Şükrü Andaç

Şükrü Andaç

sukru.andac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ulvi amaçlarını “Türk mutfağını korumak” olarak belirlediklerini, yerel ürün ve lezzetleri hep önde tutacaklarını belirten Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, önümüzdeki dönemde büyüme tarafında iştahlı olduklarını ifade ediyor.

Sürdürülebilir ve reel büyüme stratejisiyle perakende sektörünün önemli oyuncularından biri olan Metro Türkiye’nin CEO’su Sinem Türüng, ekonomide yaşananlar ve depremin olumsuz etkisini değerlendirirken, “Bizim çok geniş bir portföyümüz var, bu tarz dönemlerde onun avantajını kullanıyoruz. Pandemide HoReCa (yemek servisi endüstrisi) sektörü çok zarar gördü. Ama son tüketiciler için çok cazip bir alışveriş noktası idik. HoReCa’nın kapalı olduğu dönemde bile son tüketicilerle büyümeyi başardık. Her türlü kriz döneminde biz geniş portföyümüzün avantajlarını kullanmaya çalışırız. Bugün de evet bölgesel olarak deprem bölgesinde çok büyük bir hasar meydana gelmiş olabilir, HoReCa sektörü çok büyük bir zarar almış olabilir. Ama diğer taraftan sezona baktığınızda coğrafi olarak iyi bir sezon beklentisi içindeyiz. Biz de sezonu iyi geçireceğimizi bekliyoruz. 2023’te yaşadığımız deprem etkisine karşın, büyüme beklentimizde büyük bir değişiklik olduğunu söyleyemeyeceğim” dedi.

Haberin Devamı

“Bu yılki büyüme hedefiniz nedir?” denildiğinde Türüng, şunları kaydetti: “Biz hep reel büyümemize bakıyoruz. 2015’ten beri de hep böyle büyüme stratejisi üzerine şekillendirdik çalışmalarımızı. Bazı aylar çift haneye ulaşan reel büyümelerimiz de oluyor. Ama sene sonu çift haneye yaklaşan bir reel büyüme hedefimiz var özellikle HoReCa sektörü için. HoReCa’nın payı yüzde 50’ye yaklaştı, geri kalanı da tüccarlar, bakkallar önemli bir müşteri grubumuz.”

1990’da Metro’nun Türkiye’de açtığı ilk nokta olan Güneşli’deki “Gastronometro” buluşmamızda kendisine, yurt dışının Türkiye pazarına bakışını sorduğumuzda Sinem Türüng, “Metro Grubu senelerdir yatırımlarına Türkiye’de devam ediyor. Metro Türkiye satışlar açısından grup içinde ilk 10’da, 31 ülkede faaliyetteyiz. Diğer taraftan satış büyümesi anlamında da Türkiye öne çıkıyor, özellikle HoReCa’nın potansiyeli açısından” diye konuştu.

Haberin Devamı

Yatırımda hız kesmedi büyüme formülü hazır

Depremde kolları sıvadı

Sinem Türüng, deprem dönemi ve sonrasını şu şekilde değerlendirdi: “Depremde ilk önceliğimiz çalışanlarımızın güvenliği oldu. 6 mağazamız etkilendi. Toplam 4 bin çalışanımız var, 900 çalışanımız deprem bölgesinde. Bölgede en çok etkilenenler Adana, Diyarbakır, Gaziantep ve Malatya. Öncelikle çalışanlarımıza ve ailelerine mağazalarımızı açtık. AFAD, Kızılay gibi STK’larla beraber sahra mutfaklarına desteğimiz başladı. 40 sahra mutfağıyla iş birliğimiz oldu. Diyarbakır, Gaziantep, Adana’da hayat biraz daha normale dönmüş durumda. Malatya, Adıyaman, Hatay çok daha fazla zarar gördü. Oralarda hayat normale döndü demek zor. HoReCa sektörü de çok zarar gördü. Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş gibi illerde hayat neredeyse durdu. Türkiye geneli de etkilendi. Yas olduğu için tüm ülkede ilk üç hafta HoReCa sektöründe yüzde 50-70 bandında bir düşüş vardı.”

