TOBB Başkanı’nın “cıvıldaması” Tüzmen’in “Kemal” telaşı

19 Mayıs 2011

Ekonomi basını parti liderlerin geldiği iş dünyası toplantılarını “kim kimi dövecek?” refleksi ile izler. TOBB’un 16 Mayıs günü Ankara’da yapılan 66. Genel Kurulu’nda da benzer bir beklenti içindeydik ki; delege sağ gösterip, soldan vurunca ezber bozuldu!
Çünkü bu kez ne liderler, ne başkan; delegelerin alkış barometresi gündeme damgayı vurdu. Bur alkış işi önemli; tabii eski Bakanlardan Kürşat Tüzmen ile Kılıçdaroğlu karşılaşması üzerine patlatılan medya balonları da...

Alkışmetre tuttu
TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun twit olayından başlayacağım. Genel Kurul günü Hisarcıklıoğlu’nun twitter’ından, “Başbakan TOBB Genel Kurulu’nda 45 dakika konuştu 24 kez alkış aldı, Kemal Kılıçdaroğlu 35 dakika konuştu 27 kez alkış aldı. Dört yıldır TOBB Genel Kurulu’na katılıyorum, ilk kez böyle bir şey gördüm. Anketler yanılacak gibi gözüküyor ” mesajı geldi.
Olay yerine, yani genel kurul salonuna geri dönelim. Sırasıyla Hisarcıklıoğlu, Başbakan Erdoğan ve CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarını dinlemiş, salondan ayrılıyoruz. Gazeteci arkadaşlarımla asansöre binerken meslektaşımız ve büyüğümüz Osman Saffet Arolat’tan izlenim alıyoruz. Arolat salonda

Yazının Devamı

Merkez sağın kalesinde Erdoğan’dan çok CHP liderine alkış

17 Mayıs 2011

ANKARA
Başbakan ile Kılıçdaroğlu’nun TOBB’daki düellosu, CHP’nin meydanlarda verdiği mesajlara iş dünyasının kayıtsız kalmadığını gösterdi. CHP’nin seçimlere bir aydan kısa bir zaman kala arkasına TOBB rüzgârını aldığını bile söyleyebilirim. Neticede elimizde somut veriler oluştu.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), 66. Genel Kurul’unda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “istikrar ve büyüme”, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “sağlıklı demokrasi ve yoksulluk” mesajlarının seçimin taraftar toplayan çarpışanları olacağının da işaretleri alındı.
1960’lardan beri miting ve toplantı izleyen ekonomi gazeteciliğinin duayeni Dünya gazetesi Yayın Yönetmeni Osman Arolat, toplantı süresince tuttuğu notu paylaşıyor:
Genel kuruldaki konuşmaları sırasında izleyenler tarafından TOBB Genel Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu 27, Kılıçdaroğlu 24, Başbakan Erdoğan ise 20 kez alkış aldı. Ben Arolat kadar sayısal bir değerlendirme yapmayacağım ama sanki miting meydanındalarmış gibi Kılıçdaroğlu’nun sözlerine “ıslıklarla” destek vermeleri ibrenin yönünü de gösterdi.
Kılıçdaroğlu’nun vergilerde, teşviklerde getirdiği öneriler gibi Kobi’lere de “0” faiz vaat etmesi, CHP ile iş dünyası arasındaki

Yazının Devamı

Koç Ailesi’nden sonra en büyük çanak-çömlek koleksiyonu müze oluyor

12 Mayıs 2011

Nüfusu genç olan bir ülkede, eğitim ve öğretim konuları yüksek düzeyde ilgiyi hak etmesine hak ediyor da; kamu yönetimi uluslararası araştırmalarda yerlerde sürünen eğitim endekslerini yukarı çıkaracak neler yapıyor?
Acaba matematik, fen ya da yabancı dil sıralamalarında gençlerimiz niye en alt sıralarda?
Yok YGS, yok ÖSYM, yok YÖK derken; her gün bir yenisi ile yüzleştiğimiz eğitim skandalları gösteriyor ki, kamudan hayır yok!
Biz de eğitim ve öğretim alanında iyi örnekler sergileyen özel sektörün iş yapma modellerine odaklanıyoruz.

