Murat Özken

Murat Özken

murat.ozken@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BUGÜN dünyada 100 milyonları peşinden koşturan spor, futbol...
Onun da kralı, tartışmasız Jose Mourinho.
Portekizli teknik direktör, ismini, bütçesi ve olanakları son derece kısıtlı olan Porto’yla duyurdu. 2002’de bu takımın başına geçti.
2003’te; lig şampiyonluğunu, Portekiz kupasını, Portekiz süper kupasını ve UEFA Kupası’nı kazandı...
2004’te yine lig şampiyonu oldu, Porto’ya tarihinin ilk ve tek Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kazandırdı.
2005’te, İngiliz Chelsea’nin dümenindeydi. Ligdeki ilk ve tek şampiyonluğunu 1955’te yaşayan bu köklü kulübü, lig tarihinin rekor puanıyla (95) zirveye taşıdı. Aynı yıl Carling ve Community Shield kupalarını da kaldırdı.
2006’da, Chelsea, Mourinho’yla üst üste ikinci kez lig şampiyonu oldu.
2007’de; FA ve Carling kupalarını kazandı.
2008’de İtalyan devi İnter’in başındaydı. Hemen o yıl İtalya Süper Kupası’nı aldı.
2009 ve 2010’da İtalya şampiyonu oldu.
2010’da aynı zamanda İtalya Kupası’nı ve Şampiyonlar Ligi’ni de kazandı.
Şimdi de dünyanın en büyüğü Real Madrid’de...
Dikkatinizi çekerim, yalnızca 8 yılda, bir teknik direktörün tüm kariyeri boyunca belki görebileceği kadar başarı elde etti.
‘Sihirli değneği’ mi vardı?
Tabii ki hayır.
Onu, binlerce meslektaşı arasında ‘bir numara’ yapan, elindeki malzemeyi en iyi şekilde değerlendirecek zekaya sahip olmasıydı.
* * *
Tunç Soyer...
İsmini ilk kez, İzmir’in EXPO 2015 adaylığı sırasında...
EXPO 2015 İzmir Yönlendirme Kurulu ve Yürütme Komitesi Genel Sekreteri sıfatıyla duyduk.
20 milyon Euro’luk bütçeye yön verdi, kentin, uluslarası arenada tanıtımını layıkıyla yaptı.
Sonrasında, değerini gerçek anlamda sergileme imkanı bulduğu bir görevi...
Seferihisar Belediye Başkanlığı’nı üstlendi.
İlk işi, ilçenin dingin yaşamını, bozulmamış dokusunu değerlendirmek oldu. Seferihisar’ı, Uluslararası Sakin Kentler Birliği (Cittaslow) üyeliğine taşıyarak, turizmin gelişmesi yönünde çok önemli bir adım attı.
‘Atom karınca’ misali, her seferinde bir başka icraatla, ‘hakkıyla’ gündeme gelmeye devam etti Soyer.
Narenciye üreticilerinin sorunlarını ele aldı.
Çeşitli kuruluşların işbirliği ve desteğiyle, ‘sürdürülebilir tarım uygulamaları’ adı altında, bilimsel tarımın önünü açtı.
Üretici kazansın diye ‘Mandalina Şenliği’ düzenledi, onlara yönelik özel pazar kurdu, yetmedi, dalında kalan tonlarca mandalinaya alıcılar buldu.
Sonra, Türkiye’nin, hiç abartmıyorum, en önemli sorunlarından birine el attı.
AKP iktidarı eliyle yok edilmek istenen Türk tohumuna sahip çıktı.
Karaburun, Mordoğan ve Urla belediyeleriyle işbirliği içinde, bugün, ‘Tohum Takas Şenliği’ni düzenliyorlar.
Amaç, ‘uyuşturucu muamelesi’ yapılan, satışı yasak olan yerli tohumları, ‘takas’ yoluyla yaşatmak.
Bitmedi...
Soyer, son alarak, Türkiye’nin en uzun kıyı şeridine sahip ilçesini, dünyanın sayılı ‘plaj futbolu’ adreslerinden biri yapmaya soyundu.
Üşenmedi, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’in ayağına gitti, dosya verdi, destek istedi, ‘söz’ aldı.
Neticede...
Seferihisar gibi, ‘olanakları kısıtlı zannettiğimiz’ bir ilçenin, aslında hiç de öyle olmadığını cümle aleme ispat etti.
Eminim, Soyer durmayacak.
Onun vizyonu sayesinde, ‘şanslı’ Seferihisarlılar, tüm bu icraatların meyvelerini birkaç yıl içinde fazlasıyla almaya başlayacak.
* * *
Bu köşeyi takip edenler -varsa tabii:)- bilir...
‘Övgü köşesi’ değildir burası, her zaman ‘yergi köşesi’ olmuştur.
İlk kez birini övüyorum, çünkü hak ediyor.
O da tıpkı Mourinho gibi, elindeki malzemeden, en iyi sonucu elde etmesini biliyor.
Soyer için...
“Belediyeciliğin Jose Mourinho’su” demek, herhalde doğru bir tanımlama olur.
Bir de elinde daha zengin malzeme olduğunu düşünsenize...

Aziz Benitez!
Bu arada...
Muzip okurların...
“Ya Büyükşehir Belediye Başkanı, onunla özdeşleşen bir teknik adam yok mu” diye sorduğunu duyar gibiyim. Var elbette.
Aziz Bey, Rafael Benitez!
Benitez iyi adam, sempatik adam ama ne akıyor, ne kokuyor...
Şanssız da biraz...
Senelerce Liverpool’un başındaydı.
Takım, hiç şampiyonluk görmediği gibi, tarihinin en kötü dönemine sürüklendi.
‘Efsane’yi ‘kestane’ye çevirdi yani.
Neticede yol verdiler Benitez’e...

Kesin Ergenekon...
Yok yok, hayır, bir yanlış var, olmalı!
Koskoca devletin, koskoca istatistik kurumu, “Ocak ayı enflasyonu yüzde 4.9; son 41 yılın en düşüğü” diyorken...
İzmir’de kuru soğana yüzde 63.3, patlıcana yüzde 32.3 zam gelmiş olması imkansız.
Düşünüyorum da...
Galiba bu bir tertip ve arkasında Ergenekon var.
Evet, evet, kesinlikle Ergenekon....
Bunların tek amacı, hükümetimizi yıkmak zaten.
Emekliler, işçiler, memurlar, öğrenciler ve diğer bilimum ‘iktidar düşmanları’ da yemiyor-içmiyor, bu amaca hizmet etmek için karda- kışta sokaklara, meydanlara dökülüyor.
Biri şunlara soğan koklatsa da, kendilerine gelseler...