Can Şişman

Karakteristik vokale sahip şarkıcılar, bugüne kadar fazlasıyla alışkın olduğumuz akustik sound'un dışına çıktıklarında vokallerinin gücü de daha berrak bir şekilde ortaya çıkmış oluyor. Elektronik öğeler arasında seslerinin yeterince ön plana çıkmayacağını düşündükleri için çoğu zaman risk almadan akustik sularda yüzen bu isimler, günümüz müziğinde heyecan yaratan 'tezatlık'lara şans vermedikleri için çoğunlukla durağan bir çizgide ilerliyorlar ve dinleyici kitleleri de buna bağlı olarak daha sınırlı bir çizgide takılı kalıyor. Halbuki yılların indie şarkıcısı Avustralyalı Sia'nın özellikle 'Chandelier' sonrasındaki daha pop'la uyumlu, elektronik temaslı döneminin kendisine getirdiği şöhret ve epey gecikmeli niceliksel başarıyı hatırladığımızda aslında 'tezatlık'ların kocaman bir risk olmadığını, bu dijital dönemde az biraz da gerekli olduğunu net bir şekilde fark ediyoruz. Tabii burada ince bir çizgi var. Bir şarkının hem vokalistinin vokal yeteneğine alan tanıması hem altyapı olarak günceli yakalaması hem de elbette iyi

'Hayatım Kaymış' şarkısıyla diskografisinin en sempatik, en uzun ömürlü, en ana akımla uyumlu hit'ine imza atan, sesi ve konserlerindeki enerjisiyle birçok kişinin zaten oldum olası sempatisini kazanan Melek Mosso, bu hit sonrasında tek bir 'tutan' sound'a takılı kalmak yerine farklı denemelerle dinleyicilerine farklı tatlar verme hedefinde olan bir şarkıcı olduğunu göstermişti. 'Mosso' avantajıyla marka olarak da yıllar içinde kendine daha güçlü yer bulmaya başlayan şarkıcının bu denemesi onun 'uzun yol yolcusu' olduğunu, bir nevi 'hancı' olduğunu da kanıtlar nitelikteydi. Hızlı çıkışların hızlı sönüşleri olacağını hepimizin gayet iyi bildiği bu muazzam terazi düzeninde Melek Mosso'nun 'Hayatım Kaymış' sonrasında görece daha az iddialı ya da daha az 'herkesi kucaklayan' işlerle yoluna devam etmesi, aslında tam olarak da şaşırtıcı değildi. 'Bergen Saygı Albümü'nde yorumladığı 'Yıllar Affetmez' ya da biraz daha ona trendlik kazandırma hedefindeki 'Bu İş Bitmiş' gibi şarkılar ona daha çok 'butik kitle' takdiri kazanmış, 2 yıl içinde ondan şöyle 'Hayatım Kaymış 2' tadında

Herkesin herkese benzemesinin artık şu çağda ciddi ciddi bir problem olarak görülmeye başlaması gerektiğini düşünenler yalnız değil. Bizi biz yapan farklılıklarımızı keskin uçlarda sunmak yerine ortak bir çizgide, asgari müşterekte buluşulması gerektiğini inanın daha yeni fark ediyoruz. Farklılığımızı sunalım ve ortak noktaları, sevgiyi de saygıyı da bulalım, tüm mesele bu. Üstelik bu durum, hayatın her alanında geçerli. Örneğin bir şarkıcı düşünün. Diyelim adı Mabel Matiz olsun. Çok renkli ve katmanlı ruhunu ortaya koyduğu bir albüm yayınlasın ve bu albümün adına da 'Fatih' koysun. Bu 'Fatih'te de olabildiğince kendisini ortaya koysun. 8 yıl önce yaşadığı evdeki perdelere değindiği bir şarkı da olsun bu albümde, doğusundan batısından tam da burayı merkez üssü kabul eylediği coğrafyasal masallar dile getirsin. Acı çeken, acıyı bal eyleyen, hayatın özündeki teraziye varan ve daha da önemlisi hiçbir zorluğa karşın geri adım atmadan, üslubunu ve tavrını bozmadan sevgiyle ve selamla "Ben buyum" desin. Bestelerinden vizyonuna

Hande Yener'in müziğini gençleştirme ve trendleştirme çabasının en somut örneğini 'Carpe Diem'de görmüş ve umutlanmıştık. Çizilen çerçeveler içinde sınırları zorlamadan, daha çok retronun gücüne dayanarak adı gibi 'anda kalan' bu albümde nicelik ve nitelik dengesi korunularak Yener'in elektronik sonrası keskin virajı 'Bodrum'lara vedalar edilmiş, ilk etapta umut verse de belki de 'Kaç' dışında çok da uzun ömürlü olmayan iyi sound'lu şarkılarla her şeye rağmen umudumuzu korumuştuk. 'Aklımda' ve 'İyi Ya' gibi şarkılarla günceli yakalama konusunda bir tık daha umut veren, gayet cool ve havalı bir işe imza atan Hande Yener, 2022 yazı sonrasında albüm beklentisiyle dinleyicileri meraklandırmıştı. 2023'ün başında ansızın çıkan 'Benden Bir Tane Daha Yok' ise birçok kişiye "Nasıl yani?" dedirtmişti. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan yeni Hande Yener albümü 'Afrodizyak'ın da çıkışını üstlenen 'Benden Bir Tane Daha Yok', ilk etapta yarattığı şaşkınlık sonrasında özellikle "Aura meselesi bu şekerim"li kısmıyla,

