Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları

1 Haziran 2012 tarihli yazımda “EXPO su alıyor” diye yazmışım. Bugünkü yazımın başlığı da esasında “EXPO batıyor” olmalıydı. Ayrıca aynı yazıda “2020 EXPO’su bu gidişle başka bahara kalacak, o baharı da biz görür müyüz görmez miyiz” diye özetlemişim.
Görünen o ki, değil 2020’yi biz bu kafayla 2040-2050 yıllarının EXPO’sunu zor görürüz. Bürokrasinin dar görüşüne sıkışıp kalan EXPO dikkat ederseniz İzmir’in gündeminden de düştü.
Bu tip organizasyonları olmazsa olmazı yerel yönetimlerin etkinliğidir. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu sunumlar için iki kez Paris’e gitti birinde belediyedeki operasyondan dolayı apar topar İzmir’e döndü diğerinde de üç dakikalık bir konuşma yaptı.
Kocaoğlu Expo’da başı çekmesi gerekirken neredeyse son vagon bile değil.
Bu Aziz Kocaoğlu’nun bir eksikliği mi; kesinlikle değil. Bana göre Kocaoğlu bir strateji çerçevesinde devre dışı bırakılmış, İzmir zarar görmesin diyerek Kocaoğlu da buna sessiz kalmıştır.
Geçen hafta İzmir’den 100 kişilik bir turizmci gurubu İzmir Valisi ve Bakan Günay ile birlikte Londra’da bir turizm fuarına katıldılar ve EXPO için destek istediler. Kocaoğlu neden o gezide yoktu? Bazı Yürütme Kurulu Üyeleri neredeyse dünyayı iki kere turlarken esas temsil görevini üstlenmesi gereken Kocaoğlu neden İzmir’de oturur.
Özellikle 3 İzmirlinin istifasından sonra oluşan 2020 EXPO’su Yürütme Kurulu denen kurum, değil bu organizasyonun üstesinden gelmek, bana göre Hediye Fuarı’nı zor organize edecek bir konumda.
Son dört beş haftadır gazetelerde çıkan haberlere bir bakın ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Bir bakıyorsunuz gazetelerde Angelina Jolie ile Paris çıkarması haberi, bir bakıyorsunuz yazar Elif Şafak İzmir’i temsil edecek başlıkları. Üç gün sonra bir başka haber Şafaklar karıştı; Elif değil, CHP Milletvekili Şafak Pavey İzmir adına konuşma yapacak.
Şu yazdığım birkaç örnek bile bugünkü EXPO yönetiminin ne kadar dağınık bir çalışma içinde olduğunu çok güzel gösterir. Tabii, bu örnekleri çoğaltmak da mümkün.
6 gün sonra yapılacak sunumla ilgili tek bir bilgi var mı ortada; ben duymadım, duyan beri gelsin. Bir tek karışan Şafak’lar var. Şimdi sakın “rakiplerimiz duymasın öğrenmesin, onların burada casusları var, ona göre tedbir alıyorlar” bahanesinin arkasına sığınmayın, çünkü doğru düzgün bir programınız ve akışınız bile yok.
EXPO’da bilinen tek bir şey var o da kim hangi seyahate kiminle gidiyor olması. Maldivler senin, Karayipler benim. Uzakdoğu onların, Amerika bizim. Avrupa zaten çantada keklik. Afrika’da da Hocamız sağ olsun.
Tüm hesaplar bu doğrultuda. Yürütme Kurulu’ndan bazıları EXPO sayesinde en kısa sürede en çok ülkeye gitme rekoru kırıp bir yıl içinde Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek.
Hiç unutmuyorum 2015 sunumları sırasında Paris’e davet edilen İstanbullu bir köşe yazarı “Daha gittikleri ülkede makarna ısmarlamaya lisanları yetmeyen İzmir’in üst düzey iki yöneticisi nasıl EXPO’yu anlatacak” diye yazmıştı ve biz günlerce EXPO’nun en tepesindeki bu iki ismi konuşmuştuk. O isimlerden biri hala en tepelerde.
Şimdi yine bir sunum zamanı geldi ve anlı şanlı ekiplerimiz yola çıkacak. Çok uzun değil bir yıl sonra oylamanın yapılacağı 2013 Kasım’ında sonuç ak mı kara mı olacak göreceğiz.
Şu anda ben gelecek kara değil kapkara diyorum. Ama İzmir adına yanılmaya her zaman razıyım. Ama ne yazık ki beni yanıltacak yöneticileri EXPO’nun başında göremiyorum.
Son sözüm EXPO 2020 birilerinin bir yıl daha görevde kalmasına aracı olmuştur, o kadar.

