Serfiraz Ergun

Serfiraz Ergun

serfiergun@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mim Kemal Caddesi Maçka Nişantaşı’nın en kişilikli en karakterli sokaklarından biridir, biriydi. Maalesef Keten İnşaat oraya da el attı. O canım sokağın iki sanat kurumu Portakal Müzayede Evi’nin taa Rafi Portakal’ın babası Mösyö Aret’ten yadigar olan show-room’u ile Alif Art’ın yeri, yerle bir oldu. Neden? Keten İnşaat para kazanacak, bu tarihi binaların sahipleri de mutfağı ve banyosu daha modern birer daireye kavuşacaklar. Bu ve buna benzer sokaklar Cumhuriyet İstanbul’unda ilk küçük burjuva ailelerin yerleşim bölgesi. Semtin bir dokusu var. Ama ne apartman sahiplerinin mirasçılarının ne de müteahhitin bu tarihi dokunun bozulması umurlarında bile değil.
Benim çocukluğumda Göztepe’nin ahşap köşklerini yerle bir edip yerine be-te-be apartman bozuntuları diken müteahhitler vardı. Keten İnşaat da Nışantaşı’nın modern zaman “be-te-be” müteahhiti. Bir de kendilerine “Yeni Nişantaşı’nın Mimarı” diye tahtaperde yaptırmışlar. Zaten amipler gibi sürekli bölünüp, çoğalıp yeni Keten İnşaat akrabaları, kuzenleri, yeğenleri türüyor ve her sokağı, her köşeyi yıkıp etrafını tahta perdelerle çeviriyorlar.
Binalarını birkaç metre daha büyütebilmek için arka bahçelere tecavüz edip yeşili öldürüyorlar. Şişli Belediye Başkanı da  hakkında şaibeler çıkması pahasına üç maymunları oynuyor.  Ah!  Orhan Pamuk’un Cevdet Bey’inin ve Oğullarının kemikleri sızlasın.

Haberin Devamı

Saray ressamı Fausto Zonaro
Salı akşamı Galatasaray’daki Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi’nde bir Fausto Zonaro sergisi açıldı. Zonaro 1854 Masi-Padova doğumlu bir İtalyan. Bir yıl sonra İstanbul’da evleneceği öğrencisi Elisa’yla beraber Oryantalist bir tutkuyla buraya geliyorlar. Koltuğunun altında boya kutusu ve tuvaliyle o zamanki İstanbul’un semtlerini, mezarlıklarını, çarşıyı, Galata Rıhtımı’nı gezip resimlerini yapmaya başlıyor. Halk başına toplanıyor, seyrediyor. Kısa zamanda bütün yabancı elçiliklerin aranılan adamı oluyor. Yıldız Sarayı’nın Teşrifat Nazırı Münir Paşa’yla tanışıyor ve “müze müdürü” Osman Hamdi Bey’le tanıştırılma fırsatı elde ediyor. Dönem II Abdülhamid dönemi.
O sırada İtalyan Saray Ressamı ölmüş, görevi boş bulunuyor. Zonaro “gökyüzünün bir elmas gibi parıldadığı bir cuma sabahı, zaten yanından hiç ayırmadığı boya kutusuyla kendisini Galata Köprüsü’nde buluyor. Bir ara uzaktan nal sesleriyle birlikte tanıdık bir marş duyuyor. Ertuğrul Alayı marşını. Camilerin görüntüsü önünde kırmızı flamalar dalgalanıyor ve atların siluetleri belirleniyor. Alay sıra halinde, müziğe uygun adımlarla yaklaşıyor. “Müzik, Kumandan Paşa, zabitler, ardından Alay Sancağı, sonra yeşil giysileri içinde  süvarileriye sıralanmış bembeyaz atlar ve göz kamaştırıcı aydınlıkta gökyüzüne doğru yükselen kırmızı flamalar. Geçip, Yıldız’a yöneliyorlar”.  

Her cuma gidiyor

Alay, her cuma oradan geçip Selamlık merasimine katılıyor. Zonaro büyülenmiş bir vaziyette köprünün parmaklıklarına dayanmış resmi-geçidi seyrediyor. O saatlerde güneş çok yakıcı olduğundan eşi ve yardımcısı Zonaro’yu şemsiyelerle korurken, çalışıyor, gereken renkleri ve tonları buluyor.
Alay da yavaş yavaş her cuma oturmuş kendilerini resmeden bu yabancıyı tanımaya başlıyor, onu görür görmez Bando Şefi marşı başlatıyor, zabitler kıyafetlerine çeki düzen veriyor. Zonaro kısa sürede Bando Şefi Parma’lı İtalyan de Luigi ile dost oluyor. Zabitlerin üniformalarını ödünç alıyor, bazılarına poz verdiriyor. Kumandan da Zonaro’yu atölyesinde ziyaret ederek seyir halindeki koşum takımlarının durumu hakkında bilgi veriyor. Tablo bitiyor, Zonaro’nün ünlü “Ertuğrul Süvari Alayı Köprü’de” ortaya çıkıyor. 

20 yıllık dönem kitapta toplanmış

Zonaro Münir Paşa’nın huzuruna çıkıyor. “Efendi Hazretleri, uygun görürseniz tablomu buraya getireyim” diyor. Münir Paşa da “bu alayın Devletli Padişah Hazretleri tarafından kurulduğunu, Fatih’in (II Mehmed) beyaz atı anısına bütün atların beyaz olmasını istediği alayın, bu sebeple, Hazretleri’nin gözünde ayrı bir değeri olduğunu” anlatıyor ve Padişah’a tabloyu gösterme fırsatı yaratıyor.
Kısa bir süre sonra da Zonaro Münir Paşa’dan Devletli Padişah Hazretleri’nin (II Abdülhamid) kendisini Saray Ressamı olarak atadığını, haftada en az dört gün saraya gelmesi gerektiğini , her zaman Zat-ı Şahanelerinin  maiyetinde olacağını, ayda kırk lira maaş alacağını haberini alıyor. Zonaro sadece Saray Ressamlığı göreviyle değil bir de Mecidi Nişanı ile onurlandırılıyor. Akaretler’de bir de daire tahsis ediliyor kendisine. Yapı Kredi Yayıncılık, bütün bunların ve 20 yıllık o dönemi Zonaro’nun kendi ağzından yazılmış bir kitapta toplamış. Kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Kitabın adı; Abdülhamid’in Hükümdarlığında Yirmi Yıl-Fausto Zonaro’nun Hatıraları ve Eserleri.