Çocuklardan dinlediler
4 Mayıs günü Avrupa Parlamentosu’nda (AP) sunum yapmak üzere, yaşları 13-17 arasında değişen 100 öğrenciyi Brüksel’e götüren Bilfen’e ilgim, eğitimdeki iddiasını toplumsal duyarlılık alanlarına taşıması ile oluştu.

Yazının Devamı

Devrimci Kemal’in Tahrir Meydanı: Gazi Mahallesi

10 Mayıs 2011

Seçimin nabzını ölçmeye, İstanbul’da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun otobüsü ile çıkmış oldum.
2002 yılından beri seçim gezilerinde, Anadolu illerini tercih ediyordum. Hani İstanbul’dayız ya, burayı biliyoruz farz ediyoruz; Diyarbakır, Manisa, Elazığ, Adana, Urfa’ya merakımız artıyor.
Kılıçdaroğlu’nun “2. bölge milletvekili aday tanıtım turu” Fatih, Zeytinburnu, Bayrampaşa, Esenler, Gaziosmanpaşa, Sultangazi ile sürüp, Şişli’de Prof. Dr. Aydın Ayaydın’ın seçim ofisinde noktalanıyor.
Hemen birkaç dipnot:
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün CHP’ye aktif destek vereceği söyleniyor.
Kılıçdaroğlu için yararlı olur. Zira CHP’nin İstanbul’daki örgütlülük düzeyi, Sarıgül’ün “Türkiye Değişim Hareketi” mitinglerinin bile gerisinde kalıyor.
Bir güne bu kadar yer sıkıştırılmaz! Bu yükü ne otobüs, ne can kaldırır. Nitekim otobüs Sultangazi’den dönüşte bozuldu, milletvekili adaylarının bile hepsi tam turu tamamlayamadı. Yük programı başından sona el sallayarak sürdüren Bihlun Tamaylıgil, Sezgin Tanrıkulu ve gidilen tüm sokakların adını sunucuya sufle eden Ayaydın’ın omuzlarındaydı.

Yazının Devamı

Mersin turizm yerine nükleer ile yüzleşiyor

5 Mayıs 2011

Doğu Akdeniz’in en “genç” illerinden Mersin; ekonomik, kültürel ve sanatsal dokuyu besleyerek göç dalgasının yıkıcı etkilerinden korunmaya çalışıyor.
Bir balıkçı kasabasıyken, 1860’larda Lübnan’daki karışıklıklar nedeniyle Marunilerin ve İtalyan Levantenlerinin, Girit ve Suriye göçmenlerine de kapısını açarak Akdeniz’de serpilen Mersin’de, artık “büyümeden” ziyade “yığılmadan” söz etmek mümkün. Mersin, 1990’larda başlayan iç göç dalgasının en çok etkilenen illerin başında geliyor.
Mersin Sanayi ve Ticaret Odası Meclis Başkanı Faik Burakgazi “Dünyadaki tek örnek; Müslüman, Hıristiyan, Yahudi dinlere mensup olanlar aynı şehir mezarlığına defnedilirler. Sokaklarında Türkçe, Arapça, Kürtçe konuşulur” derken, kendisini de “Bingöl doğumlu Mersinli” olarak tanımlıyor. Son göç dalgasını en iyi anlatan cümle, 17 kilometreyi bulan sahilinde oturduğumuz Hatay restoranın sahibinin şu sözleriydi: “Köyümüz yakıldığı için ailemiz 1990’da Van’dan buraya göç etti, okul yüzü görmedim.” Göç ile birlikte konut yatırımlarının artması sonucunda, burada yaşam Antalya’ya ya da Adana’ya göre daha ucuz... Öyle ki iki salonlu en lüks dairelerin satış fiyatı 200 bin lirayı bulmuyor, kiralar ise

