EX EŞİN DUASI KABUL OLUR

5 Şubat 2016

Asena- Caner çiftinin boşanma akabinde kolkola adliyeden çıkış sahneleri acayip alkış aldı.

Strateji kokan son derece hesaplı kitaplı, zorlama bir kompozisyondan başka bir şey görmüyorum ben kendi adıma…

Evde birbirini yiyip sosyal medyaya ‘aşık’ fotoğraflar koyan çiftlerden beter…

Dövüşmekle sevişmek arasındaki orta yolu bulamıyoruz…

Şimdi Asena Erkin’den Caner’e okkalı bir dua bekliyorum… “Yolu çok açık olsun, Barcelona’ya transfer olsun, tescilli Avrupa güzelinden karısı olsun” filan…

Gülmeyin eski eşlerin ayrılık duası kabul oluyor arkadaşlar!

Öyle çok hikaye biliyorum ki buna dair… Yalancıktan bile olsa tutuyor!

Ayrılırken;

Yazının Devamı

SENİ SATIN ALDIM

29 Ocak 2016

Çok yakın arkadaşım köklü bir özel okulda uzun yıllardır öğretmen… Kendisi de aynı okuldan mezun… Üç dil biliyor… Eğitimli, kültürlü ve halli vakitli bir ailenin kızı… Çok iyi de para kazanıyor. Hayırlı kısmet aramıyoruz! Özel ders veriyor… Yeterince öğrencisi var, reklam da yapmıyorum.

Geçenlerde ders verdiği öğrencilerden birinin annesi kendisini bir saat arabada bekletmiş! “Aslında dersi bıraksam sırada onlarca öğrenci var, zaten zamansızlıktan şikayetçiyim ama çocuğun ne suçu var, o yüzden görmezden geldim” dedi.

“Ayrıca ben okulda öyle velilerle muhatap oluyorum ki akıllara zarar. Melek olarak dünyaya gelmiş pırıl pırıl çocukların anne - babalar tarafından bu hale gelmesine üzülüyorum asıl” diye devam etti.

Hostesler anlatıyor, “Selanik’e 59 TL’ye bilet alıp gidenleri bir görseniz! Özel jetinde seyahat edenden daha havalılar” diye… Benzer hikayelerin daha ağırları bankacılarda var. Paranın sadece kendilerinde;

hizmet aldıkları insanların da kendilerine muhtaç olduğunu sanan bir grup insanla aynı havayı soluyoruz.

Mesele sadece maddi güçse eğer (bu kişiler için değer katmanı sadece bu) karşılarındaki insanların aslında onlardan daha imkanlı olma ihtimalini

Yazının Devamı

2016’DA EVLERİMİZİN ŞANS KÖŞELERİ

22 Ocak 2016

Feng Shui ve Çin Astrolojisi uzmanı Dilek Demirci’nin her yıl ocak ayında yaptığı feng shui seminerine katıldım geçen hafta.

Eve gelip Deniz’e “Taşınabilir miyiz?” dedim.

“Kapımız kuzeye bakıyor. Bizim kua sayılarımıza göre, 2016 enerjileri pek iyi değil” diye devam ettim.

Yaşamımdaki değişikliklere alışkanlıklarımdan uzaklaşmak olarak değil, yepyeni şeyler kazanmak olarak bakıyorum.

Bu duygu bende acayip bir özgürlük hissi yaratıyor.

Öte yandan 13 yıldır her gün aynı kahvecide aynı kahveyi içiyorum, o başka!

Neyse şimdilik kapıya metaller, bambular, tuzlu sular koyacağım.

Yazının Devamı

ALDAT AMA YAKALANMA!

15 Ocak 2016

Starbucks’tayım, 30’lu yaşların sonunda bir adam yüksek sesle telefonla konuşuyor. “Oğlum, el kadar çocuğunuz (ismini söylüyor) var, boşanamazsınız. Karınla (ismini de veriyor) da konuşacağım” filan diyor. “İkna et. Hatalısın abi, yakalanmayacaktın... Niye silmiyorsun mesajları?” diye devam ediyor. Konuşmanın bir yerinde “Bak benim de başıma geldi...” derken dışarı çıkıyor. Devamını duyamıyorum. Öncelikle topluma açık yerlerde isim vermeden konuşmak gerekiyor.

