Dünya Ukrayna'dan Bosna'ya 'savaşın iğrenç silahı' tecavüz! Milyonlarca kadın vahşeti yaşadı

Ukrayna'dan Bosna'ya 'savaşın iğrenç silahı' tecavüz! Milyonlarca kadın vahşeti yaşadı

06.01.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:

"Bana tecavüz eden Rus askeri oğlumla aynı yaştaydı..." Bu sözler yaklaşık 1 yıldır Karadeniz kıyısında Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaşın iğrenç yüzünü ortaya koyan en net kanıtlardan yalnızca biri. Savaş silahı olarak kullanılan tecavüz, tarih boyunca milyonlarca kadına son nefeslerinde bile itiraf edemeyecekleri onarılamaz acılar yaşattı. Prof. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu bu gerçeğin ardında yatan korkunç sebebi anlattı.

Ukraynadan Bosnaya savaşın iğrenç silahı tecavüz Milyonlarca kadın vahşeti yaşadı

Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesiyle başlayan ve günümüzde hâla devam eden savaşta bulundukları bölgelerden kaçmak zorunda kalan Ukraynalı kadınların yaşadıkları travma yalnızca göçebe olmaya zorlanmalarıyla sınırlı değil. Bu süreçte pek çok Ukraynalı kadın, işgalci Rus askerleri tarafından tecavüze uğradı, yaşadıkları travmayı Batı merkezli yayın kuruluşlarıyla paylaştı. Özellikle İngiltere merkezli Telegraph'a konuşan Viktorya Martsinyuk'un, "Bana tecavüz eden Rus askeri oğullarımdan biriyle aynı yaştaydı" sözleri günlerce konuşuldu. Bu sözler Karadeniz'in hemen kuzeyinde yaşanan dramın boyutlarını net bir şekilde özetliyordu.

Haberin Devamı

Ukraynadan Bosnaya savaşın iğrenç silahı tecavüz Milyonlarca kadın vahşeti yaşadı

YALNIZCA KARADENİZ KIYISINDA YAŞANMIYOR

Rus askerler birçok Ukraynalı kadına ve aileye ağır yaralı hayatlar bıraktı. Ancak yalnızca Karadeniz kıyısında değil, dünyanın birçok bölgesinde çıkan çatışmalarda özellikle kadınlar savaşın en korkunç yüzüyle karşı karşıya kalıyor. Düşman askerlerin şiddetine maruz kalan kadınlar dövülüyor, işkence görüyor, hatta tecavüze uğruyor. Üstelik bütün bu anlara kocalarının ya da ailelerinin özellikle tanıklık etmesi isteniyor.

Barış yerine savaşmayı seçenler ise dünyanın birçok bölgesinde aynı korkunç yolu izliyor. 1937'de Çin'de, 1992'de Bosna Hersek'te, 1994'te Ruanda'da ve İkinci Dünya Savaşı sırasında kadınların yaşadıkları büyük travmalar bir utanç belgesi olarak tarihteki yerini çoktan almış durumda.

Haberin Devamı

TARİHTEN BUGÜNE BİR SAVAŞ SİLAHI OLDU

Son dönemdeki feminist hareketlerle eşitlikçi tutuma yapılan vurgu artsa da genel itibarıyla ataerkil kurallarla şekillenen dünyamızda tecavüz, tarihten bugüne bir savaş silahı olarak kullanıldı. Yalnızca son yüzyılda milyonlarca kadın savaş sırasında sistematik olarak toplu tecavüzlere uğradı. Kayıtlara geçmeyen olaylarla birlikte bu sayının çok daha fazla olduğu düşünülüyor.

Yaşadıkları travmayı uzun yıllar boyunca atlatamayan, hatta belki de son nefeslerinde dahi itiraf edemeyen kurbanların sessizliklerini koruması tecavüze dair bilinenler kadar bilinmeyenlerin sayısının da bir hayli fazla olduğunu hatırlatıyor. Sistematik tecavüz sırasında kadınların zorla hamile bırakılması, kendilerine direnen kadınlara şiddet uygulanarak ileride anne olmalarının engellenmesi, psikolojik üstünlük kurarak ailelerin travmatize olması hedeflendi.