Yazının Devamı

Kürkçü, BDP ile sosyalizmi buluşturuyor

3 Mayıs 2011

MERSİN
Mersin Cumhuriyet Meydanı,
1 Mayıs İşçi Bayramı’nda BDP ve CHP’nin yeni milletvekili adayları “görücüye” çıktı...
İşçilerin, öğrencilerin, eğitimcilerin, sağlıkçıların, gazetecilerin ve nükleer karşıtı grupların yükselen tepkilerini, adeta tek bir ses vererek yükseltmesi “muhalefet” söyleminin ortaklaştığı algısı yaratıyor.
Ekonomik bilincin öne çıktığına tanık ettiğimiz alanda, iktidar partisini destekleyen işçi kuruluşlarının yer almaması Mersin’deki “karşı duruşun” boyutunu gösteriyor.
190 bin Kürt seçmenin bulunduğu Mersin, Hıristiyan toplulukla birlikte kim zaman tsunamiye tutulan çok kültürlü yaşamdan beslenen bir deniz gibi...
Türkiye’deki tüm siyasi aktörlerin gücü, Mersin’de eşitleniyor... 2007 seçimlerinde 4 CHP, 4 AK Parti, 4 MHP milletvekili çıkaran kentteki bu tablo, bağımsız aday olarak Ertuğrul Kürkçü’nün seçimlere girmesi ile değişecek.

Yazının Devamı

Liderlerin hayallerindeki “su yolları”

28 Nisan 2011

Adı uzunca süredir belliydi; “çılgın proje”. O nedenle dün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Kanal İstanbul” toplantısını izleyenlerin, “Ne çılgın proje” diye hayretlere düşecek halleri yokÖ
Dünyayı değiştiren liderlerin “hayallerine” atıf yaparak İstanbul dizeleri eşliğinde sunulan projenin aslı şu: Asya ve Avrupa kıtasını ayıran İstanbul Boğazı’nın 1.5 katı uzunluğunda bir “su yolu ” yapılacak, üzerinde köprüler olacak.
Konuyu enine (150 kilometre), boyuna (50 kilometre) ve derinliğine (25 kilometre) tartışacak uzmanlar çıkacaktır. Kim dikkate alacak, o ayrı bir mesele. Zira bırakın İstanbul’u, Türkiye’nin kaderini ilgilendiren böylesine dev bir “projeyi”, halka müjde gibi sunmadan önce kimseden akıl-fikir alma ihtiyacı duyulmadı.

GAP görmüş milletiz
Bu konu hakkında ağzını açanların kuracakları ilk cümle, “Doğaya çok ciddi müdahale ” olacaktır.
Yatırımın doğa ve canlılar üzerindeki etkilerinin yanı sıra, Türkiye’nin geleceğine etkilerini analiz etmek önem taşıyacak.

Yazının Devamı

Selçuklu’nun yükselme dönemi

26 Nisan 2011

Ürettikleri markaları, kendilerinden daha çok tanınan Selçuklu Holding Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Öncel, son 3 yılda toplam 200 milyon doların üzerinde yatırım yaptıklarını, önümüzdeki üç yılda bu rakama 500 milyon dolar ekleneceğini anlatıyor.
Telaffuz edilen rakamların büyüklüğü ile doğru orantılı olmayan ünleri, merakımı arttırıyor. Gelir vergisi listelerinde “Adının açıklanmasını istemeyen” hanesinin giderek şişmesi, bize bilinmedik nice girişimcilik öyküleri olduğunu gösteriyor.
Eczaneden, holdinge uzanan bir yol...
Babası Mustafa Öncel, 1945 yılında memleketi Konya’da ilk eczanesini açıyor, 1973 yılında İstanbul Mercan’da üretim yapan Biofarma ilaç şirketine ortak oluyor ve nihayet 1976 yılında bu şirketin tüm hisselerini satın alıyor.

Satarak büyüdüler

Yazının Devamı