‘Kırma insan kalbini’

20 Ağustos 2012

Peygamberimiz: “Müminlerin birbirlerine karşı durumları, bir cesedin organlarının durumu gibidir. Bir organ hasta olunca diğer organlar da onun acısını duyar, rahatsız olurlar.” buyurmuştur. Bir müminin derdi öteki müminleri de rahatsız etmeli, yani insanlar acılarını paylaşmalı; başkasının acısından rahatsız olmalıdırlar. Böyle birbirini seven dayanışmalı toplumlara Allah da acır, şefkat ve merhametiyle onları kucaklayıp örter.
Gönül kırmak kolay ama yapmak çok zordur. Şair, “Kırma insan kalbini yapacak ustası yok!” demiş. Hz. Mevlana da aşağıdaki dizelerinde gönül yapmanın, binlerce haccetmekten daha makbul olduğunu vurgulamıştır:
Dil bedest âver ki hacc-i ekber-est
Ez hezârân Kâbe yek-dil Bihter-est
Kâbe bünyâd-i Halîl-i Âzer-est
Dil nazargâh-i Celîl-i ekber-est
(Gönül yap ki gönül yapmak en büyük hac demektir. Bir gönül binlerce hacdan iyidir.

Yazının Devamı

Bayramınız kutlu olsun

19 Ağustos 2012

Bizi sevinç günü olan bayrama ulaştıran Allah’a binlerce hamdolsun. Rahmet, bereket, mağfiret ve cehennemden kurtuluş vesilesi olan ramazan ayını dün akşam uğurladık. Bugün de oruç, teravih, zikir, tehlil ve tesbihatıyla ramazanın gereklerini yerine getirmenin sevinç ve bahtiyarlığını yaşıyoruz. Bayram barış, huzur ve esenlik günüdür... Bugün dargınlar barışır, küçükler büyüklerin ellerini öperler; büyükler de küçükleri okşar, harçlıklarını verir, onları memnun ederler.
Elbette bugünlerde yetimler, yoksullar unutulmaz. Yetimi sevindiren Allah’ı sevindirir. Yoksulu, güçsüzü, buruk gönüllüyü memnun eden insanı Allah da sevindirir.
Bir ay boyunca sabahları kahvaltı yapmak yasak iken artık bugünden itibaren 11 ay helal zülal afiyetle kahvaltımızı yapıp sabah açlığını gidereceğiz. Zaten bugün oruç tutmak caiz değildir, harama yakın mekruhtur. Çünkü bugün Allah’ın kullarına ikram günüdür. Bugün oruç tutmak Tanrı’nın ikramını kabul etmemek anlamına gelir.
Bayram sabahıyla birlikte, dinen zengin sayılan (temel gereksinimlerinden fazla olarak 5-6 bin lirası bulunan) kimse, kendisi, hanımı ve ergenlik çağına gelmemiş çocukları için fıtır sadakası (fitre vermesi) gerekir. Fitre

Yazının Devamı

61 gün kefaret diye bir şey yok

18 Ağustos 2012

Merhaba hocam, iki hafta önce kusurum olmaksızın bisikletli bir kız çocuğuna çarptım Allaha şükür bir sorunu yok ama o an kız baygın iken dünyam başıma yıkılmıştı. Fazla uzatmak istemiyorum ama düştüğüm durumun vahimiyetini (vahametini) anlatmaya çalışıyorum. Bu esnada hem de iftara 1 saat kala ben orucumu bozdum. Şimdi benim bildiğim, bilerek bozduğum için 61 gün sıralı oruç borçlanmış oluyorum bazı arkadaşlarımsa kulaktan dolma durumum itibariyle güne gün tutabileceğimi söylüyorlar.
Hocam sizce oruçtan kaçtığımdan değil ama güne gün mü tutmalıyım, yoksa 61 gün sıralı mı tutmalıyım? Saygılarımla. Muhammet GÜLBAY
Cevap: 61 gün oruç keffareti diye bir şey yoktur. O, sadece tutarsız bir yorumla dine sokulmuştur. Ne Kur’ân’da, ne de sağlam Hadiste böyle bir mecburiyet söz konusu değildir.
Ayrıca siz orucu kasten bozmadınız, olağanüstü bir hadise dengenizi bozdu, sizi sağlıksız bir hale soktu. O durumda sizin orucu bozmanıza ruhsat verilmiştir. Kur’ân oruca başlayan kimse hasta olur, ya da yola çıkarsa orucunu yiyip başka günde tutabilir buyurmaktadır. Yapacağınız iş, Ramazandan sonra bozduğunuz o oruç günü için bir gün oruç tutmaktır. O, 61 gün efsanesini kafanızdan tamamen

Yazının Devamı

Kuran’ın hangi dilde okunması gerekir?

