HASTALIĞIM MARKA OLDU

11 Aralık 2015

Hastayım. Yok öyle bildiğiniz hastalıklardan değil çok şükür… Misophonia hastasıyım. Kulağa havalı geliyor di mi? Felsefik filan! Ama pek de havalı olmayan kulaklara ve sinirlere ait bir hastalık bu! Hayır, orta kulak iltihabı gibi bir şey değil. Banal misiniz? Küçükkendi o!

Şöyle…Mesela bir kafede oturuyorum, keyfim on numara! Arkamdaki masaya bir İstanbul beyefendisi geliyor. Kendisi İstanbul beyefendisi ama dişleri takma! Ufacık bir kurabiye yedikten sonra diliyle dişlerinin arasına dalıp ‘cık cık’ diye sesler çıkarıyor. Ruhumu teslim etmek istiyorum orada! Kalkıyorum tabii! Bir de salata yediğini hayal edin! ‘Şapşapşap’ diye çıkar salatanın gürültüsü! Hayırrrr!

Sonra mesela yanımdaki adam elindeki bozuk paralarla oynuyor ‘tık, tık, tık’…

Bir aralar her uçuşta fındık ikram ederdi THY. Yanımda kulak tıkacı taşırdım seyahat ederken. O fındık insanların dişlerine bir kaçıyor ve öyle zor çıkıyor ki sormayın gitsin!

Her yiyeceğin kalorisini değil ama şapırdatılma ve dişe takılma oranını ezbere bilirim.

Böyle bir hastalığın varolduğunu birkaç ay evvel kabala dersinde öğrenip rahatladım. Ruh hastası olduğumu sanıyordum öncesinde! Şimdiyse bu hastalık bir moda markası!

Ya

Yazının Devamı

HELİN AVŞAR’IN SÜRPRİZ YUMURTALARI

4 Aralık 2015

Tekdüze, klişe; ‘ne söylesem de önem kazanırım?’ tarzındaki ego patlamalarıyla dolu röportajlardan gına geldi. Aynı cümleleri bin kişiden duymak sadece vakit kaybı!

Ya bir şeyler öğretmeli ya düşündürmeli ya da eğlendirmeli röportaj dediğin… Kişiye özel bir şey taşımalı.

Hafta sonu Hürriyet Pazar’dan Hakan Gence, Helin Avşar’la uzun zamandır hasret kaldığım dolulukta bir söyleşiye imza atmış. Gerçek söylüyorum hakikilik akıyordu cümlelerden.

Mesela Avşar kendisini aldatan sevgilisinin üniversite diploması almasını engellemiş intikam olarak… Bunu da açık açık söylemiş! Şeffaflığa gel…

Ve en sevindirici konu şu; asla Helin Avşar’sız kalmayacağız! Çünkü yumurtalarını dondurtmuş, hem de 10 adet. Çeyiz dediğin böyle olur. Ne o öyle tabak, çanak…

Ve hepsini kullanacakmış. Önce doğal yoldan deneyecekmiş ki, bence zaten bu şekilde iki çocuğu olur. 10 tane de yumurtalardan… Etti mi bir düzine Helin bebek…

Güzel, havalı, yetenekli, çok zeki, doğal, komik, içi dışı bir, kızdı mı diplomaları yakan… Daha ne olsun! Birkaçı da teyzelerine benzese keşke!

Merak ettiğim, mesela ilk yumurta seçimi nasıl olacak? Kurayla mı, göz kararı mı?

Yazının Devamı

UNUTAMADIĞIM TEK AŞKIM KARBONHİDRAT

27 Kasım 2015

Yakın bir arkadaşım geçenlerde yeni biriyle ilk kez yemeğe çıktı. Anlatıyor nasıl geçtiğini akşamın. Çok spor yapıyormuş adam. Bizimki de kilosuna takık. Karın bölgesinde büyük bir yağ kütlesi (benim göremediğim) olduğuna inanıyor. “Nil hocayla çalışıyorum, karın yağları kasa dönüşsün diye” demiş adama. Adamdan nasıl bir yorum beklersiniz? Bir erkek ilk kez yemeğe çıktığı 36 beden bir kadına ne der bu cümlenin akabinde?

“Spor yetmez, karbonhidratı kesmen lazım” demiş, arkadaşım risottosunu ağzına götürürken. “İlk buluşmada bunu mu söyledi?” dedim.

“Bunda ne var ki?” dedi arkadaşım. Doğru. Çağımızın düşmanı karbonhidrat, başkası değil!

