Murat Özken

Murat Özken

murat.ozken@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ALİAĞA- Menderes Banliyö Sistemi’nde, üstgeçitler yapılmadan önce tren seferlerinin başlatılması hususunda...
“Büyükşehir, önce yapması gereken işleri sonraya bıraktı, vatandaşı mağdur etti” derken, boşuna yazmıyormuşum.
Bir örneği de Bornova’da, Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda ortaya çıktı.
Olimpik ölçülerde buz pateni salonunun, gezinti ve spor alanlarının yapıldığı arazinin, bir bölümüne ‘kamulaştırmasız el atma’ yapılmış.
Yani yine, ‘önce’ halledilmesi gereken bir iş, nasıl olduysa atlanmış!
Hukuksuzluk, 245 dönümlük arazinin yaklaşık 75 dönümüne sahip 11 kişinin, yargıya başvurmasıyla ortaya çıktı.
Mahkeme, Büyükşehir Belediyesi’ni...
Bir başka deyişle de İzmirlileri...
Parsel sahiplerine, toplam 82 milyon 156 bin 800 lira ödemeye mahkum etti.
Hatırlatayım...
Projenin kendisi, 23 milyon 520 bin liraya mal edilmişti.
Anlayacağınız...
Belediyenin ‘iş bilen’leri(!), kılıcı, yine İzmirlinin böğrüne soktu.
* * *
Konu, derinlemesine düşününce, akla başka soruları da getiriyor.
İzmirliyi, böylesine büyük bir mali külfetin altına sokan ‘hata’nın, hata olma ihtimalini akıl almıyor.
Kim ya da kimler yapmıştır bu hatayı?
Parsel sahibi bu 11 kişi kimdir?
Büyükşehir’den, Belediye Meclisi’nden, CHP’den birileriyle bağlantıları var mıdır?
Bu 11 kişi, ‘biliçli’ şekilde zenginleştirilmiş olabilir mi?
Yanlış anlaşılmasın sakın?
Kimseyi suçlamıyorum.
Ama her mantıklı vatandaşın aklına düşenleri dile getirmek, benim görevim.
İçişleri Bakanlığı’na, İzmir Valiliği’ne ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbarımdır.
Para, kamunun parasıdır.
Konunun, bu yönüyle de araştırılması gereği vardır.

İzin vermiyorum!
‘HAK -hukuk’ edebiyatıyla başlayan süreç, resmen ve alenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne posta koyulmasıyla devam ediyor.
Yasal düzenleme beklemeyeceklermiş.
Kent giriş-çıkış levhalarını, işyeri tabelalarını, lokanta mönülerini bile ‘iki dilli’ yapacaklarmış.
En yetkili ağızları, “Bu bir başkaldırıdır” diyor.
‘Devlet otoritesi’nin yerlerde süründüğünün en somut göstergesidir bu.
‘Ülkemin’ güneydoğusunda, birileri, kirli bir oyunu sahneye koymaya çalışıyor.
Oysa...
“Ben Kürt’üm” diyene, “Hayır değilsin” diyen mi var? “Dilini konuşma” diyen mi var?
“Oraya giremezsin, şuraya gidemezsin” diyen mi var?
“Okuyamazsın, asker olamazsın, polis olamazsın, milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı olamazsın” diyen mi var?
TBMM’de, neredeyse “Türk’üm” diyenden çok, “Kürt’üm” diyen yok mu?
Herkes, her fikri, her ortamda, dilediği gibi ifade etmiyor mu? Niyedir bu provokasyon?
Ülkeyi bölmek için niye bu kadar heves?
İş çığrından çıkma sınırında; ama çıkmamalı, herkes elini vicdanına koymalı.
Bu topraklar, ‘ortak’ ataların kanlarıyla alındı.
Kimse bölemez!
İzin verilmez.
‘Ben’ izin vermiyorum!
Ben kim miyim?
Her vatansever ‘Türk/Kürt’ gibi...
Bu ülkenin sahibiyim.