Ahmet Talimciler

Ahmet Talimciler

egespor@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pazar gecesi Ali Sami Yen Stadı’nda oynanan ve yine bildik manzaralara sahne olan ‘dünya derbimiz’ her ne hikmetse medyada ‘dünyaya rezil olduk’ yaygaralarının kopmasına neden oldu. Halbuki son on beş yıldır Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanan her karşılaşma sonrasında medyaya yansıyanlar maçtan çok maç içinde ve dışında olan olaylar olmuştur.
İki yıl önce yine aynı stadyumda oynanan ve sahaya her türlü maddenin yağması ile sonuçlanan karşılaşma sonrasında da benzer tepkiler verilmişti. Belki de bu kez yaratılan ortamda taraftarlardan ya da yöneticilerin yaptıklarından çok futbolcuların saha içerisinde çıkarttığı meydan kavgasının baş rolde olması durumun yeniden gözden geçirilmesini gerektirdi.

Üzerinden tam kırk yıl geçmiş
Pazar ve Pazartesi geceleri çıkan olayların Türk futboluna zarar verdiği, sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmaları gerektiği üzerinde yorumlar yapıldı. Futbol Federasyonu’nun pazar gecesi itibariyle bittiğini söyleyenler bile vardı.  Pazar günü maç için Fanatik Gazetesi’nin verdiği ücretsiz ekinde yer alan  fotoğraf da Metin Oktay’ın Fenerbahçe, Can Bartu’nun ise Galatasaray formasını sırtlarına geçirmelerinin üzerinden tam kırk yıl geçmiş.
Kırk yıl içerisinde futbol değerlerimizin de tıpkı toplumsal hayatımızın değerleri gibi yerle bir olduğunu hepimize maç gecesi son saniyelerde sahanın içerisinde yaşanan görüntüler hatırlatıverdiler.
Gelin hep birlikte açık yüreklilikle olan bitenleri tartışalım;

Utanç verici görüntüler iz bıraktı
1) Futbolu ne yazık ki futboldan başka her şeye benzettik ve karşılıklı saygıyı içeren, rakibine/ötekine hoşgörüyü içeren bir oyunu, kendi kişisel çıkarlarımız ve hesaplarımız uğruna şiddet ve nefret tohumları içeren bir alana dönüştürdük.
2)  Dünyanın en büyük derbisi olarak lanse ettiğimiz karşılaşmadaki futbol kalitesi ve oynanan oyunun seyir zevkinin yerine sahaya atılan bilumum madde ve utanç verici görüntüler iz bırakmıştır. Ülkenin en köklü ve güzide iki kulübünün karşılaşmasında futbol adına hiçbir şey bulunmazken, hoşgörüsüzlük ve fanatizm adına her türlü örnek bulunmaktadır.  Futbol markasını büyütmek isteyen federasyon için çocuklara rol modeli ezeli rakibi tarafından da takdir edilen/alkışlanabilen futbolcular olmalıdır. Tıpkı Metin Oktay gibi, Can Bartu gibi. Halbuki son dönemdeki futbolcular kulüp başkanlarının yerine sahada farklı açıdan konuşan ve ne olursa olsun ben kazanayım mantığını hayata geçirmeye çalışan neslin parçalarıdır.
3) Paranın renginin formanın renginin önüne geçtiği bir ortamda şerefli ikincilikler mazide kalmıştır. Şampiyonluktan uzaklaşan iki takımın tepkisini bu açıdan da okumak zorundayız. Futbol federasyonu, Türk futbolunun iki asli öğesi olan Galatasaray ve Fenerbahçe’nin yaşadığı başarısızlıktan sonra alacağı her karar için sıkıntı yaşayacaktır. Umarım bundan önceki federasyonların düştüğü hataları tekrarlayıp durumu kurtarmaya çalışmazlar.
4) Medyanın da bundan sonra ‘Ya Hep Ya Hiç’ mantığından öteye gidemeyen, ‘Yok Edici Arda-Acımasız Emre’ nitelemelerinden ya da militarist söylemlerden uzaklaşıp barışcıl bir dilin yaratılmasına katkıda bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde maç ertesinde eleştirmiş oldukları yaşanan şiddetin önemli bir müsebbibi olacaklardır.