Psikolojik Danışman, Pedagog Sinan Çağıran

Üniversite adaylarının başvuru işlemleri dün itibari ile başladı. ÖSYM tarafından açıklanan başvuru kılavuzu, üniversiteye giriş sistemi ile ilgili çok önemli bir değişiklik içeriyor. Açıklanan kılavuzla Öğrenci Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), üniversiteye giriş sistemindeki ''ek puan'' uygulamasını kaldırıldı. Birçok adaya için sürpriz etkisi yapan bu değişiklik neden yapıldı, dayanağı ne?
(Yazarın YGS-LYS, üniversiteye giriş sistemi ve tercihlerle ilgili paylaşım ve açıklamalarını facebook sayfasından takip etmek için buraya tıklayarak sayfayı beğenebilirsiniz)

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki YÖK ve ÖSYM, bu tür ciddi değişiklikleri çok daha erken kamuoyu ile paylaşmalı ve üniversite adaylarını bilgilendirmelidir. Adayların çalışma ve tercih stratejilerini direkt etkileyecek böylesi bir konu, yayınlanan kılavuzla sürpriz bir şekilde öğrenilmemelidir. Her ne kadar eğitim konusunu ciddi şekilde takip eden uzmanlar, bu tür değişimleri öngerse ve beklese bile adayların her birinin bu öngörüde olmasını beklememek gerekir. Sorumlu kurumlar YÖK ve ÖSYM, bu konuda değişiklik çalışması yapıldığını/yapılacağını en az 4 yıl önce duyurmalı ve bugünün üniversite adaylarının 4

YÖK, 2015 yılında gerçekleştirdiği son genel kurul toplantısında üniversite adaylarını yakından ilgilendiren bir karar aldı. Alınan kararla üniversite adaylarının yerleşebilmek için daha yüksek ham puan alması gerekiyor. (Yazarın YGS, LYS ve tercihlerle ilgili paylaşımlarını facebook sayfasından takip etmek için buraya tıklayarak sayfayı beğenebilirsiniz)

Mevcut üniversiteye giriş sisteminde adayların lisans tercihi (4 ve üzeri yıl eğitim veren yükseköğretim programları) yapabilmeleri için en az 180 ham puan almak gerekirken, ön lisans (2 yıllık meslek yüksekokulu programları), açıköğretim lisans ve ön lisans ile özel yetenek programları tercihi yapabilmek için en az 140 ham puan almaları gerekiyordu. YÖK yaptığı son değişiklikle 180 puan barajına dokunmazken, 140 puan baraşını 150'ye çıkardı.

Yeni uygulamada ön lisans, açıköğretimin lisans ve ön lisans programları ile özel yetenek sınavı ile öğrenci alan yükseköğretim programlarını tercih edebilmek için en az 150 ham puanı almak gerekecek. Geçen tercih döneminde sınavsız geçişle öğrenci alan ön lisans programlarının yüzde 40'ını genel lise mezunlarına açan YÖK, baraj puanı yükselterek meslek yüksekokullarının öğrenci

Milyonlarca öğrencinin beklediği Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) sonuçları açıklandı. Sonuçların açıklanması ile birlikte üniversite adaylarını da tercih telaşesi sardı. Üniversite adaylarının 6-14 Temmuz tarihleri arasında yapacağı tercihler, büyük ölçüde hayatlarının bundan sonraki bölümünü belirleyecek. (Tercihlerle ilgili sorularınızı buraya tıklayarak Sinan Çağıran'a sorabilirsiniz)

Hiç kuşkusuz böylesine önemli bir tercih, adaylarda ciddi kaygılar oluşturuyor. Kimi adaylar bir an önce bu stresten kurtulmak için yeterli araştırmayı yapmadan ivedilikle tercihlerini bildirmeye yönelirken kimileri de bu ağır sorumluluğu almamak adına tercih kararını kendi adına taşıyacak kişiler araştırıyor!

Önemli Olan Hızlı Tercih Değil, Doğru Tercihtir!

