En korkutucu sorun: İnme

11 Mayıs 2015

Geçen haftaki beyin kanamasıyla ilgili yazımdan sonra okurlardan gelen sorulardan insanları en çok korktutan sağlık sorunun felç geçirmek olduğunu bir kere daha anladım. Bu hafta, çoğu inmenin nedeni ve nasıl korunulabileceğiyle ilgili sorulara cevap vereceğim

Kansız kalamaz
Beyin hücrelerinin ölmesine yol açan her neden inmeye neden olabilir. Kanama bu nedenlerden biridir ama başta geleni değildir. Her 10 inmenin 8’indeki sorun, beynin bir bölümünün kansız kalmasıdır. Bir bölgeye kan gitmemesinin sebebi orayı besleyen damarın, damar sertliği nedeniyle tıkanması olabilir, ya da damarda bir sorun yoktur ama başka bir yerden kanla gelen pıhtı damarı tıkayıp kan akımını durdurur. Başka bir neden ise damar duvarlarının zayıflığına bağlı oluşan dolaşım bozukluklarıdır. Bazı hastalarında kolay pıhtı oluştuğu için kan akımı bozulur. Bazen kanda ve damarlarda hiç bir sorun olmasa bile inme gerçekleşebilir. Kalp birkaç dakika kan pompalayamadığı ya da tansiyonun çok fazla düştüğü durumlarda beyin kansız kalıp hasar görebilir. Kısacası beyin, hangi nedenle olursa olsun kansız kalmaya tahammül edemez.
Pıhtı nereden geldi?
İnme geçiren bir hastayı muayene eden bir doktor önce

Yazının Devamı

Beyin kanaması

4 Mayıs 2015

En korkulan sağlık sorunlarından biri olan beyin kanamasının çeşitli nedenleri vardır. Bazen ciddi bir soruna yol açmadan kendi kendine iyileşir. Çoğu zaman ise ağır felç ya da ölümle sonuçlanır. Tedavisi zordur ama korunmak mümkündür

Cihan Bey kahvaltı ederken başına aniden bir ağrı girdiğini hissetti. Baş ağrsı kısa sürede şiddetlenirken midesi bulanmaya başladı. Ağrı kesici ilaç almasına rağmen durumunda iyileşme olmayınca hastaneye gitmeye karar verdi.
Acil servisteki doktor “Ne şikâyetiniz var?” deyince Cihan Bey, “Gözümü açamıyorum, çok başım ağrıyor, 52 yaşındayım, bugüne kadar hiç bu kadar kötü ağrı çekmedim, midem de bulanıyor” diye cevap verdi. Durumuyla ilgili bilgi aldıktan sonra doktor yaptığı muayene sırasında hastanın boynunu rahat oynatamadığını fark etti. Birkaç dakika sonra acil olarak bilgisayarlı tomografi çekilmesi için aynı kattaki radyoloji bölümüne yolladı.
Doktor yanındaki tıp öğrencilerine dönüp “Bu hastaya teşhisiniz nedir?” diye sordu. Tatmin edici bir cevap alamayınca anlatmaya başladı. “Bir hasta başım hiç bu kadar şiddetli ağrımamıştı ya da hayatımın en kötü baş ağrısı derse mutlaka beyin kanamasından şüphelenmelisiniz. Bunun yanında mide

Yazının Devamı

BALÇOVALILARIN RİSKİ YÜKSEK!

27 Nisan 2015

Kardiyolojinin farklı alanlarında araştırma yapan 3 hekim ve çalışma arkadaşları ödüllendirildi. Ödüle layık görülen kalp ritim bozuklukları, anjiyodan sonra böbreklerde görülen bozulma ve Balçovalıların kalp hastası olma riski konularındaki özgün çalışmalar hastalıkları önleyecek stratejiler geliştirmenin önemini vurguluyor

Türkiye’nin kalp damar hastalıkları konusunda önde gelen aylık bilimsel yayını Anadolu Kardiyoloji Dergisi tarafından 2013 yılında basılan en özgün araştırmalar ödüllendirildi. Ödüllerin sponsorluğunu Eti şirketler topluluğu yapıyor. Derginin kurucu baş editorü Prof. Dr. Bilgin Timuralp’in önderliğinde, Editör Prof. Dr. Zeki Öngen’in başkanlığını yaptığı jüri tarafından belirlenen 3 bilim insanına ödülleri, geçen hafta İstanbul’da yapılan Türk Kardiyoloji Derneği Girişimsel Kardiyoloji Birliği yıllık toplantısı sırasında takdim edildi.