17 Ağustos 2012

Sevgili Hocam, özellikle ülkemizde bize çocukluğumuzdan itibaren Kuran’ın Arapça okunması gerektiği ve böyle daha hayırlı olduğu öğretiliyor. Ancak Peygamberimiz zamanında İslam Arapça konuşmayan kavimlere yayılmadığı için onun bu konudaki tutumunu bilemiyoruz. Yani iş din alimlerimizin yorumlarına kalıyor. Ben ise Kur’an’ı anlamadan okumayı anlamsız buluyor ve Türkçe okuyorum ve bu konuda bazı olumsuz tepkiler aldım. Sizin bu konudaki görüşleriniz neler? Peygamberimizin ve Kur’an’ın yargı belirtmediği şeylerde kendi yorumumuzu yapmamız ve ona göre yaşamamız yanlış mıdır? Batur Özbilgiç
Cevap: Arapça bilenin elbette orijinalinden okuması daha iyidir. Ama Arapça bilmeyen insanların, Kur’ân’ı doğru düzgün yapılmış bir çeviriden okumalarının, Kur’ân’ın indiriliş amacına daha uygun olacağını birkaç kez yazdım. İsterseniz o yazılarımı gözden geçirebilirsiniz.
Oruç belli bir aya alınıp sabitlenebilir mi?
Muhterem Hocam,
1- Ürdünlü bir dostumdan duydum, Ürdün’de bazı kişiler veya bazı gruplar her sene hiç değişmeksizin sadece Ekim ayında oruç tutarlarmış. Bu neye istinat edebilir?
2- Sahurda güneş doğana kadar yemek yenebilir mi?
3-Sahurda ezan okunur okunmaz sabah namazı

Yazının Devamı

Oruçlu halde suya girmek

16 Ağustos 2012

Süleyman Bey hocam, yazılarınızı yıllardan beri severek takip ederim. Oruçlu haldeyken suya girme konusunda sizinle fikir alışverişi yapmak istiyorum. Oruçlu iken denize girilebilir, duş alınabilir yönünde izin veriliyor. Siz de bilirsiniz, vücudumuzun en büyük organı derimizdir, bu organ vasıtasıyla vücut su kaybeder ve su çeker.
Yıllar önce gençlik yıllarında Urfa Balıklı Göl’ün kenarında oturur, kaplarla başımızdan aşağı su döküp serinlerdik, o kadar ki lavaboya su dökmeye giderdik. O zaman bile bundan rahatsız olurdum.
Şu anda Sydney’de yaşıyorum, mevsim kış, oruç kolay. Ama buranın yazında da oruç tuttum, açık havada çalıştığımız için çok susardım, iftarda su içmekten boğulacağımı sandım.
Bazı insanlar, tuzu kurular ramazanda kalın gölgede vakit geçirebilirler, ama şu an Urfa’nın bu sıcağında güneşte çalışanlar var. Bu sağlığa oldukça zararlı olabilir, neden dinimiz bu konuda su içmeye izin vermez de, insanlar hile yoluyla su ihtiyaçlarını giderirler. Allah’ı mı kandırıyoruz, insanlara yanlış mı yaptırıyoruz? Rabbim sağlıklı uzun versin size Saygılarımla. Seyfettin Keskuş. Sydney Australya.
Cevap: Orucu koyan biz değiliz. Yüce Allah Peygamber aracılığıyla bu

