BU BEŞ YIL BANA DOKUNMAYIN!

22 Kasım 2012

14 Kasım 2012, çarşamba... Ankara If’te tek kişilik gösterimi yaptım, gösteri sonrası okur dostlarla neşeli bir sohbeti takiben otelime döndüm... Sabahın 6’sında telefonla uyandırıldık... İki polis beni almaya gelmiş!.. Kalktım, giyindim, “Nedir böyle erkenden acil bu iş” diye... Ne olacak, bildiğiniz GBT, yani Genel Bilgi Taraması...
2011 Mart’ının son günüydü... Yıllarca girip çıktığım okuluma (İ.Ü. İletişim Fakültesi) girerken kimlik sordular... “Benim okulum” falan derken kolumu tuttu görevlinin biri, çıkarmaya çalıştılar, orada film koptu... “Bırak kolumu” diye bağırdım, gittim eski kantinime, kahvemi içtim... Bu olay üzerine ‘Görevli memura direnmekten’ hakkımda dava açılmış meğer...
15 Kasım Perşembe, 6’dan 12’ye kadar karakol, hastane, adliye diye bu işle uğraştım... Kısa süreli kelepçe bile taktılar... Nihayet hakim bey “Niye kimlik gösterip girmediniz?” diye sordu, “‘Eski öğrenci’ diye kimlik yok ki” dedim, beraat ettim... Sabahın köründe uyandırılmanın siniri, memurların nazik davranışlarıyla eridi gitti... “Bu da böyle bir Ankara kafası işte” dedim içimden...
Beraat ettim ama ‘suçum’ beş yıllığına geri bıraktırıldı... Yani bu beş yıl içinde suç

Yazının Devamı

SON DAKİKA KOLPASI

15 Kasım 2012

Bahtsız Bedevi ile Kutup Ayısı, düzenledikleri ortak basın toplantısında, aralarında bir düzey ortalaması tutturduklarını ve birbirlerine asla ‘Erdoğan’ ya da ‘Kılıçdaroğlu’ hitaplarını kullanmayacaklarını açıkladılar!..

GÜLÜNÇALTI
Ne garip, ‘adam olmak’la ‘idam olmak’ arasında sadece tek harf fark var...

AYARLAYIN BUNLARI!
Niçin futbol maçlarından önce, evsahibi takımın koyu taraftarlarından 10 veya
20 tanesi, sahaya çıkarılıp tüm seyirciye tanıtılmaz? Böylece maç öncesi zaman renklendirilmiş olmaz mı? Ve sırada bekleyen kitleler için markalardan maddi destek kolayca sağlanmaz mı?

Yazının Devamı

iKi RESiM ARASINDAKi 7 FARK

8 Kasım 2012

KAFALARA DİKKAT!

Başörtülü iki arkadaşım var, onlarla yaptığım derin edebiyat sohbetlerini bütün öcü uzmanlarından, tüm papa yancılarından üstün tutarım...

KARŞILAŞTIRMALI EDEBiYAT

“Beni öldürmeyen, beni güçlendirir.” Nietzsche

“Gücüme gidiyor böyle yaşamak” Muazzez Ersoy

ŞU HAYATTA NE YAPTIM?

Önceki gün bir süpermarketten gazete aldım, bakkaldaki gibi parayı verip çıkacağım sanırken, kasadaki adam “Yalnız o gazeteleri okutmam lazım” dedi, “Okunmuş gazete istemem ama ben” dedim. Sonrası susuştan ve tebessümden ibaret...

Yazının Devamı

KAFALARA DiKKAT!

1 Kasım 2012

Cumhuriyet dediğin, bayramının cumhura yasaklandığı rejim midir yoksa halka ‘’Başkanım çok yaşa’’ diye bağırabileceği cuma selamları yeterli midir?!

KARŞILAŞTIRMALI EDEBiYAT

. ‘’Hayat, sen yarın için planlar yaparken başından geçenlerdir.’’
John Lennon

. ‘’Ben ölmeden önce, bir sürü hatam oldu.”
Fatih Erdemci

YORUMSUZ

Yazının Devamı

GÜNAYDIN’A VEDA...

25 Ekim 2012

Tahta, taş, toprak... Erol Günaydın, önce Ses Tiyatrosu’nda çok sıcak, muhteşem bir törenle anıldı... Sonra Teşvikiye Camii’nde cenaze namazı kılındı, dualar okundu... Ve son olarak ustayı, Feriköy Mezarlığı’nda sevgili eşi Güneş Hanım’ın yanına yatırdık, nur içinde yatsın diye...
Fakat mizah, komedyenin peşini bırakır mı hiç, daha dönüş yolundayken, sosyal medyada ‘Erol Günaydın’ın tabutunun üzerinde Galatasaray bayrağının ne işi var?’ şeklinde bir mesaj gördük. Sanki 60 yıllık Galatasaraylı değil de Barcelona taraftarıydı Erol Ağbi! Valla da pes!
Başta sevgili kızları Ayşe, Fatoş ve Günfer olmak üzere, tüm yakınlarına, her yaştan dostlarına ve sevenlerine tekrar başsağlığı dilerim. Bu halk, değerli komedyenini unutmayacak...

