Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları

İZSİAD olarak yurt dışı ve yurt içi gezilerimiz devam ediyor.

Her ne kadar bu geziler bazılarını rahatsız edip kıskandırsa da İZSİAD yönetimi olarak aldığımız karar gereği İzmir dışı iş temaslarımız devam edecek.

Kayseri yıllardır merak ettiğim şehirlerin başında gelir. Son 10-15 yılda başta kentsel yenilenme adına müthiş bir değişim yaşadığını okuyor ve izliyordum.

Gidip görünce okuyup seyrettiklerimin az bile olduğunu anladım ama en önemlisi Türkiye’de siyasetin şehirlerin gelişmesinde ne kadar etkin olduğunu gördüm.

Haberin Devamı

Türkiye’de, 80’li yıllardan bu yana iki kent; Malatya ve Kayseri olağanüstü bir değişim yaşadılar. Malatya’yı rahmetli Özal, Kayseri’yi de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül değiştirdi.

90’lı yılların sonundan itibaren Refah-Yol Hükümetleri’nden başlayarak etkin görevlerde bulunan Abdullah Gül, bakanlığı, başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı süresince Kayseri’yi adeta ihya etmiş.

Burada bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanı olduğu dönemde İzmir’de benim de aralarında bulunduğum bir grup gazeteciyle sohbet toplantısı oldu. Gül, İzmirlilere ne olduğunu, sorarak, geçmişte İzmir’in en kıskanılan illerin başında geldiğini, tüm medya yöneticilerinin İzmir’den çıkmasına rağmen bu kentin üzerinde bir ölü toprağı bulunduğunu söyleyerek, “Neden İzmir durgunlaştı?” dedi.

Ben de söz alıp ”Kusura bakmayın Sayın Bakanım, bu gerilemede sizin bakanlığınızın da katkısı çok. Yalnız sizin döneminiz değil, sizden çok önce Dışişleri Bakanlığı bizi unuttu” deyince Abdullah Gül ”Nasıl yani?” diye sordu.

Bende anlatmaya devam ettim: “Şöyle bir 15-20 yıl gerilere gidin Türkiye’ye gelen yabancı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Kral, Kraliçenin Ankara resmi temasları bittikten sonra İzmir’e de mutlaka gelirler, İzmir’de bir gece yatarlar. Efes, Meryem Ana, Kuşadası’nı gezip Türkiye’den öyle ayrılırlardı. Ama ne yazık ki bu çalışma artık yapılmıyor ve İzmir dünya basınında yer almıyor” şeklinde konuyu özetledim. Bunun üzerine Gül bu konuyu inceleyeceğim ve gereğini yapacağım dedi.

Haberin Devamı

Aradan 3 yıl falan geçti. Abdullah Gül Cumhurbaşkanı oldu ve Expo için Paris Büyükelçiliği’nde kendisiyle tekrar karşılıklı geldik.

Ben yukarıdaki konuşmayı hatırlayıp hatırlamadığımı sordum. Evet deyince, “Sayın Cumhurbaşkanım, siz geçen Hollanda Kraliçesini Kayseri’de ağırladınız; gördüğünüz gibi İzmir yine dışlandı” diye konuşmama gülümseyerek “program çok önceden yapılmıştı” dedi.

Evet, İzmirliler olarak bu şehirden güçlü ve etkili siyasetçiler çıkaramazsak kentin durağan hali değiştirilemez.

Gelelim Kayseri’ye. Yollarıyla, kent dokusuyla, toplu taşım sistemiyle, alışveriş merkezleriyle, müzeleriyle, stadıyla, Erciyes’e yapılan yatırımlarla bu kent yakında Orta Anadolu’da çok büyük bir çekim merkezi olacak. Tabii Kapadokya, Göreme, Ürgüp bu yöre için ayrı bir şans.

Yalnız Kayseri’den hediyelik pastırma almak isteyecekleri uyarmak istiyorum. Sipariş verirken Orhan Ayalp’i dinlemediğime pişman oldum. Grupta pastırma siparişi çok olunca bilinen ve bizim gruptaki bir kişinin yakını olan Pastırmacı Selçuk’a siparişler verdik. Orhan Ayalp ben kendim gelip göreceğim, öyle paket yaptıracağım dediğinde, ”Abartma Orhan bu kadar tanıdık var artık kaliteli pastırmayı yanımızda götürürüz” dedikten sonra pastırmacı Selçuk’a da “Bakın beni mahcup etmeyin, ben size güveniyorum, Orhan Ayalp güvenmediği için biraz onu utandırın” şeklinde espri yaptım.

Haberin Devamı

Üzülerek yazıyorum ki ben utandım. Pastırmacı Selçuk’tan aldığımız pastırmaların büyük çoğunluğu bizdi üzdü. Gösterilen ve tattırılan kalite İzmir’de açılan kutulardan çıkmadı.

Kayserililere tavsiyem bu imajlarını değiştirsinler yakında önemli bir turizm merkezi olacaklar. Bu kentten ayrılanların daha sonra Kayseri için iyi konuşmalarını istiyorlarsa “Eşeği boyarlar, babasına satarlar” atasözünü değiştirsinler.

Çünkü bu söz biraz bize uygulandı.