Gizem Telci

Yurtdışına çıkacağımız zaman akıllara gelen ilk soru, bütçemi nasıl ayarlayabilirim olur genellikle. Ee haliyle kazandığımız Türk lirasını euro ya da dolara çevirince, cüzdanımız gereğinden fazla hafifliyor. Bu can sıkıcı durumdan birkaç ekonomik planla olumsuz etkilenmeden yurtdışında gezmek mümkün aslında. Buyurunuz size hem hesaplı hem de eğlenceli Amsterdam aktivite önerileri.

1. Bisikletle şehir turu

Amsterdam'a gidip bisikletle panaromik şehir turu yapmak verebileceğimiz en klasik öneridir herhalde size. Klasik olsun olmasın farketmez, eğer iyi bir bisiklet sürücüsüyseniz, Amsterdam'ı bir günde bisikletle boydan boya muhakkak gezin deriz. Aman bisiklet trafiğine dikkat, çok pratiğiniz yoksa kaza yapma ihtimaliniz hep var. Bisiklet kiraları günlük 8 euro civarında.

2. Kitsch Kitchen'da hediyelik eşya

El emeği göz nuru birçok tasarım eşyanın bulunduğu rengarenk bir dükkan burası. Yurtdışından hediye almadan dönmem diyenlerdenseniz, mutlaka gidin görün diyoruz. Eğer alışverişe merakınız varsa mutlaka buradan alacak birkaç güzel şey bulacaksınız. Alt kattaki ürünlerin fiyat aralıkları 20 euro ve üzeri civarında. Outlet

İstanbul'un yeni cazibe merkezi Karaköy'de, yepyeni bir oluşum Atölye İlmisimya. Sıradanlıktan uzak atölye fikirleriyle, katılımcıların hayatın rutininden çekip çıkartacak teklifler sunuyor. Hep merak edip de zaman ayıramadığımız konuları, ilgi çekici başlıklarla birleştirip hafta sonları kendinize ayıracağınız keyifli zamanlara bir alternatif yaratıyor. Kokteyl yapımı, viski tadımı, mobil cihazlarla portre fotoğrafçılığı, ışıkla boyama gibi atölyeler Atölye İlmisimya’nın bizlere Mart ayı boyunca sunduğu ilgi çekici başlıklar arasında.

Bizce bu atölyeleri, kendinize ayıracak kaliteli zaman ya da sevdiğiniz birine edilecek unutulmaz bir hediye olarak değerlendirebilirsiniz. Merak edenler için Mart ayı programı aşağıda. Atölyelerle ilgili merak ettikleriniz ve rezervasyon işlemleri için adresinden ilgililerle iletişime geçebilirsiniz.

Her Çarşamba: Analog Muhabbetler

Mekanlarında analog kültür meraklılarıyla bir araya gelip, özel harmanlanmış kahveler eşliğinde ucu açık sohbetler. Her Çarşamba saat 17:00 itibariyle ve katılım ücretsiz.

14 ve 21 Mart Cumartesi

Duyusal Bir Deneyim: Koku Atlası

Cansu Şekular'ın tasarladığı ve açıp kapamanın mümkün olmadığı tek duyu o

Yurtdışında verimli seyahat edebilmek de bir pratik ve yönlendirme ister. Hele ki bilen biriyle ya da bir tur rehberi eşliğinde gitmiyorsanız… Gittiğinizde şimdi nereye gitsek, zamanı nasıl değerlendirsek, ne yapsak da hiçbir şeyi kaçırmasak diyorsanız önceden mutlaka planınızı yapın ve seyahat sırasında size rehberlik edecek dijital bir arkadaş edinin kendinize. Mesela bir mobil uygulama olabilir bu. Bir de offline çalışıyorsa bu uygulama, en yakın arkadaşınız olabilir seyahat sırasında. Şimdi çoğu offline çalışan aşağıdaki önerilerimize bir göz atın derim.

Tourist Eye - Lonely Planet

Ücretsiz ve offline çalışan bir uygulama daha. Lonely Planet gönüllüsü olan ve her seyahate gitmeden önce, gideceği şehrin kitapçığını alanlar olduğuna eminim. Ama belki bir seferliğine, uygulamayı indirip her şeyi telefon üzerinden keşfedebilirsiniz. Dünyanın popüler şehirleriyle ilgili birçok bilginin ve önerinin yer aldığı uygulamada yürüyüş rotalarını gösteren ses kayıtları da bulunuyor.