Bölgede zarar gören yerel lezzet mekanları ile Ramazan’da Benim İşim Benim Mutfağım projesine imza atan Metro; Antakya Sultan Sofrası, MRŞ Maraş Paça Kebap Salonu, Malatya Hacı Baba Restaurant ve Antakya Pöç Kasabı ve Kebap Salonu lezzetlerini Gastronometro’da tüketiciyle buluşturuyor. Toplamda dört restorana bu yolla 2 milyon TL maddi destek sağlanacak.

Haberin Devamı

‘Türk mutfağını korumak’

“Yemek servisi endüstrisi olarak bilinen HoReCa bizim için önemli” diyen Sinem Türüng, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece satış payı yüzde 50’ye ulaşmış ya da büyüme potansiyeli olduğu için değil. Aynı zamanda Metro Türkiye’nin ulvi amacını “Türk mutfağını korumak” olarak belirledik. Bizim için Türk mutfağının değerlerini korumak, kültürünü yaşatmak, Türk mutfağının lezzetlerinin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak son derece önemli. Burada da 3 önemli aşama var. Yerel ürünler, şefler ve restoranlar. Bu hedef doğrultusunda coğrafi işaretli ürünleri desteklemeye devam ediyoruz. Bugün bu alanda 200 ürün var raflarda. Bu ürünleri tanıtabilmek çok önemli. Bunların ihracatına da destek oluyoruz. ”

Son iki yılda 20 bin ton Coğrafi İşaretli ve yerel ürün ihraç ederek yerel ürünlerin dünya mutfağında tanıtımında önemli bir rol oynadıklarını belirten Türüng; “Son yıllara göre ihracatı gerçekleştirilen ürünlerden mandalina, limon, portakal, üzüm, kayısı gibi yerel ürünler ön planda yer aldı. Bursa siyah incirini de dünyadaki Metro ülkelerine ihraç etmeyi hedefliyoruz” dedi.

Türüng ayrıca, “Deprem bölgesinden ürünlerimizle coğrafi işaret kazandırmak istiyoruz. Örneğin Hatay’dan beyaz balkabağı. Sadece satın alıp da mağazalarda satışına başlamadık, üreticiye destek olmak için bunun sürdürülebilirliğini sağlamak adına coğrafi işaretli ürün başvurusunu da gerçekleştirdik. Şu anda başvurusu yapıldı, onayını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

İspanyol şeften ince belli ayran

Gastronometro’da master chef serileri yaptıklarını, dünyaca ünlü Michelin yıldızlı şefleri davet ederek sektör profesyonelleri ve gastronomi öğrencileriyle bir araya getirdiklerini anlatan Türüng, “Gastronometro tam bir gastronomi keşif platformuna döndü. Öğrenciler ve sektör profesyonelleriyle atölyeler yapıyorlar. Amacımız hem Türkiye’deki sektör profesyonellerine onların tekniklerini ve bilgilerini aktarabilmek hem de Türk mutfağının lezzetlerini onlara tanıtabilmek. Burada ürün beğenip kendi menüsüne ekleyen yıldızlı şefler var. Michelin almış İspanyol bir şefimiz var mesela, tadım menüsünde ince belli çay bardağında ayran servis etmeye başladı” dedi.

Enflasyonun etkisiyle marka geçişi hızlandı

Enflasyon ve tüketici hareketliliği konusunda bilgi veren Sinem Türüng, şöyle konuştu: “Sepet ortalamalarına baktığımızda biz bir artış görüyoruz. Enflasyonun da üzerinde bir artış bu, HoReCa için de geçerli. Bu sene baz etkisiyle biraz daha düşük enflasyon bekliyoruz. Bu tarz dönemlerde hep markalar arası, ürünler arası (ucuza doğru) kaymalar görürüz. Özellikle işlenmiş et kategorisinde kırmızı etten beyaz ete çok önemli geçiş gördük. Bölgesel ve branşsal farklılıkları da bu dönemde çok gördük. Catering şirketleri çok zorlandı yüksek enflasyonla mücadele etmekte. Veya bir sanayinin içinde hizmet veren bir esnaf lokantası düşünün o daha çok hissetti, Boğaz’daki bir balık lokantasına kıyasla. Çünkü onun müşterisinin geliri çok sınırlı ve belli bir paraya öğle yemeği çıkartması gerektiğini biliyor. İstediğim an zam yaparım diyebilecek bir durumda değil. Bu yıl da bu trendin devam edeceğini düşünüyorum.”