Murat Özken

Murat Özken

murat.ozken@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

‘ANLAMSIZ erkek egosu’nun, bizim gibi gelişmemiş toplumlardaki tezahürü, çoğu kez, sokakta, ‘omuz atma/yan bakma’ biçiminde gerçekleşiyor.
Mağara döneminden kalma bu ilkel zihinler, yalnızca sokakta kalsa bir derece...
Maalesef, bu toplumu yönetenler de bu toplumun içinden çıkıyor.
Zaten bizim ‘diplomasi özürlü’ oluşumuz...
‘Saha’da; kanla, terle kazandığımızı ‘masa’da kaybedişimiz de bu yüzdendir aslında.
Şayet diplomasi, ‘kaba kuvvet’le yapılan birşey olsaydı, eminim bugün dünyayı yönetiyor olurduk.
Ama öyle değil ne yazık ki; ve diplomasi gerçekten ‘ortalamanın ciddi üstü akıl’ istiyor.
* * *
‘Anlamsız erkek egosu’nun, gelişmiş toplumlardaki tezahürü ise daha ziyade devletler arası ilişkilerde gösteriyor kendini.
Ülkelerini yöneten ‘adam’lar, mensup oldukları milletlerin menfaatlerini koruma/ geliştirme amacı doğrultusunda...
Satranç misali, birkaç adım sonrasının düşünüldüğü/ planlandığı; fazlasıyla akıl oyunları içeren...
Ve zararını yine en çok bizim gibi gelişmemiş toplumların gördüğü bir nevi ‘sidik yarışı’ içindeler.
Bu yüzden silah endüstrisi dünyayı yönetiyor.
Bu yüzden savaşlar hiç bitmiyor.
Bu yüzden biryerlerde ‘obezlik’ en büyük problemken, başka yerlerde açlık/sefalet kol geziyor.
Bu yüzden, güçlünün güçsüzü ezdiği; ‘gözü kapalı Adalet Hanım’ı, çok afedersiniz ama, tutanın düzdüğü bir dünyada yaşıyoruz.
‘Hep gelişme, daha da gelişme sevdası’nın peşinde, insanı insan yapan ne varsa köreltiliyor.
Sözün özü...
‘Büyükler’i yöneten ‘adam’lar, anlamsız erkek egosuyla ‘en uzağa’ işeme çabasını alabildiğine sürdürürken; biz ‘küçükler’, maalesef n’aparsak yapalım, ‘sidik yağmuru’ altında kalmaktan kurtulamıyoruz.
* * *
Üremede erkeğe gereksinim dönemi bitmiş.
Dişi embriyodan sperm hücresi üretmek artık mümkünmüş.
Bu gelişmeyi konu eden habere göz atarken çıktı yanda okuduklarınız.
Genetik bilimciler, acaba ‘anlamsız erkek egosu’ndan arındırılmış nesiller yetiştirebilir mi?
Aslında çok daha iyisi, dünyayı kadınların yönetmesi...
Kendimi bildim bileli, onların hakim olduğu bir dünyanın, ‘anne sıcaklığında’, yani ‘çok daha yaşanılır’ olacağını savunuyorum.
Buna tüm kalbimle inanıyorum.
Kimbilir; bu gelişme, ‘erkek egemen’ dünyanın son bulmasında ilk, hatta belki de en önemli adım olur.
Tabii bu hastalıklı düzenin yıkılmasında en büyük görev de kadınlara düşüyor aslında.
Artık, erkekleri ‘perde arkasından yönetme sevdası’nı bırakıp, dümeni gerçekten ele almalılar.
Önümüz seçim; kadınların, bu konuda bu kez çok daha kararlı olmalarını dilemekten başka çarem yok...

Elzem bir not: Şunu belirtmeden geçmek olmaz diye düşündüm:
Üremede erkeğe gereksinim dönemi bitse de...
Bir erkek olarak, korkum yok ‘pabucumuz dama atılır’ diye.
Çünkü biliyorum ki; kadın olmazsa erkek, erkek olmazsa kadın ‘yarım’ kalır, eksik olur.