Kalbi durdurarak düzeltmek

Atriyal fibrilasyon kalbin üst odaklarından kaynaklanan çok sayıda düzensiz elektrik uyarısı sonucu ortaya çıkar. Kalp düzensiz ve hızlı atar. Bir çok kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve başka nedenlerle oluşan bu çarpıntıda kalpte pıhtı oluşma tehlikesi vardır. Bu nedenle doktorlar bir

Yazının Devamı

Her derde deva olan mucize ilaç

20 Nisan 2015

Genetik, birçok özelliğimizi belirlese bile her şey anlamına gelmiyor. Kalp damar hastalığı, kanser, diyabet gibi kronik hastalıklara genetik olarak eğilimli olsak da hastalıkların oluşumunda yaşam tarzımızın da önemli bir yeri var.

Kronik hastalıkların oluşumunda ve yaşam süremizde genetiğin ve yaşam tarzımızın etkili olduğunu biliyoruz. Lakin, ne ölçüde etkili olduklarını tam olarak bilmiyoruz.
Bu bilgi eksikliğinin bir nedeni, beslenme ve egzersiz gibi alanlarda uzun vadeli araştırma yapmanın zor olması.
Diyelim ki düzenli egzersiz yapmanın sağlığa etkilerini karşılaştırmalı bir araştırma yaparak saptamak istiyorsunuz. Geniş bir gönüllü insan topluluğunu rastgele 2 gruba ayırıp inceleyeceksiniz. Bir gruba düzenli egzersiz yaptırırken diğerine günlük yaşamlarına devam etmelerini söylediniz.
Araştırma haftalar veya birkaç ay sürecekse başarılı olabilirsiniz. Ama, bu kadar kısa sürede egzersizin yararları hakkında çok az bilgi edinebiliriz, yıllar süren bir çalışma yapmamız gerekir derseniz işiniz çetrefillleşir. Çünkü, bu araştırma yeni bir ilacın boş ilaça karşılaştırıldığı çalışmalara benzemez. Birinci gruptan bazılarının egzersizi bırakması, kontrol grubundakilerden

Yazının Devamı

Genetik editör

13 Nisan 2015

Geçen haftaki genetik gelişmelerle ilgili yazımdan sonra okurlardan birçok soru geldi. Bu haftaki yazımda gönderilen sorulardaki ortak noktalara değineceğim

1- Hücre bölünmesi çıldırınca kanser oluyor

Hücreler birçok organımızdada yenilenmek için bölünerek çoğalır. Gayet kontrollü bir biçimde gerçekleşen bölünme sırasında, hücre tüm kromozomlarıyla beraber kendi tıpkısını yaratır. Bölünen hücrenin de yavru hücrenin de 23 çift yani 46 kromozomu vardır.
Hücrelerimizin bölünüp çoğalmasını başlatıp yürüten genler vardır. Onlar kadar önemli, gerektiğinde frene basıp çoğalmayı yavaşlatan veya durduran başka genler de vardır. Bu genlerde bir sorun olursa iş çığrından çıkabilir. Fren yapan genlerde mutasyon olursa kansere kapı acılır.

Sperm ve yumurtada vücuttaki tüm hücrelerden farklı olarak yarı sayıda kromozom vardır. Anneden ve babadan gelen 23 tek kromozom bebekteki 23 çift (46) kromozomu oluşturur.

Yazının Devamı

Genetik şifre çözülüyor!

6 Nisan 2015

İki hafta önce yayınlanan 4 bilimsel makale, 330 bin nüfuslu İzlanda’nın genetik araştırmalar açısından ne kadar ileri olduğunu gösterdi. Soğuk iklimi ve faal yanardağlarıyla tanıdığımız bu ülke dev bir genetik araştıma laboratuarı gibi...