Haberin Devamı

Türk futbol tarihine geçmiş sözler

Haberin Devamı

Sevgili dostum Tuncay Reyhan futbolcusundan teknik direktörüne, spikerinden yazarına kadar birçok ünlü ismin futbol tarihimize geçen sözlerini göndermiş. Biraz gülelim diye sizlerle paylaşmak istedim.
* Sparta Prag’ı, Sparta’da yeneceğiz. (ÜMİT ÖZAT)
* Çok tehlikeli bir noktadan korner kullanıyorlar. (BÜLENT KARPAT)
* Daha ilk dakikalarda gol yiyen kaleci Hayrettine; “Yapma Hayrettin daha kadroları saymadım”(İLKER YASİN)
* “Maç bitti hala gol yiyoruz sayın seyirciler” 8-0’lık İngiltere maçında 90+1 de yenilen 8. gol sonrası.
* “Her takım eşittir ama üç büyükler daha eşittir.” (AHMET ÇAKAR)
* -Eeee Oktay, eeeee ligde 2 golün vardı bu maçta da bir golün var eeee toplam kaç golün oldu?
3 tane abi... (Bülent Karpat’ın Oktay ile röportajı)
* “Bunca yıllık futbol hayatım boyunca şunu anladım ki, gol atmadan maç kazanılmıyor” (HAMİ MANDIRALI)
* Levent Özçelik: “Evet Sayın Çakar ne diyeceksiniz bu maç için? Zor maç...” Ahmet Çakar: “Zor maç... Her maç zordur. Esasında her maç da kolaydır...”
* “Dünden bugüne bir günde gelinmez.” (HINCAL ULUÇ)
*“Hasan, yıldızsa ben kuyruklu yıldızım” (SERGEN YALÇIN)
n Fenerbahçe-Diyarbakır maçı sonrası Diyarbakırlı Burhan’ın teknik yorumu: “Son dakkada iki pozisyonumuz var, onları atsak gol olacaktı.”
* “Kaleci olmasa goldü” (TURGAY ŞEREN)
* “3 puanlık sistemde gol atmazsanız kazanamazsınız.” (ÜMİT KAYIHAN)
* Ankaragücü-Gençlerbirliği maçını Başkent ekibi kazandı.” (TRT SPİKERİ)
* (ÜMİT ÖZAT) - when it doesn’t it doesn’t. Türkçesi; OLMAYINCA OLMUYOR
* “Messssiiiiiii, bu adam neyin nessiiiiii??. Evet Sayın seyirciler gerçekten de bu adam neyin nessi.” (ERTEM ŞENER)
* “Avrupa’ya gitmek öyle kolay mı? Almanya maçından sonra benim Bayern Münich’e transferim vardı. Adamlar araştırmışlar. Almadılar.” (SERGEN YALÇIN)
* “Bu akşam değerli konuklarımızın yanında çok daha değerli iki konuğumuz var.” (İLKER YASİN)
* “Bu maça kalp değil, kalp pili dayanmaz” (ERTEM ŞENER)
* “Gol makinesi diye aldık, çamaşır makinesi çıktı.” (MEHMET ALİ YILMAZ)
* Liverpool kalemize akın akın geliyor. yüreğimiz ağzımıza gelmekten, ağzımızda yer kalmadı sayın seyirciler..” (ERTEM ŞENER)
* “Casillas sahadaki en başarılı kalecilerden biri” (ÖMER ÜRÜNDÜL)
* “Korner mi bakıyorum, hayır köşe vuruşu” (İLKER YASİN)
* “İki takım gol atamazsa eğer maç berabere biter.” (ÖMER ÜRÜNDÜL)
* “Eğer milli takıma yabancı hoca alınacaksa benim Alman vatandaşlığım da var” (YILMAZ VURAL)
*“Bence bu sezon en çok puan alan değil, en az puan kaybeden takım şampiyon olacak!” (İBRAHİM ÜZÜLMEZ)
* Saba Tümer: İlk ne zaman milli oldunuz? Rıdvan Dilmen: Futbolda mı?