Dikkatinizi çekerim, burada ‘hata’ diye bahsedilen ‘aldatma’ değil ‘yakalanma’. Arkadaşının yakalandığı o kişiyle ilişkisinin ne olduğu; günübirlik bir mesele mi yoksa bir aşk ilişkisi mi filan önemli değil erkekler için… Aldatma normal bir şey çünkü, bu ilk değil son da olmayacak, yakalanma yeter!

Adamın arkadaşını evliliğini kurtarma yönünde ikna etmesini bir yönden haklı buluyorum. Çocuklar boşanmalardan olumsuz etkileniyor, bu kesin! Ama aldatılan birinin bunu öğrendiği halde sırf çocuğu etkilenmesin diye ilişkiye devam etmesi nasıl olur bilemiyorum.

İlişki koçluğu yapan bir arkadaşım “İnsanlar artık evliliklerindeki heyecansızlığı, tatminsizliği birbirlerini aldatarak kapatıyor; evliliklerine devam ediyor” dedi.

Şu an

Yazının Devamı

BEREN, KÖSEM’İ KURTARIR MI?

8 Ocak 2016

Bir diziye bağlandım mı, çay - börek günlerine giden ev kadını modeline geçiyorum… Diziyi yayınlandığı gün ve saatte, sıcağı sıcağına izleyeceğim illa... Reklamları da ihtiyaç molası gibi düşünürüm. O akşam mecbur kalmadıkça programım olsun istemem, kimseyi çağırmam.

‘Muhteşem Yüzyıl’ feci derecede takıldığım dizilerdendi mesela… ‘Kösem’ beni sarmadı, Beren Saat’li bölüm de dahil. Süleyman’a bayılıp Kösem’i sevmeyen çok insan biliyorum.

Kocam, “Artık insanlar dönem dizilerinden sıkıldı” diyor… Bir arkadaşım, “Muhteşem Yüzyıl’ Osmanlı’nın yükseliş dönemiydi, Kösem duraklama. Herkes yükselişi izlemek istiyor” dedi. Benim bir görüşüm daha var…

Normalde dizilerin ünlü oyuncularla patlama yaptığına değil; oyuncuların doğru rollerle parladığına inananlardanım. Ama iş Osmanlı dizisi olunca erkek oyuncular çok önemli. ‘Muhteşem Yüzyıl’da erkek oyuncuların istisnasız hepsi çok başarılıydı. Hatta yan rollerdeki kadın karakterler de dikkat çekiciydi.

‘Kösem’de tamamen Avşar ve Saat’e bel bağlanmış görünüyor. Diğer oyuncular şimdilik zayıf kalmış gibi. Dizi beklenen tutkuyu yaratmayacak seyirci üzerinde bence.

Umarım yanılırım ve ben bu işten hiç anlamıyorum derim.

TİYATROCUNUN

Yazının Devamı

BİR YENİ YIL HEDEFİ OLARAK: BROKOLİ

1 Ocak 2016

Geçen aylarda annem, “Neslihan, iki koli dolusu ajanda bırakmışsın bizim evde. İçlerini karıştırmak istemiyorum, atamıyorum da, gel bir ara ayıkla!” dedi… Gerçi zamanında hepsini karıştırdığına eminim de yaşımız kırka varıp çoluk çocuğa karışınca ailelerin özele acayip saygı duyacakları tutuyor.