İndirmek için: Apple I

All Subway

Avrupa, Amerika, Afrika, Asya ve Avusturalya kıtalarının tüm metro hatlarını telefonunuza getiren bir uygulama. En önemlisi offline olarak çalışıyor, harital

1. Airbnb Kullanın

Yurtdışına çıktığınızda kalacağınız yere değil, daha çok yemeye içmeye ve alışverişe para ayırmak istiyorsanız, airbnb sizin için vazgeçilmez bir kaynak olabilir. Airbnb, dünyanın farklı şehirlerindeki insanların evlerini kiralamak için üye olduğu bir web sitesi. Bütçenize ve beklentilerinize göre evlerin özelliklerini, konumunu, ziyaretçi yorumlarını öğrenebiliyorsunuz, online ödeme yapıp, ev sahibi ile iletişime geçebiliyorsunuz. Siteye kayıtlı çok lüks evler de var, beklentisi çok yüksek olmayanlara cevap verecek türden olanlar da. Konaklayacağınız yeri bu site üzerinden ayarlayarak, günlük 50-100 euro arası kar etme şansınız yüksek.

2. Kendi Gezi Haritanızı Oluşturun

Gerek internetteki yayınlar aracılığıyla, gerekse daha önce aynı yere giden arkadaşlarınızın bilgilerinden faydalanarak, kendinize mutlaka bir gezi haritası çıkarın. Eğer bir tur şirketiyle birlikte gitmiyorsanız ve sizi gezdirecek bir rehberiniz yoksa, kendinize önceden oluşturacağınız bir harita seyahati çok daha keyifli hale getirecektir. Böylelikle yurtdışında geçirdiğiniz sınırlı zamanda nereye gitsek acaba diye dolanmak yerine, planlarınızı hayata geçirmekle ilgilenebilirsiniz.

3

Ocak ayını çok güzel bir Amsterdam keşfiyle kapattık bu sene. En klişeleri de yaptık, en bilinmeyen köşelerini de keşfettik. Şimdi de deneyimleri paylaşma vakti diyoruz!

Bu yazıda Amsterdam’a her gidenin mutlaka yaptıklarından çok, esas yapması gerekenleri bulacaksınız. Gitmişken tabi ki Van Gogh Museum’a, Rijks Museum’a gidin, Redlight’ı görün, meraklıysanız Anna Frank’s House’u gezin, kanal turu yapın, coffee shop’ları keşfedin, en meşhurlarından Bulldog’a uğrayın… Ama bunların da ötesinde turistik değil lokal bir Amsterdam deneyimi yaşamak isterseniz, aşağıdaki adımları takip edin.

Filmlerdeki o kusursuz müstakil evler nasıl olur diye görmek için Volendam’a gidin

Burası Amsterdam’ın kuzeyinde, merkeze yaklaşık yirmi dakika uzaklıkta bir balıkçı kasabası. Burada 1357 yılında yerleşik düzen başlamış, kasaba evleri 1880’lerden beri ise hiç bozulmadan bugünlere gelmiş ve hala turistik olarak sergilenmeye devam ediyor.

Volendam’ın sakinleri evlerin önünde dolanan, sık sık fotoğraf çektiren yabancılara pek sıcak bakmasa da, siz yine de gidin o atmosferi yaşayın derim. Gittiğinizde yol üzerinde tarihi yel değirmenlerini de göreceksiniz.

Tatile gitmesi güzel de, dönmesi pek zor. Bu sebeple bol yemeli, içmeli, eğlenmeli bir tatilin ardından birkaç gün önceye dönsek ya hayalleriyle yazıyorum sizlere. Henüz lezzetler ve görülesi yerler hafızalarda tazeyken, çok gecikmeden kelimelere dökmek iyidir her zaman.

