Murat Özken

Murat Özken

murat.ozken@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tunceli’de, geçtiğimiz hafta sonu, çoluk-çocuk, yaklaşık iki bin kişinin yaptığı ‘birahane’ protestosunu duymadıysanız; önce kısa bir bilgi vereyim.
Vatandaşlar, birahanelerde kadın garson çalıştırılmasının; fuhuşa zemin hazırladığını, ahlaki çöküntüye neden olduğunu dile getirdi, “İçkili yerlerde kadın garson çalıştırılmasını istemiyoruz” dedi.
Konu, farklı yönleriyle tartışılabilir.
Ancak hiç eğip bükmeden, “Vatandaş haklı” demek...
Ve buradan yola çıkarak, birkaç yıl önce AKP’nin gündeme getirdiği ‘kırmızı sokak’lar konusunu hatırlatmak istiyorum.
O günlerde, uygulama önerisi, sırf, ‘din temelli’ AKP tarafından gündeme getirildi diye...
Tartışmalar, ‘gericilik’ teması üzerinden yürütüldü ve neticede konu kapandı.
Oysa...
‘Gerici olmayan’ Avrupa’da da yaygın uygulama bu.
Ailece görüştüğümüz bir arkadaşımın yaşadığı sıkıntılardan biliyorum ki...
Mahalle aralarındaki, apartman altlarındaki bu tip mekanlar, çevrelerinde ‘huzur’ bırakmıyor.
Empati yapın lütfen; birahanenin, hatta birahanelerin bulunduğu bir sokakta yaşadığınızı...
Eşinizin, kızınızın, her gün bu mekanların önünden geçtiğini düşünün.
Etrafta ne idüğü belirsiz bir sürü tekinsiz adam, girenin-çıkanın belli olmadığı, çoğu kez fuhuş pazarlıklarının yapıldığı bir sokak, gürültülü müzik, gecenin bir yarısı naralar, kavgalar, nereyi bulursa oraya işeyenler!!!
Böyle bir yerde ‘aile yaşamı’ olur mu?
Ne yazık ki İzmir’de de ‘batakhane’ denilebilecek bu tip mekanlar, öyle uygunsuz yerlerdeler ki...
Belediyeler, emniyet, ‘içkili’ işletmelere hangi mantıkla ‘sokak aralarında’ ruhsat/çalışma izni verir, anlamak mümkün değil.
Durum, toplumun örfü-adetiyle de bağdaşmıyor.
En kötüsü de...
Milletin hassasiyetlerinin böylesine fütursuzca görmezden gelinmesi, yaralanması; bunlardan nemalanan ‘siyaset biçimlerini’ doğuruyor.
Bu vesileyle, “içkili mekanların belli yerlerde toplanması” olarak özetlenebilecek ‘kırmızı sokak’ projesine ‘gönülden’ destek verdiğimi söylemek isterim.
Nasıl ki oto galerileri şehir içinden ‘zamana yayılarak’ taşındı; ‘sokak arası’ içkili işletmeler, hatta ‘konser mekanları’ da benzer uygulamayla; evlerin, ailelerin arasından çıkarılmalı.
Konu çok önemli...
En azından kentimizde, yerel yönetimlerimizce yeniden ve ciddi şekilde ele alınmalı, gerekli düzenlemeler vakit geçirilmeden yapılmalı.


‘Şanslı’ Rumlar!

İki takımlarının bulunduğu grupta her şey bitmiş; son maçlar oynanıyor.
Buraya gelen her iki Rum ekibi de, ‘bize yakışır şekilde, efendi gibi’ ağırlanmış.
Ama çiğler, ama kanları bozuk. Ve korkaklar.
Nasılsa buraya gelmeyecekler ya, son maçta, evlerinde her türlü pisliği yapmayı fırsat bildiler.
Üstelik, galip geldikleri halde!
Yani amaç, maç filan değil.
Karşıyaka kafilesindekiler, canlarını zor kurtardı.
FİBA, sadece üç maç seyircisiz oynama cezası vermiş!
Bu rezilliği bizimkiler yapsaydı, o takımımız demiyorum, tüm takımlarımız, kupalardan bilmemkaç yıl men edilirdi.
Bıktırmaktan öte, kızdırıyor artık, Avrupalı’nın bu iki yüzlülüğü, çifte standardı.
Artık, “Bir avuç kendini bilmezin yaptığı, bütün bir toplumu bağlamaz” martavallarıyla da kandırmak istemiyorum kendimi.
Bir değil, iki değil be kardeşim.
* * *
Her fırsatta bizi ısırmaya çalışan Rumlar, çok şanslılar aslında, ama farkında değiller.
Kadir-kıymet bilmiyorlar.
Eğer biz Türkler, onlar gibi çiğ, kalleş, korkak, ‘ortam uygunsa cesur’ olsaydık...
600 yıl bayrağımız altında yaşadılar; bugün bir teki bile olmazdı.
Ha şunu da söyleyeyim...
Yarın-birgün yine gelecekler buraya ve yine ‘efendi gibi’ ağırlanacaklar.
Çünkü biz ‘insan’ız.

Kısa’dan hisseler...
* Salı günkü yazımda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’ndaki ‘hata’yı konu etmiş...Bu ‘küçücücük’ hatanın, İzmirliyi 82 milyon lira zarara uğrattığını yazmıştım. İçişleri Bakanlığı’na, İzmir Valiliği’ne ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na seslenmiş...
“Büyükşehir Belediyesi kimleri zengin etti? Bu işin altında bir çapanoğlu var mı” şeklinde özetlenebilecek bir çağrı yapmıştım. Kimseden ses çıkmadı. Galiba, ‘şeytani’ düşünen bir tek benim!

* ‘Sorumsuz’un biri, geçen hafta, DEÜ Tıp Fakültesi öğrencisi iki genç kıza çarptı. Birinin durumu ağırdı. Ehliyeti olmadığı ortaya çıkan bu ‘sorumsuz’, savcılık talimatıyla, ‘ehliyetsiz araç kullanmak’tan ceza yazılıp, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış. ‘Trafik’ üzerine çok yazan Posta
EGE Yazı İşleri Müdürü’müz Özgür Kaynar, en güzel yorumu yaptı: “Birini öldürmek ve ceza almamak mı istiyorsun; ‘trafik kazası süsü’ ver!”