“HER yağmurda rezalet İzmir’in kaderi mi?” benzeri cümlelerle yazıya girip...
Mevcut durumdan, neredeyse 15 yıldır bu kentte iktidar olan CHP yönetiminin ‘tek başına’ sorumlu tutulamayacağını savunan meslek büyüklerimi, farklı noktalarım vasıtasıyla ‘gülerek’ okuyorum.
Onlara sadece, ‘Eskişehir’ demek istiyorum!
Posta EGE’de başlayan, yaklaşık bir yıllık ‘köşe yazarlığı’ geçmişimde, her halde en çok yağmuru, yağmurun biz İzmirlileri nasıl rezil- kepaze ettiğini yazmışımdır.
“Değişen birşey var mı?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim ve bu cümleyi yazarken bile inanın gülüyorum.
Evet yok!
Bu yönetim biçimiyle olacağını da sanmıyorum zaten.
* * *
Saygıdeğer Aziz Başkan, geçenlerde biryerlerde övünmüş...
“15 yıldır bu kentte iktidardayız” diye.
15 yıldır iktidardasınız Başkan’ım da, hiç kusura bakmayın, bu kenti yerinde saydırdınız.
Hatta geriye götürdünüz.
İki gün önce, sabah, Buca’da bir taksiye bindim, yağmur yağıyordu ve trafik rezaletti.
İnanın; yolların ve altyapının yetersizliğinden yakınan şoför, CHP’ye ilene ilene bir hal oldu.
“Bu kentten utanıyorum” diyordu.
* * *
Dedim ya; ben bu yağmuru çok yazdım.
Baktım ki hiçbir faydası yok...
Her yağmurda ‘anası bellenen’ bir İzmirli olarak...
“Bu sefer hiç olmazsa ‘yağmurlu- şimşekli’ bir fıkra yazayım” dedim.
Anlayana sivrisinek-saz, anlamayana davul- zurna az.
Adamın biri, bayağı günah işlemiş. Bir papaza günah çıkarmaya gitmiş.
“Papaz efendi ben çok günah işledim. Mesela önceki gün komşunun küçük kızı geldi. Yağmur yağdı, şimşek çaktı, ben bir günah işledim.”
“Allah affeder oğlum...”
“Bir sonraki gün de büyük kızı geldi. Yağmur yağdı, şimşek çaktı, ben bir günah işledim.”
“Allah affeder oğlum...”
“Dün de komşumun karısı geldi. Yağmur yağdı, şimşek çaktı, ben bir günah işledim.”
“Tamam oğlum tamam, Allah affeder affeder de, sen yavaş yavaş gitsen... Hava da bozmaya başladı zaten!”
Finansal içgüdünüz ne durumda?
ABD’de bir şirket...
Onların deyimiyle...
Kişilere, ‘finansal içgüdüyü’ öğretmek amacıyla...
‘Akıllı cüzdan’lar üretmiş.
Bu teknolojik cüzdanlar...
Sahibi, ayağını yorganının dışına uzattığında, titreyip...
‘Titre ve kendine gel’ uyarısı yapacakmış.
Üç ayrı alternatifi varmış bu cüzdanların.
Birincisi, ki adı ‘Anne Ayı...’
Aylık bütçeyi planlayıp...
Tutumlu olunması gereken zamanlarda açılmayacakmış.
‘Yabanarısı’ denilen ikincisi...
Banka hesabındaki kritik azalmaları ‘titreyerek’ haber verecekmiş.
‘Tavuskuşu’ ismi verilen üçüncüsü ise...
Kişinin hesabının artması ya da azalması hallerinde...
Büzelecek ya da büyüyecekmiş.
* * *
Üretici firmanın...
‘Finansal içgüdüyü’ özümseyememiş adama, bu saatten sonra bir faydası olur mu bilmem ama...
‘Tavuskuşu’ modeli cüzdan, bana, ‘cinsel içgüdü’ konulu bir fıkrayı hatırlattı.
Plajda...
Çocuk, annesine sormuş.
-Anneciğim, bu amcaların önündeki kabarıklıklar ne?
Annesi ne desin; tabii geçiştirmek için...
-Cüzdanları yavrum; kaybolmasın diye oraya koyuyorlar!
Çocuk, az sonra, dürtmüş annesini...
-Anneciğim, şurada bir adam var, sana baktıkça zenginleşiyor!
* * *
Hani demem o ki...
Oldu da plajda böyle bir durumla karşılaştınız...
Hemen günahını alıp, tepelemeyin adamı.
Belki de ‘Tavuskuşu’ cüzdan sahibidir...
Yattığı yerden zenginleşiyordur:)
AKP İzmir’de ölü doğum!
“Hizmet gelsin de kimden gelirse gelsin” diyen biri olarak, AKP Genel Merkezi’ne, ‘iyi niyetli’ bir bildirimim var.
İzmir gibi, ‘hassasiyetleri belli’ bir kentte, “İrticadan aldığım hapis cezası, şeref madalyamdır” şeklindeki veciz sözleriyle...
Göreve gelir gelmez, olabilecek ‘en sivri’ açıklamayı yapan il başkanının, ‘başarılı’ olmasını bekliyorlarsa; yanılırlar.
İlahiyat fakültesi mezunu, ‘milli görüş’ patentli Ömer Cihat Akay, baltayı taşa vurmak için özel çaba gösterdi sanki.
Yani, AKP İzmir’de bir nevi ‘ölü doğum’ gerçekleşti.
Bu ‘talihsiz’ açıklama, bana göre, kentte AKP’ye oy veren yüzde 32’nin bazı kesimlerinde bile ‘rahatsızlık’ yaratır.
Sözün özü, ‘sürpriz başkan’ çok kötü başladı.
blog
FEHİME DÜNDAR: Murat Bey, ‘sokak arasındaki içkili mekanlar’la ilgili düşüncelerinizi destekliyorum. Karşıyaka’da yaşayan biri olarak bu çarpıklığı uzun süredir sineye çekiyoruz. Çağdaş kentlerde olduğu gibi bu tür içkili yerleri belli bir yerde toplamak en doğru çözüm. Bu konuya el attığınız için teşekkürler.
RIFAT HARBURLU: Apartmanlarımızın altında gece yarılarına kadar insanı çileden çıkaran “pıs tap, pıs tap” muzik sesleriyle uykusuz gecelere mahkum eden kent yöneticilerine sesleniyorum. Önüne gelen, istediği yerde içkili kafe ve bar nasıl açabiliyor?
Kiracılar olarak bizim buna “dur” deme şansımız yok! Kendi sokağımızda misafir gibi yaşıyoruz. Bu konuya kesin bir çözüm getirilmesini bekliyoruz...
YÜCEL YELKENCİ: Köşenizde, Karşıyaka’nın Rumlarla yaptığı maç sonrası çıkan olaylarla ilgili
çifte standardı yazmışsınız. Bir Karşıyakalı olarak, hem olayları çıkaran holiganları, hem de
FİBA’yı esefle kınıyorum. Ama onlar İzmir’e geldiklerinde yine kucaklar, misafirperverliğimizi esirgemeyiz. Çünkü, sizin de yazdığınız gibi; biz insanız...
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLA YER ALIN