Dediğini yaptım, oturdum bir akşam kolilerin başına… Hayatım boyunca sayısız ajandam oldu. Her aralık ayında gidip beğendiklerimi toplarım. İçlerine baktım, hepsinde durum aynı! 1 Ocak tarihlerinde sayfalar yetmemiş yazdıklarıma…

- Bu sene daha fazla brokoli tüketeceğim,

- Sabahları 15 dakika erken kalkıp cilt bakımı yapacağım, dişlerimi daha uzun fırçalayacağım,

Ve daha neler neler…

Yıl 1997… Yaş 22… Hedefe gel… Brokoli yiyip cilt bakımı yapmak, uzun diş fırçalamak… Devam ettim okumaya…
Ayın ortalarına doğru “Bugün … bana şunu dedi; ben de … söyledim. Aslında … da demeliydim ama onu yeri gelince öyle bir yapıştıracağım ki suratına şaşırıp kalacak” cinsinden özüme yol almışım!

Hayallerimle gerçeklerim arasında maksimum 15 gün var! Şubat ayı itibarıyla tüm ajandalar boş… Vazgeçmişim… Ajanda tutacak kadar önemli biri olmamışım demek! Ve 40 yaşında hâlâ yeterince brokoli yeme

Yazının Devamı

ÇİÇEKLERE GÖNÜL VERMİŞ KADINLAR

25 Aralık 2015

Yemek masasının ortasına vazo içinde bir buket çiçek yerleştirmek…

Kız istemeye nazar boncuklarıyla süslenmiş aranjmanlarla gitmek filan demode artık…

Hele de özel günlerde düzinelerce gül yollamak, yollara gül sermek, baştan aşağı gül dökmek filan sakın ha.

Öyle bir zamandayız ki maddiyat elbette önemli ama vizyon ve yaratıcılıkla beraber!

Eğitimli, varlıklı, güzel kadınların yiyecek sunumlarına, sofra şıklıklarına, en sıradan görünen işlere bile büyük görsel değerler katarak yepyeni oluşumlara imza atmaları hep bu yüzden.

Çubuklu’daki Atelier De Fleurby Z&Z’nin patronları Zeynep Tarman ve Zerrin Malaz iş dünyasının yakından tanıdığı iki aileye mensup biri uluslararası ilişkiler, diğeri işletme okumuş ikişer çocuklu iki güzel kadın.

Atelier De Fleur Fransızca ‘Çiçek Atölyesi’ demek. Z&Z çiçeklere duydukları aşkı işe dönüştürmüşler.

Çiçek masalına dönüştürdükleri yılbaşı partilerinde tanımadığım bir sürü çiçek görünce sordum, “bunlar nerede yetişiyor” diye.

Yazının Devamı

ÇANTA OUT SANATA YATIRIM IN

18 Aralık 2015

Yazın Sakız Adası’nda arabayla otelimize biraz uzak bir plaja gidiyoruz. Yol uzadıkça baktım Zeynep “Ben bu kadar yola ancak toprak altı için katlanırım” gibi şeyler mırıldanıyor. Ben gülünce daha da kızdı. “Ay tabii yani, kargacık burgacık yollardan benzin akıta akıta; ne o bilmem ne beach’de denize gireceğiz” diye devam etti. Zeynep Abbasoğlu reklamdan uzak, sanata sessiz ama derinden bağlı iyi bir koleksiyoner. Fırsat bu fırsat bir sürü soru sordum. Birkaçını paylaşıyorum…

-Sanata olan sevgini ne tetikledi bu kadar?

Hepimizin aslında bu işi bir yerinden tutmamız lazım. Alım gücü olan insanlar sanatın gelişiminden sorumlu. Rönesansta resmin gelişme sebebi, üst gelir sınıfının desteği mesela…

-Sanat eserinin yatırımsal bir tarafı da var değil mi?

Tabii ama burada ilk amaç ticari yatırım yani para olamaz. İnsan önce aldığı eseri sevecek. Farkında olmadan böyle bir dönüşümün var olabileceğini bilmek de keyif yaratıyor. Gençlik dönemimde babamdan para istemek yerine, bankadan kredi çekip Turan Erol’un 1960’larda Paris’te yaptığı ‘Horozlu Kadın’ tablosunu almıştım. Tablonun yağlı boya olanı şu anda Devlet Resim Heykel müzesinin koleksiyonunda diye biliyorum. Nuri Abaç

Yazının Devamı