Yazının Devamı

Başka ülkede oruç tutmak

15 Ağustos 2012

Süleyman Hocam merhaba, ben son 1 yıldır Almanya’da yaşıyorum. Buradaki oruç tutma zamanı, günlerin uzun olması sebebiyle Türkiye’den daha fazla. Uzun yıllar burada yaşamadığım ve yaşamayacağım için, haliyle yazın uzun tutup da 20 yıl sonra kış mevsiminde kısa tutmak gibi bir dengelenme durumu söz konusu olmayacak. O sebeple, niyet ederken İstanbul saatine göre niyet edip, orucumu o saatler arasında tutsam ne sakınca olur? Konuyla ilgili açıklama yapabilirseniz sevinirim. Selamlar, Gökhan Güneş
Cevap: Aslında ben bu konuyu yirmi yıl önce açıklamıştım. Kanaatime göre gündüzün, ortakuşak üstünde günün çok uzun sürdüğü yerlerde, oruç tutanlar, oruçlarını İstanbul’daki oruç süresine veya Mekke’deki oruç süresine göre ayarlayabilirler. Onlar, İstanbul’daki veya Mekke’deki oruç süresini doldurduktan sonra İstanbul veya Mekke saatine göre oruçlarını açabilirler. Nitekim takriben 80 yıl önce yaşamış olan büyük âlim Musa Carullah da “Uzun Günlerde Oruç” adlı risalesinde bu görüşe işaret etmiştir.
Ama henüz İslâm âlimleri bu konuda ortak bir görüş belirtebilmiş değillerdir. Önemli olan kulun, Allah’ın buyruğu uyarınca belli bir süre oruç tutmuş olmasıdır. Gerçi bulunduğun yerde güneş

Yazının Devamı

KADİR GECESİ’NİN ÖNEMİ

14 Ağustos 2012

Kadir Gecesi’nin, ramazanın hangi gecesi olduğu hakkında bir kesinlik olmamakla beraber İslam’ın ta ilk çağlarından beri ramazanın yirmi yedinci gecesi, Kadir Gecesi olarak kutlanmaktadır.
Herhalde yüce Allah, yüzlerce milyon kulunun güzel zannını boşa çıkarmaz. Çünkü O, “Ben kulumun, benim hakkımdaki zannı üzereyim; kulum beni nasıl sanırsa ben öyleyim,” (Buhârî, Tevhîd: 15, 35) buyurmuştur. Kullar, hep birlikte 27’nci geceyi, Kadir Gecesi bildiklerine göre artık o gece Kadir Gecesi’dir. Kadir Gecesi’nin İslam’daki önemi, dünyanın en büyük inkılabını yapan, cihanı saran cehalet karanlıklarını yırtıp dünyayı aydınlatan Kuran’ın o gece inmeğe başlamasındandır.

Kardeşliğimiz bozulmasın
Şimdi yılda ancak bir defa gelen bu mübarek gecede evlerimizde, toplandığımız mabetlerimizde bütün içtenliğimizle Allah’a yalvarıp hatalarımızın affı, kardeşliğimizin bozulmaması, ülkemizin birlik ve bütünlüğünün korunması için dua etmeliyiz. Maalesef iç ve dış düşmanlar ülkemizi bölmek, parçalamak ve bizleri birbirimize düşürmek için her türlü planı uygulatıyorlar. 35 yıldır terör bir türlü bitmiyor. Her gün terütaze delikanlılarımız şehit ediliyor. Her gün al bayraklara sarılı şehitler

Yazının Devamı

KADİR GECESİ

13 Ağustos 2012

“1- Biz onu (Kuran’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. 2- Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin? 3- Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. 4- Melek(ler) ve Ruh, o gece Rab’lerinin izniyle her iş için iner de iner. 5-Esenliktir o, ta tan yeri ağarıncaya kadar!” (Kadr: 25/1-5) ayetlerinde Kuran’ın Kadir Gecesi’nde indirildiği; bin aydan daha hayırlı olan o gecede, Allah’ın izniyle meleklerin ve Ruh’un indiği ve her bakımdan selam ve barış buyruğu getirdikleri, gecenin sabaha dek esenlikle sürdüğü belirtilmektedir.
Kadir Suresi’nde, Kuran’ın inişine sahne olan İlk Gece’nin şanı, şerefi ve önemi anlatılmaktadır. Bazı yorumculara göre Kadir Gecesi, Kuran’ın ilk vahyinin geldiği gecedir, tarihte sadece bir kez olmuştur ve yıldan yıla yinelenmez. Öteki Kadir Geceleri, asıl Kadir Gecesi değil, o gecenin yıldönümüdür. Çoğunluğun kanısına göre her yıl yinelenen bu gecenin, Ramazanın: 1., 17., 19., 20’sinden sonraki tek veya çift gecelerden herhangi bir gece olduğuna dair rivayetler vardır. Übeyy ibn Ka’b ve İbn Abbas, Kadir Gecesi’nin, ramazanın 27’nci gecesi olduğu kanısındadırlar ve bu görüş çoğunlukça kabul edilmiştir.
Peygamber (s.a.v.), ramazanın son on gününde itikâf için

Yazının Devamı