15 yıl önce, ABD Başkanı Bill Clinton insanoğlunun genetik haritasının çıkarıldığını ilan ettiği konuşmasında tıpta yeni bir devrin başladığını söylemişti. Bu zorlu işi başaran ekibin başındaki bilim adamı Francis Collins, 10 yıl içinde hastalıkların genetik tanısının mümkün olacağını, daha sonra da kişiye özel tedavilerin geliştirileceğini müjdelemişti. Bu ve benzeri öngörülerin yol açtığı aşırı iyimser beklentiler bugüne kadar yereince karşılanamadıysa da yıllar süren birçok bilimsel çalışma sayesinde epeyce yol kat edildi. Aynı zamanda genomun zannedildiğinden çok daha çetrefilli bir bilmece olduğu fark edildi.

1- Şifremiz genomda


Bir canlının tüm genetik materyaline genom denir. Vücudumuzun inşasını ve çalışmasını sağlayan, anne ve babadan gelen ve daha sonraki kuşaklara aktarılan kalıtım bilgilerinin tümü genomu oluşturur.
Genom hücrelerimizin çekirdeğinde bulunan 23 çift kromozomdan oluşur. Her bir kromozomda da birçok gen

Yazının Devamı

TIP ÖĞRENCİLERİ ÇOK DERTLİLER

30 Mart 2015

Sağlık Bakanı’nın girişimiyle İstanbul’da bir araya gelen tıp fakültesi öğrencileri “Genç hekimler buluşuyor, sağlığın geleceğini konuşuyor” adlı toplantıda kendilerini bekleyen parlak bir geleceği değil, gelecekleriyle ilgili kaygılarını anlattılar

7 Mart Cumartesi günü Sağlık Bakanlığı’nın girişimiyle çoğu İstanbul ve Trakya’da bulunan 15 tıp fakültesinden 135 öğrenci bir araya geldi. Benim de misafir öğretim üyesi sıfatıyla davet edildiğim “Genç hekimler buluşuyor, sağlığın geleceğini konuşuyor” adlı toplantıda her fakülteden bir öğrenci, temsil ettiği arkadaşları adına bir konuşma yaptı. Konuşmaların sonunda diğer öğrenciler ve salonda bulunan öğretim üyeleri dile getirilen sorunlar üstünde hararetli bir tartışma yaptılar.
Öğrencilerden önce kürsüye çıkarak açış konuşmasını yapan Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, tıp öğrencilerini dinlemek için orada olduğunu, hiç bir baskı hissetmeden düşüncelerini özgürce dile getirmelerini istedi.
Toplantının başlığı “Genç hekimler buluşuyor, sağlığın geleceğini konuşuyor” olmasına rağmen, öğrencilerden hiç biri, mesleğe atıldıkları yıllarda veya 5 - 10 yıl sonra tıbbın nerede olacağına, nasıl bir sağlık hizmeti için

Yazının Devamı

Kalp sağlığında yeni gelişmeler

23 Mart 2015

Geçen hafta Amerikan Kardiyoloji Koleji’nin San Diego’da yapılan yıllık bilimsel toplantısında yeni buluşları, yaratıcı yaklaşımları anlatan binlerce bildiri sunuldu. Bunlar arasından en çok ilgi çekenlerine kısaca değineceğim.

Geleceğin tıbbı
Toplantının ana temalarından biri kardiyolojinin geleceğiydi. Ufuk açıcı tartışmaların yapıldığı panellerde dünyanın sanal olarak çok küçüleceği ve teknolojinin sağlık hizmeti sektöründe köklü değişiklikler yapacağına değinildi. Uzmanlar, bugün kan tahlilleri, radyolojik testler ve zahmetli başka incelemelerle elde edilen bilgilerin gelecekte çok daha kolay elde edileceğini düşünüyor. Nano teknoloji kullanılarak vücuda yerleştirilen ‘sensor’ler ve giyilebilen teknolojiler aracılığıyla toplanacak verilerin elektronik ortamda anında değerlendirilerek kişiye özel tedaviler geliştirilebileceğini öngörüyor. Hastaların, genetik yapıları ile kendi vücutlarının zayıf ve güçlü yanları hakkında daha bilgili olarak sağlıklarını korumalarının kolaylaşacağı ve korunmanın tedavinin önüne geçeceği düşünülüyor.
Kirli hava beyne tehdit
Hava kirliliği, dünyanın birçok yerinde ciddi sağlık sorunlarının temel nedenlerinden. Medyada Çin’in

Yazının Devamı