DAHA KAÇ YUNUS?

2 Eylül 2013

Antalya Kemer’deki Moonlight Dolphinarium’da bir yunus öldü. Burası, Kaş’taki yunus parkı kapatılınca, oradaki iki yunusun gizlice taşındığı gösteri merkezi

Yunuslara Özgürlük Platformu, hayvanlar Kaş’tan ilk getirildiklerinde (mayıs ayında), uzman deniz memelisi veterinerleri tarafından sağlık kontrolü yapılması ve bir rehabilitasyon merkezi oluşturularak koruma altına alınmaları talebinde bulundu. Haziranda İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün gönderdiği ve deniz memelisi uzmanı olmayan veterinerler yunusların çok sağlıklı, havuz suyunun da uygun olduğunu belirten bir rapor sundu onlara. (Oysa platformun sözcüsü Öykü Yağcı’nın dediği gibi: “Hiçbir havuz veya deniz kafesi, deniz memelileri için ‘uygun’ olamaz.”) Ölen yunusun Kaş’tan getirilenlerden biri olması ihtimali çok yüksek. Bulaşıcı bir hastalık varsa diğer üç yunus da tehlikede.
Antalya, beş yunus parkıyla Türkiye’de en fazla yunus gösteri merkezi olan illerden biri. Ve bu ilk ölüm değil. 2010’da Sealanya adlı gösteri merkezinde dört yunus art arda hayatını kaybetmişti. Yunuslara Özgürlük Platformu o zaman da resmi makamlara başvurmuş ama tesise hiçbir hukuki yaptırım uygulanmamıştı. Merak ediyorum bu

Yazının Devamı

YAŞAMA HAKKI

26 Ağustos 2013

Tam da kimin yaşamaya hakkı var, kimin yok, kimin ölümüne ağlamalı, kiminkini umursamamalı tartışmalarının yaşandığı bugünlerde çarpıcı bir yazıyla karşılaştım. Hayvanların Kurtuluşu Cephesi (ALF TR) Facebook ve Twitter hesaplarından paylaşmış. Bazı kısımlarını aktarmaya karar verdim. Ama siz tamamını okuyun. Hatta www.hayvanozgurlugucevirileri.com adresine göz atın.
Mira Fong’a ait yazı gezegenin hayatta kalabilmesi için insanın diğer dünya sakinlerine yönelik bilincini değiştirmesi gerektiği üzerine.
Birçok insan hayvan haklarını, alışkanlıklarına, çıkarlarına ters düştüğü için tehdit olarak görür. Ama her toplumsal hareket, ahlaki bir krize verilmiş yanıttır. 200 yıl önce kölelik normaldi, artık değil. Şimdi sıra hayvanların köleliğini sona erdirmekte.

Güçlü olan haklı mı?
Bugün artık hayvanların akıl yürütebildiklerini, duyguları olduğunu, acı çektiklerini biliyoruz. Aramızda çok fark olmadığı bilimle kanıtlandı. Oysa türcülük insanın diğerlerinde üstün olduğu iddiasında. Irkçılık, cinsiyet ayrımcılığı gibi ahlaken bağlayıcı olmayan fiziksel farklılıklara dayanarak “Güçlü olan haklıdır” sözünü meşrulaştırıyor. Buna inanmak da işimize geliyor.
Televizyonda bir

Yazının Devamı

BOL HAYVANLI TATİL

19 Ağustos 2013

Datça; şahane denizi, koyları, kabak çiçeği dolması, bademli patlıcan kızartması, rakısı, birası, sonsuz midye dolmasının yanında bolca hayvanlı ve yine çok güzeldi

