Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları

Ege Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan hafta içinde son projesi Atayol’u İzmirlilerle paylaştı.
Basın toplantısında yanımda oturan Sabah Egeli’nin İzmir temsilcisi Ünal Ersözlü’ye “Başkan’ın ayak sesleri Büyükşehri gösteriyor” dedim.
Önceki gün Hamdi Türkmen, Atayol ile ilgili yazısında Aslan için “Sanki Büyükşehir Belediye Başkan adaylığının ayak sesleri” diye yazdı.
Hüseyin Aslan için bir süre önce yazdığım yazıda Başbakan’ın ünlü “durmak yok, yola devam” sözünü sanki Hüseyin Aslan için söylediğini belirtmiştim.
Hüseyin Aslan İzmirlileri şaşırtmaya devam ediyor. Kendi alanında yani “kentsel dönüşüm” için önemli çalışmalar gerçekleştiren Ege Koop’un başarılı başkanının İzmir için ortaya koyduğu birbirinden iddialı projeler yerel seçimlerin kalite çıtasını da oldukça yükseltmiştir.
Bakan Binali Yıldırım’ın 35 projesinden sonra Hüseyin Aslan’ın 100 projesi.
Aslan açıkladığı iki projeyle bu konuda ne kadar iddialı olduğunu ortaya koydu. Bakalım üçüncüsü nasıl olacak sorusuna Aslan’ın “ilk ikisini de gölgede bırakacak” demesi beklentileri oldukça yükseltmiştir.
Hüseyin Aslan Büyükşehir’e aday olur olmaz, bu onun vereceği bir karardır. Ama Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmayı düşünenlerin içine açıkladığı projelerle bir korku saldığı kesindir. Bu dönem İzmir için adayların kişilikleri kadar ortaya koyacakları vizyon da kazanmaları için en büyük etken olacaktır.
Çünkü İzmirlilerin beklentileri gittikçe yükselmektedir. Bu beklentiye cevap veremeyecek olanlar Belediye Sarayı’nın yanından bile geçmesinler.

Haberin Devamı

Kordon tartışmaları

Birinci Kordon İzmir’in gündeminden hiç düşmüyor. İzmir’in gözbebeği olan bu alan her gün gazetelerde, televizyonlarda bir şekilde haber oluyor.
Kordon’da özellikle kışın yaşanan ilkel görüntüler havaların biraz soğumasıyla yakında yeniden gündemimize gelecek.
Fazladan kaldırım işgallerine ve insanların nerdeyse zorla kollarından çekilerek birahanelere oturtulmasına zaten alıştık.
Şimdi son tartışmamız ise Kordon’un 365 gün trafiğe kapatılıp kapatılamaması. Hemen burada şunu yazmalıyım; ben Kordon’da oturmuyorum ama Kordon’da oturan ve burada işyeri sahibi olan çok yakınım, arkadaşım ve dostum var, onun için konuya girme gereği duydum.
Belediye böyle bir kapatma kararına orada yaşayanların nasıl bakacağını öğrenmek için anket yaptırma gereği duymuş.
Bununla ilgili açıklama yapılınca tartışmalar da hemen başladı.
Bazı köşe yazarları “Neden yalnız Kordon’da oturanlara sorulacak tüm İzmir’e sorulsun“ demeye başladılar.
Onlara göre Kordon tüm İzmir’in ortak malıydı. Onun içinde tüm İzmir bu ankette eşit söz sahibi olmalıydı.
Yani yiyenler, içenler, çöpünü burada bırakıp gidenlerle, sabahlara kadar eğlenenlerin tüm gürültüsünü çekenler, apartmanlarının kapılarına bile masa konduğu için evlerine giremeyenler, her gün mafya bozuntularından tehdit alanlar aynı konu için eşit bir şekilde oy verecekler. Türkçe’de bunun adı “yok öyle malaka”dır.
Bu mantık ve bu zihniyet yıllardır İnciraltı’nda da egemen oldu ve “İnciraltı İzmir’in ortak malıdır” sloganından dolayı bu bölgede yaşayan onlarca aile yüzlerce insan perişan oldu.
Ellerindeki mallarını mülklerini değerlendiremedikleri gibi doğru dürüst tarımda yapamadıkları için arsalarını tarlalarını yok pahasın elden çıkardılar ve terki diyar ettiler.
Evet, Kordon İzmirlinin ORTAK KULLANIM ALANIDIR (bilerek büyük harf kullandım bazı eksik zekalılar ne dediğimi tam anlasın diye) kabul, ama öncelikli söz hakkı, buraların tüm sıkıntısını ve kahrını çeken orada yaşayanların olmalıdır keyfini ve sefasını sürenlerin değil.
Benim şahsi görüşüm ve burada yaşayanlardan edindiğim izlenim, Kordon’un trafiğe kapanmaması yönünde. Zaten tüm içten duygularını dağıtılan anket kağıtlarına yazdılar.
Olay bazılarının düşündüğü gibi değil, burada yaşayan ve işyeri sahibi olan birçok insan Kordon’un kapatılmasına karşı. Hatta bugünlerde kapalı olan yolun da hemen açılmasını istiyorlar.
Kordon araç trafiğine kapanınca burada yaşayan ve çalışanların ön bahçesi olmadığı gibi kolaylık ve güzellik de getirmiyor, bilakis sıkıntı ve eziyet çektiriyor. Bu da böyle biline.

Haberin Devamı

Zeytinyağında ayaklar suya eriyor

Haberin Devamı

Geçen hafta zeytinyağı ile ilgili yazım oldukça ses getirdi. Özellikle “DİR”cilerin biraz tırstığını görmek bana oldukça keyif verdi. Ama pes etmeyeceklerini de biliyorum.
Açıklamalarına bakarsanız Dahilide İşleme Rejimi’ne artık ihtiyaç yok.
Bu grup çok iyi biliyordu ki yıllardır “DİR’e ihtiyaç yoktu ama üreticiyi korkutmak için böyle bir öcüyü devamlı kullandılar.
Yoksa üreticinin bir yıllık emeğini üç kuruşa nasıl kapatacaklardı. “DİR”i gösterip, üreticiyi öldürmeye çalışıtılar. Ama Allah’tan sektörle aklı başında insanlar vardı ve onlar bu kavgada galip gelmişlerdi.
Bu konuda son bir nokta; “Avrupa’ya kotamızdan fazla yağ gönderiyoruz bu ne iş diye” kendi ihracatçısını AB’ye bir şekilde ihbar eden ilk ihracatçı başkan da İzmir’den çıktı onu da kutlamak lazım.