Günseli Önal

Günseli Önal

gonal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dişilerle temelde aynı genleri içeren erkeklerin, dişilerden daha hızlı evrilmelerinin nedeninin “Daha basit olmaları” olduğunu yazmıştım. “Erkeklerde kalıtım biçimi, kadınlardakine göre çok daha basit bir genetik mimari çerçevesinde gerçekleşiyor” diyen ABD’deki Florida Üniversitesi Genetik Enstitüsü araştırmacıları, kadınlarda devreye giren genler arası etkileşimin çok daha fazla olduğunu belirtiyor.
Yaptıkları araştırmaya göre, hücrelerinde iki X kromozomu bulunan dişilerin, bir X bir de Y kromozomu içeren erkeklere göre fazladan sahip oldukları X kromozomu, doğal seçilimin çağrısına yanıt verme işini biraz karmaşık hale getiriyor. Yani geciktiriyor. Dişiler, bu “XX” kromozom yapısına bağlı olarak, X kromozomunun içerdiği genlerin iki versiyonuna sahipler. Bu iki grup, yalnızca birbirleriyle değil, diğer genlerle de etkileşim halinde. 
ABD’nin Brown Üniversitesi biyoloğu David Rand’in bu konudaki açıklamasıysa şöyle: “Erkekler birer kartla oynuyor. Ancak, dişiler bir kartla oynarken birini de ellerinde tutuyorlar. Erkeğin elindeki kart iyiyse, yani yararlı bir özelliğe sahipse teşvik ediliyor, değilse eleniyor. Dişilerdeyse, var olabilecek ‘kötü’ bir kart, ‘iyi’si tarafından gizlenip koruma altına alınabiliyor. Bu, ‘olumsuz’ özelliklerin, dışa vurulmasa da taşınabilmesi demek.”
Bu bana, bir kadının aslında, aynı bedeni paylaşan iki farklı dişi olduğunu anlatıyor. Kadın, yaşam oyununa, koşullarına uygun gördüğü kartla katılıyor. Dış dünyasındaki “kötü”kadına karşı giriştiği mücadeleyi ise, aslında içindeki “öteki” dişiyi bilinçaltında bastırabilmek için veriyor. Kadının “kötü” gördüğü “öteki” kadınla mücadelesi, kendisiyle kavgasından başka bir şey değil...

Haberin Devamı

Güzele bakmak sevaptır

Bu başlığın altına en uygun cümleyi, Fatma Barbarosoğlu’nun Yeni Şafak’taki bir yazısında buldum: “Kadınlar ne giyerse giysin, bedenleri üzerinden nasıl mesajlar gönderirse göndersin insan olduğunun şuurunda olan hiçbir erkeğin dönüp bakmaması gerekir.”
Bense, bir erkeğin kadınlara bakmasından ve bir kadının erkeğin dikkatini çekmesinden daha doğal bir şey düşünemiyorum. Tekbir Giyim’in tesettür defilesi, türbanlı da olsa dişinin en temel içgüdüsünün bu olduğunu gösteriyor. Hiçbir baskı bu güdüyü öldüremiyor. Ne de olsa burası, “Güzele bakmanın sevap” görüldüğü topraklar.
Peki hangisi doğru veya hangisi yanlış? Bir kadının güzelliğini, giyimi, makyajı ve takılarıyla da belirginleştirerek, cinsel enerjisini özgür bırakarak erkeğin dikkatini çekmesi mi? Yoksa dişiliğini bastırıp, güzelliğini gizleyerek erkeğin dikkatinden kaçmaya çalışması mı? Bana göre bunlar, ne doğru, ne de yanlış. Kadının iki farklı yüzü. Erkek bu yüzlerden birini seçtiğinde, aklı diğerinde kalıyor. Kadınlar gibi iki yüzü olmayan erkekler, belki de bu yüzden “evlenilecek kadın” ile “eğlenilecek kadın” ikilemi yaşıyor.

Haberin Devamı

Adem’in çelişkisi

Eski bir efsaneye göre, insanlığın öyküsü Adem ve Havva ile başlamaz. Tanrı insanı başlangıçta çift yaratır. Erkek Adem, kadın Lilith’dir. Cennet bahçesinde yaşamaya başlarlar ama mutlu değillerdir.  Adem Lilith’i,  kendisine hizmet etme, bahçeyi bakımlı ve düzenli tutma konusunda tembel ve isteksiz olmakla suçlar. Cinsel ilişki sırasında, üstünlüğünün gereği olarak, onun sürekli altta olmasını ister. 
Adem’in sürekli olarak üstünlük taslamasına, kadına hükmetmeye çalışmasına karşın, aynı topraktan yaratıldıklarına göre eşit olmaları gerektiğini savunan Lilith, cenneti terk eder. Sunulan sıcak yuvayı kapıyı çarparak terk ettiği için artık yeri cennetten dışlananlar arasındadır.
Yalnız kalan Adem, geri getirmesi için Tanrı’ya yalvarır ama Lilith dönmez. Tanrı, Adem uyurken kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. Vücudunun bir parçası olduğuna göre erkeğe karşı çıkamayacağını düşünür. 
Kendi başına buyruk, erkek egemenliğini reddeden, eşitlik mücadelesi veren Lilith’in sembolize ettiği kadınsa, asırlar boyunca fahişe, cadı, şirret, uğursuz diye anılır. O, baştan çıkaran, her türlü kötülüğün kaynağı olan “şeytan”dır.