MASUM BEBEKLERİ BİLE ETKİLEDİ

1937 yılında Çin'de yaşanan Nankin Katliamı'nda Japon askerleri altı hafta boyunca Çin topraklarını kan banyosuna çevirdi. Japon askerleri psikolojik üstünlük kurmak için yüz binlerce kadına işkence yaptı ve onlara tecavüz edip katletti. Yaşanan vahşette en az 20 bin kadın ve kız çocuğunun mağdur olduğu, Japon askerlerinin 12 yaşındaki minik kız çocuklarına bile tecavüz ettiği belgelendi. 90'lara geldiğimizde bir büyük toplu tecavüz olayı Doğu Afrika'da yaşandı. 1994 yılında Ruanda'da yaklaşık 100 gün boyunca yaşanan olaylarda ülke nüfusunun 10'da 1'i öldürüldü, toplamda 500 bin kişi vahşice tecavüze uğradı.

Haberin Devamı

Tarihe 'Ruanda Soykırımı' olarak geçen bu olaylar pek çok filme konu oldu, 2004 tarihli Hollywood yapımı 'Hotel Ruanda' filmi, yaşanan trajediyi gerçekçi bir dille beyaz perdeye aktararak özellikle kadınların yaşadıkları travmayı bir kez daha gün ışığına çıkardı. Soykırımda Hutular, Tutsi kadınlarına bulaştırmaları için 'tecavüz ekipleri' oluşturdu ve AIDS hastalarını hastanelerden salarak bu tecavüz ekibinde görevlendirdi. Hayatta kalan ve HIV virüsü taşıyan düşman askerlerin tecavüzüne uğrayan birçok kadının çocuğunda HIV tespit edildi. Ruanda'da savaşın çirkin yüzünden yalnızca kadınlar değil, annelerinin virüsü kapması nedeniyle dünyaya HIV virüsü taşıyarak gelen masum bebekler de doğrudan etkilendi.

'BİRLİKLERİNE 'TECAVÜZ' EMRİ VERDİLER'

Haberin Devamı

Benzer tarihlerde bir büyük insanlık dramı da Avrupa'nın güneyinde yaşandı. Türkiye ile güçlü tarihi bağları olan Bosna Hersek'te 1992 ila 1995 yılları arasında yaşanan savaşta yaklaşık 50 bin kadar kadın ve kız çocuğu cinsel şiddete maruz kaldı. Üç yıl boyunca Sırp ordusunun başlattığı etnik temizlikte işkence gören Bosnalı kadınlar zorla gözaltı kamplarına götürüldü.

Ukraynadan Bosnaya savaşın iğrenç silahı tecavüz Milyonlarca kadın vahşeti yaşadı

Ağırlıklı olarak Müslüman Boşnak kadınların hedefte olduğu bu büyük trajedide kurbanlar spor salonlarına, terk edilmiş evlere hapsedildi. Dışarıyla bağlantı kuramayan kadınlar silah ya da kırık cam şişeleri gibi nesnelerle korkutularak vahşice tecavüze uğradı. İngiltere merkezli Daily Mail gazetesi, Bosna Hersek'te yaşanan korkunç 'tecavüz' emrini geçtiğimiz günlerde şu şekilde hatırlattı:

"Sırp komutanlar, etnik temizlik stratejisinin bir parçası olarak birliklerine Bosnalı kadınlara 'tecavüz' emri verdi. Hayatta kalanlar arasında birkaç kurban, tecavüz sırasında Sırp askerlerinin kendilerine 'Müslüman pisliği doğurmaktansa Çetnik (Sırp çeteler) doğurmanız daha iyi' dediğini yıllar sonra itiraf etti."

'BİR ANDA GERÇEK YÜZLERİNİ GÖSTERDİLER'

Dönemin Nazi Almanyası'nın 1 Eylül 1939 yılında Polonya’yı işgal etmesiyle başlayan İkinci Dünya Savaşı'nda da büyük bir insanlık dramı yaşanmıştı. Tarihin en büyük felaketi olarak görülen ve 6 milyon civarı Avrupalı Yahudi'nin acımasızca soykırıma uğradığı İkinci Dünya Savaşı'nda yaklaşık 80 milyon kişi hayatını kaybetmişti.