Bayram tatili için Datça’daydım. Her zaman olduğu gibi sitedeki kedi ailesi, kısa süre sonra kapıda belirdi.(Her gittiğimde onları günde beş sefer yedirip şok bir şekilde kilo almalarına çalışırım.)
Ama bu kez Datça’da sadece kediler yoktu. Bir kere sitede köpekler peydah olmuş. Genelde kedilere yemek yedirmiyorlar diye alıştırmaktan çekinirdim ama bunlar zaten alışmışlardı. Her gece yemek yiyip, süt içmeye geldiler. Hatta içerinden biri, bir husky kırması (O sıcakta husky olmayı düşünün!) 2-3 gün ayrılmadı kapıdan.
Sonra kirpi ailesi geldi ziyaretime. Hem de yavrusuyla. O kadar minikti ki tabağa yetişemiyordu neredeyse... Yalnız ne kadar gürültülü yemek yiyorlar, inanılmaz...
Asıl sürprizse Kargı Koyu’ndaki sıpaydı. Biraç haftalık, irice bir köpek kadar neredeyse. Bağlamışlar boynundan, güneşin altında duruyor. Yanına gidince hemen insana sokuluyor, kafasını dayıyor. Hiç sıpa görmemiştim, yani bu kadar yakından.
Tabii güneşin altında olduğu için sahibini aramak, hayvanı gölgeye çekmek vs gibi

Yazının Devamı

DÜNYANIN EN GÜZEL KEDİSİNE

12 Ağustos 2013

O pespembe göbeğini bir kez daha öpemeden gitti Boncuk’um. Dünyanın en güzel kedisi artık yok!

Tam 10 yıl önceydi. Gene yaz. Sıcak. Temmuz ya da ağustos. Apartmanın altındaki pasaja girerken çıktı karşıma. Benim karşıma. Başkasının değil. Minicikti. Gri beyaz. Sırtında iki pembe leke. Kanat gibi. (Yıllar ilerleyip de kilo alınca kaybolacaktı kanatlar) Zayıf, zayıfi zayıf. Ama karnı torba gibi, şiş. Arka ayaklarından biri de yanda, sürüyor.
Gözleri kocaman, o kadar ki neredeyse dışarı uğrayacak... Ama bir şekilde aşık olduk birbirimize ilk görüşte.
Eve çıktık birlikte. Belli bir zoru var. O şişlik normal değil. Veteriner tekme sonucu bu hale gelmiş olabileceğini söyledi. Diyaframı yırtılmıştı. O yüzden bütün içorganları torba gibi aynı yerde duruyordu. Arka bacağı da yine darbeden dolayı yerinden çıkmıştı. Ameliyat oldu. O minicik haliyle. 2 hafta veterinerde kaldı. Serumlar vs. Ben Datça’daydım tatilde. (Tıpkı şimdi olduğu gibi.) Eve geldikten bir süre sonra anlaşıldı ki kaka yapamıyor. Kuma gidiyor, gözlerini kısıyor, ıkınıyor ıkınıyor. Bir şey çıkmıyor. Düğme kadar yapsa seviniyoruz.
Derken haftada bir lağmana gitmeye başladık. O minnacık poposuna

Yazının Devamı

HAVAALANI YETKiLiLERiNDEN RiCA

5 Ağustos 2013

Havaalanı yetkilileri, hayvan yolcuları kutu içinde taşınıyor diye bagajdan farklı görmüyor olabilir ama onlar canlı ve sahipleri için çocuktan farksız...

Önceki hafta kediyle uçak yolculuğu yapacakların, güvenlik kontrolünde başlarına gelebilecek kabusları yazmıştım. Tam da bunun üzerine bir arkadaşım bu olayı anlattı: Bir yolcu, arka ayakları felçli kedisiyle uçağa binecek. Güvenlik kontrolünde hayvanı kutusundan çıkarmasını istiyorlar. Ancak hayvan çok ürkek. Onca insanın, gürültünün arasında zaten daha da korkuyor. Bunun üzerine bir de kutudan zorla çıkarılınca çıldırıp can havliyle sahibini paralıyor. Hem hayvan
perişan hem sahibi. Bir de felçli olmadığını düşünün. Belki kaçacak, yok olacak. Ve biliyoruz ki, havaalanında kaybolan kediler
bulunmuyor.
Daha 21 Temmuz’da
bir kedi apronda kayboldu. Sahibi Bahar Çınar haftalardır kedisini arayabilmek için izin almaya çalışıyor. Hayvancağız tam uçağa binmek üzereyken korkup kafesinin kapısını zorlamış ve açılan kapıdan kaçarak apronda kaybolmuş. Havaalanı apronunda dolaşmak yasak diye aramasına bile izin vermemişler.
Havaalanı yetkilileri, hayvan yolcuları kutu içinde taşınıyor diye bagajdan farklı görmüyor olabilir

