Tayfun Bayındır

Tayfun Bayındır

tayfun.bayindir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Görünen o ki sezon sonuna kadar Fenerbahçe taraftarı ölüp ölüp dirilecek. Umarım, kalp krizi geçiren, hastanelik olan çıkmaz. Daha Ankaragücü maçının heyecanı, son dakikada gelen üç puanın gerginliği bitmemişken, bu kez Başakşehir çıktı Fenerbahçe’nin karşısına...
İlk yarıda yine komaya girdi sarı-lacivertli takım, ikinci devrede yapılan değişiklikler, rakibin 10 kişi kalması, ‘Ya arkadaşlar lig bitiyor’ bağırış - çağırışları, elbette Başakşehir’in savunmaya çok gömülmesi ve bir kez daha uzatmada gelen üç puan.
Peki bu hep böyle mi gidecek... Benim yanıtım; büyük ihtimalle böyle olacak. Çünkü haftalardır Jorge Jesus’un yarattığı arabesk bir futbol izliyoruz. Sistem hiç değişmiyor. Jesus garip, bir o kadar da şaşırtıcı on birlerle başlıyor maça, koskoca ilk 45 dakika çöpe gidiyor. Fenerbahçe takımı bu süre içinde ne doğru dürüst futbol oynuyor, ne direnç gösteriyor, ne de büyük bir takım olduğunun sinyallerini veriyor. Sahada silik, kişiliksiz ve ne yaptığını bilmeyen bir ekip koşturup duruyor.
Sonra ikinci yarıda başka bir takım izlemeye başlıyoruz. Devre arasında Jesus’a vahiy mi iniyor, birileri “hoca kendine gel ne yapıyorsun” mu diyor ya da yardımcıları cesur bir söylemle yanlışını yüzüne mi vuruyor bilinmez. Ama o kısacık 15 dakikada Jesus’a bir aydınlanma geldiği kesin. Sonrası artık tüm Fenerbahçelilerin ezbere bildiği şey. Üç oyuncu değiştir, biraz daha yüklen, olursa bir penaltıyla beraberliği yakala, olmazsa da son dakikalarda bir kahraman yarat, maçı kurtar. Jesus’a birinin çekirgenin sıçrama sayısını hatırlatması gerekir.
Aylar önce ‘Jesus’u gözümüzde büyütmüşüz’ diye yazmıştım (Hala da aynı görüşteyim). Bu değerlendirme üzerine çok sayıda futbolu iyi bilen dostumdan eleştiri almıştım. İçlerinde Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı bile vardı. Öngörümün çok erken olduğunu, Jesus’un özel teknik adamlar listesinde bulunduğunu dile getirmişlerdi. Gördüğünüz gibi haklı çıktım. Elbette futbolda her zaman kazanan haklıdır, böyle yazılı olmayan bir kural var. Ama şöyle de bir gerçek var; çok hata yaptığın maçlarda şansınla da kazanabilirsin. Bence Jesus’un ki artık bu.
Şimdi bakın bu takımın bir tane yaratıcı oyuncusu var, o da Arda Güler. Orta alanda top alacak, top dağıtacak, kritik ara pasları verecek ki bunları çok başarılı olarak yaptığını haftalardır görüyoruz. O zaman bu oyuncuyu niye Valencia’nın yanına forvet olarak koyuyorsun? Çocuk, yok olup gitti ilk yarıda. Oosterwolde, sakatlıktan yeni çıkmış kumar oynar gibi sahaya sürüyorsun. Arkadaş iki haftadır vasatın üzerinde oynayan bir Alioski var, ritme alışmış, onu niye kesersin, amacın ne anlamak mümkün değil. Haftalardır “Ben bu takımı yakacağım” diye sinyal veren Samet dün neredeyse sezonu bitiriyordu. Samet ısrarını da anlamak mümkün değil. Kendi seçtiği için mi oynatıyor Jesus, o da başka bir soru.
Daha yazacak çok şey var. Ama yerim dar. Hakemin bir penaltıyı vermediğini unutmuyorum, kırmızı kartın da tartışılır olduğunu söylüyorum. Ama Jesus’un tüm bunların üzerine tuz biber ektiğini ısrarla vurguluyorum.