Haberin Devamı

Rus askerleri, 1945 yılında savaşın sonlarına doğru Doğu Almanya'yı işgal etmiş ve iki milyon Alman kadına tecavüz etmişti. Hemşire Nadia Vasilyeva, İngiliz gazeteci Sarah Helm'in kaleme aldığı kitapta, şu çarpıcı cümlelerle yaşanan durumu özetlemişti:

"Rus askerleri bizi önce kardeş gibi selamladılar. Ancak daha sonra gerçek yüzlerini bizlere gösterdiler. Bir anda canavara dönüştüler ve hepimize tecavüz ettiler."

'BOSNA HERSEK'TEKİ SOYKIRIMDA ÖRNEKLERİ GÖRÜLDÜ'

Peki tecavüz neden savaş silahı olarak kullanılıyor? Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, savaş zamanında kadınlara tecavüzün bir silah olarak kullanılmasının eski çağlardan beri süregelen bir durum olduğunu söyleyerek kadınların 'savaş ganimeti' olarak görüldüğüne dikkat çekti.

"Tarihten bugüne bakıldığında kadına tecavüz, bir nevi işgal edilen anavatan toprağının ele geçirilmesiyle eş anlama geliyor" diyen Prof. Dr. Köroğlu, savaşlarda kadınlara genel olarak 'kurban' rolü biçildiğini söyledi. Tecavüzün sistematik olarak savaşlarda bir silah olarak kullanılmasının arkasında genel olarak 'etnisiteyi değiştirme' fikrinin yattığını söyleyen Prof. Dr. Köroğlu, "Kimliğin siyaseten kabul ettirilemediği toplumlarda toprakların işgali ya da etnik kıyımları 'sistematik tecavüzler' de izliyor. Bosna Hersek'teki soykırım esnasında bunun örnekleri çok fazla görülmüştü" diye konuştu.

Prof. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, savaş silahı olarak kullanılan tecavüze ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) belgelerinde, "Tecavüz askeri bir taktiktir ve küçük düşürmek için bir savaş aracı olarak hizmet eder. Bireyleri demoralize etmek, aileleri parçalamak ve toplumları harap etmek için yapılır" ifadelerinin yer aldığını hatırlattı.

Ukraynadan Bosnaya savaşın iğrenç silahı tecavüz Milyonlarca kadın vahşeti yaşadı

'DEVLET TERÖRÜ' OLARAK DA NİTELENDİRİLEBİLİR'

Savaş esnasında gerçekleşen tecavüzlerin çoğunlukla işkencelerle yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, "Ukrayna'daki çok sayıda mağdurun anlattığı hikâyelere bakıldığında bu işkencelere ve tecavüzlere çocukların da maruz kaldığı görülüyor. Buradaki temel amaç karşı tarafa korku salmak ve halkı terörize etmektir. Bu bağlamda tecavüzün yanı sıra işkence ile yürütülen sistematik tecavüzlerin 'devlet terörü' olarak da nitelendirilebileceği düşünülebilir" diye konuştu.

Terörün tanımında belli bir amaç doğrultusunda korku salarak toplumu yıldırmak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Köroğlu, travmaların bireylerin ve toplumun hafızasından kolay kolay silinmediğini, bu travmaların geçmişte savaşan toplumların birbirlerine resmi olarak düşmanlık beslemediği 'pozitif barış' halinde bile devam ettiğini belirti.

Birleşmiş Milletler’e göre sistematik tecavüz 'insan hakları ihlali' ve 'savaş suçu' olarak değerlendiriliyor. Ukrayna'da yaşananlara ilişkin son dönemde cinsel şiddet olaylarının arttığına dikkat çeken Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Çatışma Bölgelerinde Cinsel Şiddet Özel Temsilcisi Pramila Patten, "Ukrayna'da kadınlar Viagra'yla donatılan Rus askerlerini anlatıyorsa bu açıkça bir askeri stratejidir" diyerek Rusya’nın tecavüzü 'askeri strateji' olarak kullandığını ve bunun, savaşın kurbanlarını insanlıktan çıkarmak için kasti bir taktik olduğunu söyledi. Avrupa Birliği Komisyonu'nun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson, Rusya'nın Ukrayna'da kadınlara sistematik tecavüzü silah olarak kullandığını belirterek kurbanların 10 ila 78 yaşlarında olduklarına dair kanıtlar olduğunu açıkladı.