KARŞILAŞTIRMALI EDEBiYAT

. ‘Mutlu bayramlar vardı, kim bilir nerede kaldı’ Askılı şarkıcı İbo
. ‘Ağlamak yok, gülmek var yarınlarda’ Ali Rıza Binboğa (Aynı dönemler)

iKi?RESiM ARASINDAKi 7 FARK

Yazının Devamı

EROL GÜNAYDIN USTA’NIN ARDINDAN

18 Ekim 2012

Ayı Yogi’yi bilmeyen nesle aşina değiliz! Ayı Yogi’yi o seslendirirmiş meğer, çocukluğumuzun masum, neşeli, komik kahramanını. Sesini ilk kez öyle duydum.
İlk kez gördüğümde de Nasreddin Hoca’ydı. Sonra aynı ekranda meddah tiplemelerinde ve Anadolu kadını çeşitlemelerinde defalarca izledim.
Her ortalama yaşıtım Türk gibi, Erol Günaydın, taa küçüklüğümden sesiyle, vücut diliyle, sımsıcak bakışlarıyla hayatıma girmişti.
Sonra ‘Bay Yanlış ve Doğru Ahmet’ başladı. Bugünkü ‘kamu spotlarına’ benzer şekilde, sosyal alanda sürekli yanlışlıklar, hatalar yapan Bay Yanlış olmuştu bu kez Erol Günaydın. O yanlış yaptıkça bir çocuk olan Doğru Ahmet onu uyarır ve nasıl davranılması gerektiğini gösterirdi.
Öylesine samimiydi ki Bay Yanlış, tüm o hatalara rağmen kızamazdınız, o ne yapsa doğru gibi olurdu, çünkü komikti. (Yıllar sonra, Uykusuz’daki köşeme ‘Bay Yalnız ve Nerde Ahmet?!’ yazdığımda, ‘’Çok beğendim esprini, aferin sana Kızıl Büyü!’’ diyecek ve usta övgüsüyle kıvançlanmamı sağlayacaktı.)
Rahmetli Zeki Ökten’in muhteşem filmi ‘Pehlivan’la ilk kez sinema perdesinde seyrettim Erol Günaydın’ı. Senaryosunu Fehmi Yaşar’ın yazdığı, başrolünde Tarık Akan’ın olduğu o hüzünlü,

Yazının Devamı

‘SUÇ DELiLi’ OLAN HiKAYE!

11 Ekim 2012

Yasar Kemal’in son romanı ‘Çıplak Deniz Çıplak Ada’ çıktı, meraklısı kaçırmamıştır. (Zaten ‘YKY’ denince Yapı Kredi’den ziyade ‘Yaşar Kemal Yayınları’ geliyor aklıma!)
Ben, Yaşar Kemal’in son romanından değil, yazdığı ilk hikayeden bahsetmek istiyorum. Daha doğrusu, yayımlanan ilk hikayesinden. Hikayenin adı ‘Bebek’tir; Yaşar Kemal, bu hikayeyi dokuz kez yazmış, sonra ilk sekizini yırtıp atmış, daha sonra da onları korumadığı için pişman olmuştur. Devamını ustanın kendisinden okuyalım: “‘Bebek’ hikayesini yazdığımda okur yazarlığı olmayan köylü kadınlara okumuştum onu. Hikayeyi anlamış ve çok sevmişlerdi. ‘Bebek’, ben Ağır Ceza’da yargılanırken mahkemede suç delili olarak okunmuştu. Hem de 4-5 celse. Dinleyicilerin de, başyargıcın da hoşuna gitmişti. Sanıyorum ki, benim beraatime, bu hikayenin yargıç üstündeki etkisi de sebep olmuştu. Ben hapisten çıktıktan sonra yargıç ve karısı, hikayemin hoşlarına gittiğini bana söylemişlerdi. Mahkemede izleyicilerin benim hikayemi canı yürekten dinlemeleri beni çok mutlu etmiş, alacağım cezayı bile unutmuş gitmiştim.” (‘Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor’-Alain Bosquet ile Görüşmeler-Yapı Kredi Yayınları)
Eğitimsiz köylü kadınlardan

Yazının Devamı

SON DAKiKA KOLPASI!

4 Ekim 2012

Hükümetin Irak’la yaşadığı gerilimin sebebi ortaya çıktı! Başbakan’a yakın bir kaynak, Irak’ın ‘Rakı’ ile aynı harflerden oluştuğu için problem olduğunu, daha meyveye yakın yeni bir ülke ismi bulunursa, sorunun çözüleceğini belirtti!..

ŞU HAYATTA NE YAPTIM?

Bir üç harflilerden korktum, bir de üç isimli bakanlardan!..

Kafalara dikkat

Bilimsel eğitimin yerini hurafeler aldıkça: ’Bağır bağır bağır bağırıyorum; koşun kurşun döktürmeye çağırıyorum!’

KARŞILAŞTIRMALI EDEBiYAT

‘’Uyku, yorgunlukları yıkayan su.’’ William Shakespeare

Yazının Devamı