Henüz tercih bildirimi başlamamışken adaylara tercihlerin aceleye getirilemeyecek öneme sahip olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Önemli olan tercihlerinizi en kısa sürede yapmak değil, kendi gerçeklerinize ve verilerinize en uygun şekilde yapmaktır. Odaklanmamız gereken tercih yapmak değil, doğru tercih yapmaktır.

Uzmanlardan Mutlaka Destek Alınız!

Doğru tercih, elimizdeki verileri iyi okumayı ve seçeneklerimizi gerçekçi bir yaklaşımla iyice

Bir önceki yazımızda meslek lisesi mezunlarının alanları ile ilgili ön lisans programlarına sınavsız geçişlerinin kısmi olarak kaldırıldığına değinmiştik. Yeni uygulamada ön lisans programlarının kontenjanları ikiye ayrıldı. Genel olarak bir ön lisans programı kontenjanının yüzde 60'ı meslek lisesi mezunları için sınavsız geçişe, yüzde 40'ı da YGS puanı ile genel lise mezunlarına ayrıldı. Örneğin 2015'te 60 olarak belirlenen İstanbul Üniversitesi Uçak Teknolojisi programının 36'sı aınavsız geçiş kontenjanı 24'ü de YGS puanı ile genel lise kontenjanı olarak belirlendi.

(Tercihlerle ilgili sorularınızı vakit buldukça facebook sayfamız üzerinden yanıtlıyoruz. Sorularınız için facebook.com/sinancagiran sayfamızı beğenebilirziniz)

Peki bu değişiklik kimin için ne anlama geliyor. Bu değişiklik özellikle genel lise mezunları için büyük anlam taşıyor. Zira ön lisans programları arasında, birçok lisans programına göre daha anlamlı ve daha istenebilir 2 yıllık programlar bulunuyor fakat bu programlar meslek lisesi öğrencileri tarafından sınavsız geçişle hiçbir sınav puanı gerekmeksizin dolduruluyor ve genel liselilere sıra gelmiyordu. İfadelerimizi örnekle somutlaştıralım; Örneğin, Uçak

2015 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi'nde (2015-ÖSYS) sınav aşamaları tamamlandı. Birkaç gün içerisinde de LYS sonuçları ile birlikte adayların üniversite programlarına yerleştirmelerinde kullanacakları puan ve başarı sıralamaları da açıklanacak.
(Bu ve benzeri konular ile tercihlerle ilgili sorularınızı vakit buldukça facebook sayfamız üzerinden yanıtlıyoruz. Sorularınız için facebook.com/sinancagiran sayfamızı beğenebilirziniz)

Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi geçen yıl olduğu gibi bu yıl da tercih süreci başlamadan önce 2015 Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu'nu bilgilendirme amaçlı olarak yayınladı. Üniversiteye geçiş kuralları ve kontenjanları bu kılavuza göre yapılıyor.

ÖSYM, her yılın ÖSYS süreci içerisinde başvuru ve Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu olmak üzere 2 kılavuz yayınlıyor. Ve neredeyse her yıl her kılavuzun yayınlanmasında birşeyler değişiyor. Bırakalım adayları eğitimciler bile bu değişiklikleri zor takip ediyor.

Dün yayınlanan 2015 Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu'ndaki en belirgin, en dikkat çekici, en önemli ve hatta tercihleri en çok etkileyecek değişiklik sınavsız geçişlerin kısmi

Eğitim-Öğretim döneminin sonuna gelirken, milyonlarca öğrenciyle birlikte anne ve babaları da heyecanlı bir bekleyiş sarmakta. Bu eğitim-öğretim döneminin sorumluluk ve gerekliliklerini yerine getiren öğrenciler tatili düşünerek sevinirlerken, bazı öğrencilerimiz de karnesi yüzünden başına neler geleceğini düşünüp korku ve telaş içerisinde endişe taşıyabilirler.