Önce çikolatadan başlayalım... Belçika yemek konusunda bir çikolatasıyla bir de birasıyla ünlü bildiğiniz gibi. Belçika'nın Orta Çağ'dan günümüze hiç bozulmadan gelmiş mimarisiyle ünlü olan Bruges, eşsiz çikolata deneyimini yaşamak için birebir.

Çünkü zaten kentin kendisi de özenle hazırlanmış bir çikolata paketi gibi! İkinci Dünya Savaşı'nda hiç zarar görmeden korunmuş, özgün mimariye sahip iki katlı evleri, her saat başı çalan klise çanı, meydandaki nostaljik faytonları, el yapımı oyuncak dükkanları, çikolatacıları ve tabi ki atmosferi her şey nasıl bu kadar muntazam ve estetik olabilir sorusunu sık sık getiriyor insanın aklına.

Şimdi gelelim işin en eğlenceli kısmına... Çikolatalar!
Belçika'nın her yerinde çok kaliteli çikolata bulmanız mümkün. Ama Bruges'dekilerin özelliği, kentin dokusuna da uygun şekilde tasarlanmış butik üretim yapan minik çikolata dükkanları. Yani aslında biz kızların

Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul, festivallerin bir ilkine daha ev sahipliği yaptı; İstanbul Coffee Festival. Son zamanlarda sık sık bir yenisi açılan üçüncü dalga kahvecilerden önemli bir kısmının yer aldığı festivalde hayatımıza yeni yeni giren cold brew, sifon gibi terimler, kahve kültürüyle ilgili bilmediğimiz ve yeni yeni keşfettiğimiz birçok şey açıklığa kavuştu.

Şimdi sizlere festivalle ilgili izlenimlerimi aktarmak istiyorum. Öncelikle iyi ki böyle bir festival yapıldı diyorum. Gittiğimde de gördüm ki, uzun zamandır yeni bir hobi ve faaliyet alanı haline geline kahvecilik işi, hatırı sayılır bir takipçi kitlesi oluşturmuş kendine. Dolayısıyla kahveyle ve yeni demleme teknikleriyle ilgili birçok şeyi işin uzmanlarından dinlemek hepimize çok iyi geldi eminim.

Birçok stantta farklı uygulamalar, workshoplar ve sunumlar yapılıyordu. Ben Old Java’nın standında cold brew hazırlama aşamalarına tanıklık etme şansı buldum. Farklı bir teknikle, içeride soğuk havayı muhafaza ederek çalıştıklarını vurguladılar. Ortaya çıkan sonuç oldukça iyiydi. Moc İstanbul ise harika bir chai tea latte ile büyüledi beni. İçeriğinde normalden farklı olarak süt ve baharat oranı daha yüksekti

Bundan üç sene önce hiç aklımıza gelir miydi Karaköy’ün yeni cazibe merkezi olacağı? Cihangir’den başlayıp, Asmalı ve Tünel civarına uzanan ve güzel yemekleri ilginç mimariyle buluşturan mekanlar, şimdi Yüksek Kaldırım’dan aşağı inip Karaköy’den Tophane’ye doğru bir yol aldı sanki... Bunca zamandır zaman geçirdiğimiz, çayını kahvesini içtiğimiz bu güzel yerleri yazmadan geçmek olmazdı tabi. Buyurunuz Kemankeş Mahallesi’nden Kılıçali Paşa’ya 20 adımda Karaköy’ün en hip mekanları!

1. Tükkan

Geçtiğimiz aylarda birinci yılını güzel bir partiyle kutlayan Tükkan, bana göre Karaköy’ün en sosyal mekanlarından. Arkadaş buluşmaları, doğum günü partileri, civardaki herhangi bir etkinlik öncesi toplaşmalar için sık sık gidilen restoranlardan biri oldu kısa zamanda. Etli, tavuklu yemekleri, makarnaları ve salataları özellikle o civarda çalışanların öğle ve akşam yemeği menüsünü oluşturuyor. Ayrıca kendine has kokteylleri de denemeye değer. #tukkansenin hashtag’li brandalarıyla da oldukça sevimliler.

2. Colonie

Açılalı 6-7 ay oldu ama kısa zamanda müdavimleri oluştu Colonie’nin. İyi fine-dining restoran diyebiliriz burası için. Ben edamamesinden başka bir şeyini tatmadım henüz.