Müzik kariyerine 'Okyanus' ve 'Canavar' gibi 3 kilometre öteden "Buram buram hit'im ben" diyen şarkılarla başlayan, devamını 'Ah Zaman' gibi unutulmaz bir Doğu-Batı senteziyle getiren Derya Uluğ, 30 Nisan 2021 tarihli 'Kanunlar Gibi' şarkısıyla yalnızca 30 Nisan doğumlulara değil 2021 yılının pandemi sonrası yavaştan günlük hayata dönüş sevinci yaşayan herkese bayram havası yaşatmıştı. 'Kanunlar Gibi'yle şöyle 'aslanlar gibi' bir hit yakalayan Derya Uluğ, geçen yaz ise Serdar Ortaç'ın her daim kıyıda köşede kalan 'Hadi Çal' şarkısını trendleştirip uzun bir süre boyunca radyolarda rotasyonda kalmayı başarmıştı. Tam 7 yıldır diskografisinde single'larla yoluna devam eden Derya Uluğ'dan bir albüm beklentisi ise elbette her daim vardı, hatta dönem dönem verdiği röportajlarda albüm için hazırlıklarının çoktan başladığını dahi duyurmuştu. İşte o zaman geldi çoktan. Derya Uluğ, 'Nefes' adını verdiği ilk albümünü sonunda geçtiğimiz günlerde yayınladı.

Önceki büyük hit'lerine sırtını yaslama kolaycılığına düşülmemiş

90'lar ve

2000'li yıllarda dijitalleşme henüz şimdiki kadar hayatımızın tartışılmaz bir gerçeği değildi ve birçok şarkıcı henüz dijitalin gücünün pek de farkında değildi. Şarkılarının gitarla söylenmiş en primitif hallerini kitlelerle buluşturmak için dijital yöntemleri kullanan genç şarkıcılar, teker teker 'şehir efsanesi'ne dönüşürken içlerinden bazıları tıpkı 'hakiki Gökçe Kırgız' gibi 'kimlik savaşı'na girdi, kimileri İrem Yağcı gibi 'tek şarkılık hit' yakaladı, kimileri ise günümüzde dahi müzik üretmeye devam etti. 2000'li yıllarda interneti sıkı takip eden müzik dinleyicilerinin ismini ve müziğini gayet iyi bildiği Gökhan Türkmen de üretime devam edenlerden, adını Türkçe pop tarihine birçok hit ile yazdıranlardan biri elbette. Tıpkı Ed Sheeran gibi çoğunlukla akustik bir sound'la ve standart Türkçe pop dinleyicilerinin 90'lardan beri epeyli aşina olabileceği söz ve 'dert'lerle yola koyulan Gökhan Türkmen, önce kaleyi içten fethetti ve radyoların gözdesi oldu ve marka

Son yıllarda adını duymaya başladığımız çok fazla isim ve çok fazla üretim var. Bu şarkılardan birçoğu maalesef gözden kaçıyor. Ancak bir arkadaş ya da dost önerisiyle haberimiz oluyor çoğu zaman bu şarkılardan. Halbuki bir dinlemeye başladığınızda "Ben neden daha önce keşfetmemişim ya" dedirtiyor neredeyse hepsi. Lokal Ekspres tam da bu gerekli ihtiyaçtan doğdu. Bu seride Türkiye'nin müzik sahnesinden yeterince takdir görmeyen, dinlenme rakamlarında hak ettiği ilgiyi bulamayan ama aslında taş gibi olan şarkılar yer alıyor. Lokal Ekspres'in 4'üncü konukları 2000'li yıllarda alternatif rock'ın önemli kadın vokallerinden biri olan Pamela Spence'in son elektronik esintili alternatif pop şarkısı 'Kalbinin Kırıkları', melankoli ve dansı bir araya getirerek 'dans ettiren hüzün' kategorisinden hayatlarımıza dahil olmaya hazırlanan DEH grubunun 'Küt Küt'ü ve alternatif sahnenin en heyecan verici isimlerinden Can Bonomo ile Nova Norda'nın güçlerini birleştirdiği 'Elalem'... 'Lokal Ekspres'te yerel yıldızları son sürat keşfetme zamanı!

Pamela Spence -

2023 yazına şöyle sağlam bir yaz hit'i ararken şu ana kadar çıkan şarkılar arasında her ne kadar yüz güldürenler olsa da pek de içimizdeki coşkuyu, heyecanı olduğu gibi yansıtan, "İşte bu" dedirten bir şarkı çıkmadı, çıkamadı. Şaka maka temmuz ayının ortasına geldiğimiz bu dönemde bizdeki kredisi her daim yüksek olan, sizdeki kredisi de bilhassa 'Yankı' ve 'Aşkın Olayım' sayesinde oldukça sağlam bir durumda olan Simge Sağın'dan yeni bir şarkı geleceğini duymak elbette başlı başına bir heyecan yarattı. Üstelik kağıt üstünde Simge Sağın'ın uzun bir zamandır aranjelerde iş birliği yaptığı Ozan Bayraşa'nın adını da hemen yeni şarkının adında gördüğümüzde doğal olarak beklentiler arttı. Adeta bir 'Gülşen feat. Ozan Çolakoğlu' güzelliği olan, Çolakoğlu'nun "Ben bu şarkıya imzamı atarım arkadaş!" dediği 'Büyük Hatırın Var'a göndermede bulunan 'Simge Sağın feat. Ozan Bayraşa' güzelliğinin adı 'Çapkınca'. Daha ismi duyulduğu andan itibaren buram buram "Geliyor gelmekte olan" dedirten şarkının sözü ve müziğinin Onurr'a ait