Yazının Devamı

3. KÖPRÜYE #DiRENYUNUS

22 Temmuz 2013

3. köprü ismiyle, ağaç katliamıyla ya da çevresine getirdiği rantla çok konuşuluyor. Peki köprünün yapılacağı bölgedeki denizin, Boğaz’da yaşayan ve göç halindeki yunusların beslenme alanı olduğunu biliyor musunuz?

Sonsuz tartışmalara neden olan 3. köprü yalnızca ormanlara, kara canlılarına ve kuşlara zarar vermeyecek. Aynı zamanda denizlerin, yunusların ve bir bütün olarak deniz ekosisteminin olumsuz etkilenmesine neden olacak.
Yunuslara Özgürlük Platformu bu fotoğrafı Garipçe’nin güneyinde kalan Büyük Liman’da çekmiş. Fotoğrafta görülen yunusların bölgeden geçişleriyse ‘münferit olaylar’ değil. Çünkü yapılan araştırmalar gösteriyor ki, İstanbul Boğazı’nda yapılaşmanın ve tekne-insan trafiğinin en az olduğu kuzeydeki bu bölge, Boğaz’da yaşayan ve göç halindeki yunusların beslenme alanı. Aynı zamanda en yüksek gözlem frekansının olduğu bölge.
Yani 3. köprü projesi kapsamında yapılacak doğa katliamı bir yana, gerek deniz içine yapılan dolgu, gerekse uçurumdan denize boşaltılan hafriyat malzemeleriyle, sadece kıyıda değil, deniz canlıları için de çok ciddi bir risk oluşturacak.

KEDİNİZLE UÇACAKSANIZ DİKKAT!

Önceki gün bir arkadaşım Antalya’dan geldi. Havaalanında yeni

Yazının Devamı

iHTiYAÇ FAZLASI ZÜRAFA

15 Temmuz 2013

Doğaya karşı önemli bir sorumluluğunuz var aslında. Olay sadece hayvanlara kaçamayacakları bir alan hazırlayıp, alışık oldukları yiyecekleri vermek değil

Ankara Büyükşehir Belediyesi AOÇ Hayvanat Bahçesi’ndeki fazla hayvanları satılığa çıkarmış. Cuma günü okumuşsunuzdur. Zürafa 220 bin TL, zebra 66 bin TL, aslan, puma 11 bin vs. Sebep, “2013 yılı hayvanat bahçesi gelirleri kapsamında belirlenen hayvan satış listesinde bulunan bazı hayvan türlerinde talep yetersizliğinden, doğum nedeniyle çoğalmalarından ve yeni hayvanat bahçesinde planlanan tür koleksiyonundan dolayı barınaklardaki yer sıkıntısı.” Bu nedenle bazı ihtiyaç
fazlası hayvanların satılması uygun görülmüş.
Şimdi hayvanat bahçelerinin, yani hayvanları hapsederek teşhir etmenin
günümüzde bir ilkellik göstergesi olması bir yana, aslında hayvanat bahçesi işletmeciliği ilim-irfan isteyen bir iş. Düşünün dünyanın bambaşka bölgelerinden, iklimlerinden gelen canlıları aynı yere kapatıyorsunuz. Ve o canlıların çoğunun türü tehlike altında... Doğaya karşı önemli bir sorumluluğunuz var aslında. Olay sadece kaçamayacakları bir alan hazırlayıp, alışık oldukları yiyecekleri vermek değil.
Mesela o 220 bin TL

Yazının Devamı

KAÇ TANE?

8 Temmuz 2013

Bir hayvansever olarak, sohbet esnasında sürekli hayvanlardan bahsetmem.
Genelde, sorulursa cevap veririm.
Anlatanı dinlerim. Denk gelirse örnek veririm. (Ha, yazıyorum o ayrı!)
Ama durup dururken illa
“Benim kedim var” demem.
Sakladığım için değil...

Yazının Devamı