Günseli Önal

Günseli Önal

gonal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tekbir giyimin patronu Mustafa Karaduman, “Üç eşim var, kime ne? Eğer tekeşlilik mümkün olsaydı, kerhaneler olmazdı” dedi. Kıyamet koptu. İslami kesimi tedavi eden psikiyatr Doç. Dr. Sefa Saygılı, Tempo’ya ilginç şeyler açıkladı. Kocasının yılda bir veya iki kez ilişkiye girdiği bir kadının, bunun yanlış olduğunu bir yerde okuduğu için kocasını tedaviye ikna ettiğini, niye yıllarca beklediğini soran doktora “Her erkek böyledir sanırdım ” dediğini okuduk. Aynı kocayı paylaşan kumalar arasında mutlu olanını görmediğini söyleyen doktordan, İslami camiada en sık rastlanan cinsel sorunun “Birden fazla evlilik” olduğunu ve iki tarafı da mutlu etmediğini öğrendik. 
Yeni tartışma konumuz, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın “AKP’li kadınlar feminist ideolojinin kölesi olmadı olmayacak” sözleri.    Bu, feminist kadınların “özgür” olduğunu bildiğini gösteriyor Fırat’ın. Asıl, erkeklerin istediği şekilde siyaset yapan, kumalarıyla birlikte mutlu yaşamaları istenen, bütün erkeklerin kocaları gibi yılda bir kaç kez seks yaptığını sanan, talimatla çocuk doğuran, bu sınırların dışının cehennem olduğuna inandırıldıklarından bu “kafes”in dışına çıkmaya korkan AKP’li kadınların köle olduğunun farkında olduğunu da...
Kapıyı çarpıp o kafesten çıkan kadınlara karşı, evde tutmaya çalıştıkları kadınların üzerinde hakimiyetlerini sürdürmek isteyen erkeklerin avuntusu bunlar. O kadınlar da, cesaret edemediklerini yapan feministlere ve onların erkeklerine bakıp, doğru olduğunu sandıkları her şeyin yalan olduğunu görmeye başladılar. Bakın işte... Bir erkeğin yılda bir kaç kez seks yapmasının bir hastalık olduğunu anlayınca kocasını psikiyatriste götüren kadın, seks yapmamalarına yol açan rahatsızlığın tedavi edilmesini istiyor. Fırat’ın sözleri, AKP’nin erkeklerinin AKP’li kadınları üzerindeki hakimiyetinin artık zayıfladığını gösteriyor.

Haberin Devamı

Feministlerin “ex”leri
Bunları yazarken,  ABD’deki Rutgers Üniversitesi’nin araştırmasının sonuçlarını,  ‘’Feministler yatakta daha iyi ve ateşli’’ başlığıyla duyuran haberleri anımsadım. Erkeklere eski sevgilileriyle ilgili sorular soran araştırmacılar, ‘’Feministler, sanıldığının aksine erkeklerini memnun etmek için oldukça çaba sarf ediyor’’ diyordu. Bu araştırmacılar erkek olmalı. Yoksa, feminist kadınların kendileri mutlu olmak için seviştiklerini, mutlu olduklarında erkeklerini de mutlu ettiklerini bildiklerini, bunu “kendisini mutlu etme çabası” gören erkeklerin, o kadınların hayatlarında kalamadığı için “eski” olduklarını görürlerdi.
Düşünüyorum da, acaba feminist bir kadın öpmüş olsaydı, artık o kadının “eski sevgilisi” olacak Fırat, feminist kadınlardan bu kadar korkar mıydı? O araştırmaya katılanlardan, ne istediğini bilen feministler tarafından seçilen ve mutlu edilen bir erkek olmayı başaramayıp o kadınların mazisinde kalan hemcinsleri gibi, o günleri içi giderek mi anımsardı? Kimbilir.... 

Haberin Devamı

‘Evinde mutlu kadın’ da öpmüyor

Bir tekstil firmasının reklamında, hanım hanımcık bir kadın işe giden kocasını yanağından öperek uğurluyor. Adamı başından savıp bir süreliğine  özgür kaldığında, hemen hırkasını çıkarıp, başlıyor şarkı söyleyip dans etmeye. Onu fettan bir kadına dönüştüren başka bir erkek değil. Kendi “seçtiği” renkler, desenler, perdeler, örtüler, çarşaflar....
İşteki kocalarını özlemeyen,  yokluğunda kendilerini özgür hisseden başka kadınlar katılıyor ona. “Monoton diyorlar hayatıma / Hadi oradan canım / Perdeme bakarım ben / Renklenir günüm hemen / Severim nevresimimi / Deseni anlatır beni / Evimde mutluyum ben” sözlerinin üzerine yazıldığı müziğin orijinali, İngiliz şarkıcısı Bonnie Tyler’ın “Holding out for a Hero” adlı parçası.
 Yüceltilmek istenilen “ev kadınları”nın gizli özlemleri, farkında olmadan bu şarkıyla vurgulanıyor: “Bir kahraman bekliyorum”