde, hareketlerinde hayır var.
İnsan, “Bu çocuklar eğitim görmüyor mu; aile terbiyesi almıyor mu” diye düşünüyor.
Tamam, eğlenmek hakları ama bunun ailece belirlenen ölçüsü muhakkak olmalı.
Bu tazecik fidanlar, böylesine başıboş bırakılmamalı.
Yaşa göre giyim tarzı, çocuk psikolojisi için çok önemli.
Anne-babalar, çocukların, “Herkes yapıyor, ben niye yapmıyorum” gibi tuzaklarına düşmemeli; her evin kuralları olmalı. Ben değil, çocuk psikolojisi uzmanları söylüyor bunları.
* * *
Son sözüm, okul yöneticilerine, ilçe milli eğitim müdürlerine...
Bizzat İl Milli Eğitim Müdürü Sn. Ragıp Üye‘ye... Efendim; bu ülkenin ‘sağlıklı’ yarınlarını yetiştirmekle görevli sizler...
Öğrencilerinizden, pazartesi-cuma arası mı sorumlusunuz?
Anlaşılan o ki...
Alsancak sokaklarında hafta sonları yaşanan yakışıksız durumlardan bihabersiniz.
Gençlerin kanı kaynıyor, ‘deli’ çağları...
Buralar, bu tip eğlenceler de her türlü kötülüğe zemin oluşturabilecek mekanlar, olgular... ‘İstenmeyen’ her türlü durum, buralarda yaşanabilir.
Ondan sonra ah-vah etmek neye yarar?
“Gençler eğlenmesin” demiyorum, kimse yanlış anlamasın.
Ama bu konuda ciddi kontrol şart.
Önlem almak, elbette önce size düşüyor.

Kadına şiddetin sorumlusu kadınlar!
KADINA el kaldıran, kadını ‘mal’ gibi sahiplenen, kadından üstün olduğunu düşünen, tüm bu hakları kendinde gören zihniyet nasıl yetişiyor?
Onu da bir anne büyütmüyor mu?
Demek o ki...
Bu garabetin temeli; aile ortamı...
“Ağaç yaşken eğilir” diye boşuna söylenmemiş. Taze zihinlere, “Kimsenin kimseden üstünlüğü yok” fikri aşılanmadıkça... Erkek çocuğuna, kız kardeşini, hatta annesini koruma-kollama görevi yükleme yanlışı devam ettikçe...
İstediğin kadar okula gönder...
Medya, her gün ‘eşitlik’ yazsın, çizsin; boş; zırvadan öteye geçmiyor.
* * *
Almanya’nın İzmir Başkonsolosu Stefan Schneider...
İzmir Kadın Festivali’nde, ‘ders’ gibi konuşma yapmış.
‘Eşitlikçi aile içi eğitim’in önemini vurgulamış... “Ben ve kız kardeşim, eşitlik içinde büyüdük. Hiçbir zaman bu erkek işi, bu kız işi diye ayrımcılık yapılmadı. Serbest bırakıldık. Okullarda da öğretmenler öğrencilerini bu mantıkla eğitmeli” demiş.
Hani, pusulamız Avrupa’dır ya hep...
Bu örnek, ‘en doğru’lardan biri, aynen alınmalı.
* * *
Türkiye’de, bir zamanlar her üç bebekten birinin ölümüne neden olan çocuk felci illeti...
Disiplinli mücadele sayesinde 1998’den beri görülmüyor.
Kadına şiddet de toplumsal bir illet...
Bu illetin baş sorumlusu, maalesef yine kadınlar. Kurtulmak için en büyük görev de yine onlara düşüyor. Anneler, çocuklarını büyütürken; sadece kızamık, su çiçeği takibiyle yetinmeyecek...
‘Eşitlik’ aşısı da yapacak.
Kadını ikinci sınıf gören erkek egemen zihniyet... Ancak bu yolla, birkaç nesil sonra tarih olacaktır.
Tıpkı çocuk felci gibi...