Nur Başnur

Nur Başnur

-

Tüm Yazıları

Son dönemde sık duyduğumuz kelimelerden biri sürdürülebilirlik. Daha yaşanabilir bir dünya kurmayı hedefleyenlerin dağarcığında yer tutuyor. İşte buradan hareketle bir grup gönüllü, filmlerle sürdürülebilirlik konusunun farklı yönlerini irdeliyor

Bireysel ya da kurumsal olarak son dönemde dilimize pelesenk ettiğimiz sözcüklerden biri de sürdürülebilirlik. Herkes kendince bir şeyler anlamakla birlikte özünde yerkürenin ucuna geldiği tükeniş hattından geri döndürebilmeyi ve daha yaşanabilir bir dünya kurmayı hedefleyen her çeşit etkinlik sürdürülebilirlik kavramının içine sığdırılabilir. İşte buradan hareketle bir grup gönüllü, filmlerle sürdürülebilirlik konusunun farklı yönlerini irdeliyor. 5 yıldır bir film festivali gerçekleştiriyorlar.
Festival dedikse sadece film gösteriminden ibaret sanılmasın; konuşmacılar, müzisyenler ve renkli etkinlikleriyle sürdürülebilirlik kavramına ve dünyaya daha bütüncül bir bakış arayışı yaşanıyor festival süresince. Geçen yıl, vücudumuzu bir çalgı gibi kullanarak yarattığımız müziği hatırlıyorum da, pek eğlenceliydi doğrusu.
Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nde neyin sürdürülebilir olduğu veya olmadığına dair dünyanın dört bir yanından örnekler sunuluyor.

Farklı dünyalar farklı görüşler
Festivalde bir işadamıyla bir çiftçiyi, öğrencilerini toplayıp gelmiş bir öğretmenle bir anneyi, aktivistlerle öğrencileri yan yana otururken veya fikir alışverişinde bulunurken görmek mümkün. Festivali gerçekleştiren Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi, çeşitliliğe değer veren açık ve esnek bir yapı dahilinde yaşamı sürdürülebilir kılmak niyetiyle bir araya gelmiş gönüllü bireylerin ‘yaşamı çoğaltacak’ projeleri hayata geçirme amacıyla doğmuş bir yapı.
İki mekanda dört gün sürecek festivali ajandanıza almanızı öneririm. Festivali, 29-30 Kasım’da Beyoğlu İtalyan Kültür Merkezi’nde ve 1-2 Aralık’ta Salt’ta ücretsiz izleyebilirsiniz. www.surdurulebiliryasam.org

Haberin Devamı

YATIRIMCIYA DAVET VAR

Çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul, dünyanın dört bir yanından uluslararası galerileri, koleksiyonerleri ve sanatseverleri İstanbul’da bir araya getirdi. Fuara 600 sanatçı 3 bin eserle katıldı. 70 bine yakın ziyaretçinin gezdiği tahmin ediliyor. Üç de büyük sponsoru vardı etkinliğin; Akbank Private Banking, Zorlu Center ve Yıldız Holding. Ölçek ciddi yani.
Fuarın, Türk çağdaş sanatına sağladığı katkı ve İstanbul’u bölgesel bir sanat merkezi haline getirmek konusundaki önemi açık. Benim açımdan dikkat çekici diğer bir önemi, ana sponsor Akbank Private Banking‘den Saltık Galatalı’nın söyledikleri: “Faiz oranlarının düşük seyrettiği likiditenin bol olduğu mevcut ortam 4-5 yıl daha devam edecek. Bu ortamda sanat eserlerine ilgi de sürecek. Bu sebeple müşterilerimize portföy büyüklüklerinin yüzde 5’ine kadar olabilecek oranlarda sanat eseri yatırımı yapabileceklerini öneriniyoruz. Ancak biz kimin hangi eserine yatırım yapılacağı konusunda yorumda bulunmayız, bu alanda uzmanlığımız da yok. Bu konuda yetkin kişilerden destek alınmalı.”

Umarım hedeflerine ulaşırlar
Bu daveti önemsiyorum ancak hisse senedi yatırımda nasıl ki şirket performanslarını takip etmek yatırımcıdan beklenen sorumluluksa sanata yapılacak yatırımda da yanlış ata oynamamak önemli. Dilerim gelecek yıllarda fuar; yönetim kurulu başkanı Ali Güreli’nin söylediği gibi “Dünya sanat piyasasına yön veren birinci halkadaki 5 bin kişiyi İstanbul’a çekmek” ve yerli-yabancı yatırımcıya kaygan ekonomik ortamda güvenilir bir platform oluşturmak açısından hedeflerine ulaşır.