Anne-babaların, karneleri karşısında çocuklarına yönelik takınacakları tavır ve gösterecekleri yaklaşımlar ise onların kişilik gelişimlerine olumlu/olumsuz etkiler meydana getirebileceği gibi muhakkak ki ruh dünyalarının şekillenmesinde de önemli etkenler içerir.

Öncelikle bilinmelidir ki, bir eğitim-öğretim döneminin sonucu olan karne, çocuklarımızın farklı dönemlerde girdikleri sınavlardan aldıkları sonuçların bir göstergesidir. Ve bu sonuçlar da ancak ve ancak, farklı dönemlerde girilen sınavlarda sorulan soruların, öğrenci tarafından o anda hatırlanıp hatırlanmadığı veya o anda verilen sürede yanıtlanıp yanıtlanamadığı konusunda fikirler verebilir. Aslında çoğu zaman sınavlar da bir konunun öğrenilip öğrenilmediğini belirlemek için tek başına yeterli bir ölçme ve değerlendirme olamamaktadır. Sınav sonuçları, öğrencilerin

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), devlete ait bütün üniversitelerde e-kayıt uygulamasına geçildiğini duyurdu. YÖK, e-kayıt sistemini ilk defa geçen yıl 32 devlet üniversitesinde uygulamıştı. Bu yılsa 106 devlet üniversitesinin tamamında e-kayıt ile üniversiteye gitmeden kayıt yapılabilecek.

Bu yıl devlete ait yükseköğretim kurumlarına yerleşen adaylar, e-devlet uygulaması olan turkiye.gov.tr adresinden üniversite kayıtlarını yapabilecek. E-devlet şifresi bulunmayan adaylar, PTT şubelerinden e-devlet şifresi edinebiliyor. Yetenek sınavı ile yerleştirme yapılan programlar ile sağlık raporu, heyet raporu gibi belgelerin çıkartılması gereken programların kayıtları elektronik ortamda yapılamayacak. Bu programların kaydı için yine üniversiteye gitmesi gerekecek. Bu tür programların dışındaki yaklaşık 600 bin aday, üniversite kaydını turkiye.gov.tr üzerinden gerçekleştirebilecek.

Üniversite programlarına yerleşen adaylar, e-kayıt yaptırdıklarında kayıt için tekrar üniversiteye gitmeleri gerekmeyecek. Ancak e-kayıt bir zorunluluk değil. İstayan adaylar da e-kayıt yerine üniversiteye giderek de kaydını gerçekleştirebilecek.

YÖK, bir sonraki yıl e-kayıt uygulamasına vakıf

Milli Eğitim Bakanlığı, kısa süreli hizmetiçi eğitim kursları ile rehberlik öğretmeni yetiştirme uygulamasına devam ediyor. Bakanlığın 2015 yılında gerçekleştirmek üzere planladığı hizmetiçi eğitim planına göre bu yıl 2 bin 36 kişi farklı bir alandan lisans mezunu olmasına rağmen kısa süreli hizmetiçi eğitime alınarak rehberlik öğretmeni olarak çalışabilecek. Bu kurslardan ağırlıklı olarak felsefe ve sosyoloji mezunları yararlanıyor.

Bu uygulama felsefe ve sosyoloji mezunları için büyük bir fırsat olarak görülebilir. Zira bu bölüm mezunlarının Türkiye'de istihdam edilme olanakları oldukça düşük. Böyle olması bu mezunlara ihtiyaç olmamasından kaynaklanmıyor bence. Bana göre bu bir zihniyet sorunu; Türkiye'de bu alanlar yeterince önemsenmiyor ve bu gereksizlik yaklaşımı kamu veya özel her alana sirayet ediyor. Bu mezunlara istihdam alanı oluşturmak yerine, onları başka bir mezunların istihdam alanına kaydırmak çözüm olarak değerlendiriliyor!

Felsefe ve sosyoloji mezunlarının bu kursları fırsat görmesi kadar, "Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık" lisans mezunları da tehdit olarak görüyor. Zira "Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık" alanı mezunları, en hafif tabirle çalışma