Serfiraz Ergun

Serfiraz Ergun

serfiergun@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Salı günkü Milliyet’te Yasemin Bay’ın yazısını okuduysanız, Fransa’da Türk Mevsimi hakkında bilgi edinmişsinizdir.  1 Temmuz 2009-31 Mart 2010 tarihleri arasında dokuz ay boyunca Fransa’nın Paris, Bordo, Lyon, Marsilya, Tulus, Strasburg kentlerinde Türkiye’nin modern yüzünü gösterecek müzik, sahne sanatları, güncel sanat, sinema, tiyatro, dans, gastronomi, spor, eğitim programları yapılacak. Bu programların, yani Türkiye’nin Fransa’daki varlığının sergiler kapandıktan sonra da devam etmesi amaçlanıyor. Paris’teki sergi için “Turquie et merveilles” başlığı yeni bulunmuş.
Bu sözcük ağızdan çıkınca şöyle anlaşılabiliyor: Türkiye harika; Türkiye’nin harikaları; Türkiye kendine hayran bırakıyor”... Bütün logolar buna göre yapılacak. “Fransa’da Türk Mevsimi”nin Türk Başkanı Emekli Büyükelçi Necati Utkan, eski Roma Büyükelçimiz. Fransa tarafının başkanı ise Henri de Castries. Genç ve yakışıklı Castries, Axa Sigorta Şirketler Grubu Başkanı aynı zamanda. Axa Oyak’ın eski ortağıydı. Basın toplantısında Castries söze “Sarkozy bana Türk Mevsimi’nin başkanlığını teklif etiğinde coşkuyla kabul ettim” diye başladı. Sonra da bize ailesinin Türkiye’yle geçmişini anlattı.  Büyük dedesi 19. Yüzyıl’da Mişel Paşa isimli birisiyle ortakmış ve Türkiye’de deniz fenerleri kurarlarmış. Değişen Türkiye’ye ayak uyduramayıp gitmişler.
Türk-Fransız ilişkileri o kadar eski ki. İlk Türk temsilcisi Fransa’ya 1483’te gönderilmiş. Casties bir grup iş adamıyla seferberlik açtık diyor. Türk Mevsimi etkinlikleri 14-15 milyon euro tutacağına göre, Türkiye’de yatırımı olan Fransız şirketleri de ellerini ceplerine atsın bari. Zaten Castries de hemen Renault, Peugeot, Gas de France, Total, Carefour, Axa, BNP Bankası gibi firmaları bir çırpıda sayıverdi. Bu şirketler “hızlı kalkınan bir Türkiye görüyorlar ve gelip buraya yerleşmek istiyorlar” dedi. 

Haberin Devamı

Kiralık mini jetlerimiz var Gün geçmiyor ki kiralık deniz taksisi, kiralık helikopter haberleri okumayalım. Zenginimiz çoğalıyor. Geçen hafta basında görmüşsünüzdür, Airex 2008 Havacılık Fuarı vardı, sektördeki herkes mallarını sergiledi. Ben de MyJet’in tanıtımına davetliydim.
MyJet benim yurtdışında uçarken bir şehirden diğerine en kısa en ucuz nasıl gidebilirim diye internette girdiğim bir siteydi, Türkiye’de şube açtıklarını sanarak davetlerine katıldım. Meğer Atasay’ın (kuyumculuk) 2007’de kurduğu bir havacılık şirketiymiş. “Hafif Jet” kiralıyorlarmış. Yani küçücük, 3-5 kişilik uçaklar. İçini gezdik diye anlatamayacağım çünkü ufacık taksi büyüklüğünde. Önde iki pilot, arkada dört yolcu. İstenildiği zaman arka koltuklar çıkarılıp ambulans bile oluyormuş. Kısa mesafeler için ideal. Küçücük boyuna bakmadan tek uçuşta kuzeyde Moskova’ya, güneyde Kahire’ye kadar uçabiliyormuş.
Telefon ediyorsunuz taksi gibi çağırıyorsunuz. Yanlız cebinize en kısa mesafe için 3 bin doları koyacaksınız önce, MyJet’in yöneticisi Serdar Göksal’a göre.
İyi hoş da bir de toplu taşımacılığa birileri el atsa. Karadan metrolarımız, denizden vapurlarımız olsa da egzos duman arasında beş dakikalık yola bir saatte varma çilesi hafiflese. Vatandaş da bir nefes alabilse. Devletle olmayacak bu iş, buna da özel sektör gerekiyor.

Haberin Devamı

Kırmızı üzümden beyaz rakı ve Ay Tanrıçası ArtemisŞaraptan, rakıdan bahsederken “monosepaj” lafını kullanırlarsa o içkinin tek bir üzüm cinsinden üretildiğini anlıyoruz. Şarap üretiminde bu normal de rakı üretiminde Mest Rakı bunu yaptığı için tek olduğunu söylüyor. Daha önce Misket ve Sultaniye üzümlerini kullanıyorlardı. Bu kez bir kırmızı üzüm cinsi olan Boğazkere’yi kullanmışlar. Bu cins ile kadın rakıcıları hedef almışlar. Les Ottomans Otel’in havuzbaşında İlhan Erşahin’in nefis performansı eşliğinde tattırdılar yeni rakılarını. Mey İçki’nin CEO’su Galip Yorgancıoğlu  bir konuşma yaptı.
Kapıdan girerken sadece kadın davetlilere birer bilet vermişlerdi “sürprizimiz var” uyarısıyla. Sürpriz çekilişmiş ve ödül de Ay Tanrıçası Artemis’i andıran küçücük bir kolye; küçük kırmızı altın, üzerinde ufak ufak kırmızı (yakut dediler) taşlı, zincirle boyuna takılan bir kolye. 200’e yakın kadın davetli arasından kolye kime çıktı biliyor musunuz? BANA.