Nazlıcan Göksu

Nazlıcan Göksu

-

Tüm Yazıları

Önce Kasırga Sandy, sonra kar fırtınası, ardından gelen sıcak hava ve tam arkasından seçimler... Kasırganın verdiği zarar nedeniyle evlerini değiştirenler, çalışmayan metroların, sıkışan trafiğin kızdırdığı yolcular, politikayı protesto edenler... New York’ta sinirler iyice gerildi. Peki, bu gerginlikle nasıl savaşıyor New York’lular?

New Yorklular “Kentsel Oyun Alanları” yaratmışlar. Bu alanlar oyunlarda buluşturuyor sinirlileri, kızgınları, öfkelileri... Oyun alanlarının vazgeçilmezi her yıl yapılan yastık savaşları... Yastığını kapan Washington Square Park’a akın ediyor. Yastıklar atılıyor, parçalanıyor... Kahkahalar, çığlıklar, uçuşan tüyler... Sadece yastık savaşı değil, sandalye kapmaca, saklambaç da oynanıyor kentsel oyun alanlarında..
Kim katılmaz ki? Birbirinize zarar vermeden savaşabileceğiniz bir alan, kazananı olmayan bir oyun... İster patronunu, ister arkadaşını getir, amaç toplu gerilim atmak, rahatlamak.
Saat 17.00 dediğinizde herkes elinde bir yoga minderiyle sokaklarda
Kentsel oyun alanları herkes için uygun olmayabilir ama daha bireysel olarak yapılan gerilim atıcı etkinlikler de var. Hatta artık bunlar gerçek bir New York’lu olmanın parçası bile sayılabilir. Saat 17.00 dediğinizde herkes elinde bir yoga minderiyle sokaklarda koşturuyor. İşe başlamadan önce kural olarak “Her gün saat 17.00’de yogaya gidiyorum, işten erken çıkmam lazım” diyenler bile var. Hatta hava ısınınca sokaklarda, meydanlarda çılgın yoga partileri düzenleniyor, binlerce New York’lu meydanlara yoga yapmak için akın ediyor... Saat
17.00 dediğinizde bisikletlerin üzerinde takım elbiselileri görmek de çok normal... Her işadamı ise bisikleti ile gidiyor burada. Neden? Günlük sporlarını yapmak, çevreye zararlı olan arabaları daha az kullanmak ve tabi ulaşımı bedavaya getirmek... Ee tabii İstanbul gibi yeditepe üzerine kurulu değil ne de olsa, düz yolda bisiklet kullanmak çok kolay... 17.00’de iş duruyor anlayacağınız, sosyal etkinlikler, gerilim atma amaçlı toplu oyunlar işin yerine geçiyor. Bunlar da olmasa bir hafta içinde bir kasırga, bir kar fırtınası ve bir seçim kaldıramazdı herhalde New York, Newyork’lular...

Haberin Devamı

Erkekler neden temizlik yapmaz

Haberin Devamı

Süpürge, ev temizliğinin en önemli malzemelerinden. Ama bazen süpürgeler sinir bozucu, hatta hayal kırıcı olabiliyor. 1978 yılında James Dyson’da bunu fark etmiş. Hatta sadece süpürgenin neden sinir bozucu olduğunu değil, her süpürgenin tasarımının neden kadın için yapıldığını sorgulamış. Dyson bu ürünün cinsinin neden kadın için olduğunu, erkeklerin neden temizlemek, süpürmek gibi işlerle bağdaştırılmadığını düşünmüş ve erkeklerin elektrik süpürgesini kullanmamalarının en büyük nedenlerinden birinin temizlik yapılıp yapılmadığının farkını anlamamalarından kaynaklandığını fark etmiş. Yerden çıkan kiri görmedikleri için, yerin kirli ya da temiz olmasının onlara bir şey ifade etmediğini saptadıktan sonra “Anlamak için görmeleri lazım” demiş... Erkeklerin eline elektrik süpürgesini tutuşturmak için Dyson’in bulduğu dahice tasarım çözümü; süpürgenin torba kısmını şeffaf yapmak olmuş. Böylece erkekler her süpürge kullandıklarında yerden çıkan pisliği fark edip “temizlik” yaptıklarını anlayabilecekler... Hatta daha sık yapılması gerektiğini bile fark edebilecekler. Ürünün cinsini değiştirmek, asıl sorunu tanımlamak ve çözmek...

Haberin Devamı

Birinin çöpü diğerinin hazinesi

Darryl Kelly, Bronx’da yasayan, hayatı boyunca New York dışına çıkmamış biri... Harry Shunk ise 20’nci yüzyılın en büyük artistleri ile beraber çalışan, Metropolitan Museum of Art, Centre Pompidou, gibi ünlü müzelerde fotoğrafları olan biri... Darryl Kelly, bir temizlik görevlisi... Harry Shunk ise sanat dünyasının en büyük isimlerinden... Bu iki adamın kaderleri Harry Shunk’un ölümüyle birleşmiş. 2006 yılında öldüğünde Harry Shunk 81 yaşındaydı. Ancak on gün sonra fark edilmiş bu ünlü ismin ölümü... Cenazesi kaldırılmış ardından Harry Shunk’un tam 36 yıl yaşadığı evde temizlik yapılması, eşyalarının toplanması için Darryl Kelly gönderilmiş. Kelly, evini temizlediği kişinin ne Harry Shunk olduğunu ne de Harry Shunk’ın sanat dünyasının bir parçası olduğunu biliyormuş... Kelly evdeki
bütün parçaları toplayıp sokağa atmış, beğendiklerinden bazılarını da kendine saklamış, ne de olsa “Birinin çöpü diğerinin hazinesidir” diye... İki yıl boyunca evinde
bu “çöpleri” saklayan Kelly, sonunda eşinin baskılarına dayanamayıp parçaları bir antika garajına satmaya karar vermiş. Satışla hiçbir bilgisi olmayan Kelly, sanat evi olan Wesbeth’te çalışan Russas ile tanışıp ona elindekileri göstermiş. Russas’in tek söylediği; “Yaşamının değişmesine hazır mısın?” olmuş. Kelly farkında olmadan evindeki dolabında iki senedir dünyanın
en önemli sanat parçalarını saklıyormuş. Christo’nun üç boyutlu maketlerinden, Andy Warhol’un litograflarına... Yves Klein’in büyük format fotoğraflarından, Larry Rivers’in el yazısı ile yazılmış menülerine kadar... “Birinin çöplüğü diğerinin hazinesi”, boşuna dememişler, ancak New York gibi bir şehirde iki sene dolabında Warhol saklayan biriyle karşılaşabilirsiniz zaten...