Geçtiğimiz aylarda ‘Güneşin Kızları’ dizisinde Selin karakterini canlandıran Hande Erçel, “Beş kilo verirsen rol senin” dedikleri için bir hafta sebze çorbasıyla beslenip kiloları attığını anlatmıştı bir röportajında. Diziye her rastladığımda çorba güzeline takılıyor gözüm. Merak ediyorum beş kilo fazlanın o güzelim kıza dizide nasıl bir zararı olabilirdi? Ama tabii yağ - kas kütlesi dışında hiçbir şey önemli değil!

Benim de kesmem gerekecek

Hayatımda ne şişman ne de zayıf oldum. Vermeye çalıştığım 2-3 kilo fazlayla gezdim durdum. Aslında sebzeye çok

Yazının Devamı

AYNA AYNA, SÖYLE BAZILARINA...

20 Kasım 2015

Dişçinin dişi mermer, dermatoloğun cildi ipek, diyetisyen sıfır beden olsun istiyoruz… Plastik cerraha gelince, onun işi daha zor. Karısının bacakları Rus; kalçası Venezuela; cildi Japon; burnu Fransız; poposu Brezilyalı gibi olsun diye bekliyoruz…

Tabii bu işin abartı tarafı. Adam plastik cerrah diye karısını Angelina Jolie yapması gerekmiyor. Ama azıcık da olsa kendilerine de dokunulmuş olmasını bekliyoruz.

Medyayı çok seven ve bu camiada da çok sevildiğini gördüğüm, bizzat tanışmadığım ama çevremden çok iyi kalpli olduklarını duyduğum plastik cerrah bir çiftten kadın olanının kendisine hiç işlem yaptırmaması dikkat çekiyor. “Acaba bu doktorların bildikleri bir şey mi var?”, “Yaptırdığımız işlemler uzun vadede zararlı mı?” diye düşünüyor insan.

Sosyal medyada fazlaca takipçisi olan bazı isimler de yaptırdıkları cerrahi ya da yarı cerrahi uygulamaları an be an paylaşıyor hesaplarından. Amaç uzmanlarının reklamını yapmak
elbet… “Alan razı, satan razı” durumu varsa, bize ne!

Ne var ki bu isimlerin ne derece iyi birer reklam olduğu tartışılır.

Kimseye ‘çirkin’ ya da ‘güzel değil’ demek hiçbirimizin haddi değil. Güzellik bakana ait, göreceli bir olgu. Lütfen burada

Yazının Devamı

FASHIONTALKS’TA GÖZÜME TAKILANLAR

13 Kasım 2015

Fashiontalks uygulamasına gitgide fena sarıyorum. Yemek tarifi yok, çıplak ayak resmi yok, aşk şiiri yok, “Biz mutlu ve zenginiz” çabaları yok. Güzel, şık kadınlar var…

Üstelik neyi nereden almışlar öğrenmek için ezik ezik altına yorum yazıp cevap beklemek yerine, bir tıkla öğreniyorsun! Ama bunu ‘çaktırmadan’ yapamıyorsun, o biraz fena… Mesela kadının ceketini çok beğendin ama havaya girsin istemiyorsun! Maalesef, baktığınla kalırsın! İddia ediyorum ‘gizli öğren’ tuşu olsa Fashiontalks kullanıcı sayısı akıl almaz boyuta ulaşır.

Instagram’da nasıl? Bayıla bayıla dakikalarca izlediğin, adeta zihnine kazıdığın fotoğrafı istersen pas geçiyorsun. Yorumları oku, beğendiğin pantolonu saftoriğin biri sormuştur kesin! Öğren, not al, geç git! Ama tabii arkadaşın Ayşe’yi beğenip diğer arkadaşın Melisa’yı beğenmezsen eğer; “Ben pek Instagram’a girmiyorum” numarası yapma! Zira adı ‘Melisa’ olan biri Instagram şikelerini biliyordur kesin… Senin Ayşe’nin fotoğraflarını beğendiğini görüyor, bir tuşla hem de… Fashiontalk’ta işin hınzırlıkları yok. Hiç mi olmayacak, henüz mü yok bilmiyorum. Bildiğim şu aralar ‘iconcanın pantolonu pijamalının gözünü yorar’ hesabı onu bunu dikizleme

Yazının Devamı

SOSYETENİN ALIŞVERİŞ TRANSI

6 Kasım 2015

Seçim sonuçları filan erkeklerin işi! Kadınlar dünyasında, en azından bir grup için, tek dert alışveriş, gerisi boş!

Geçtiğimiz salı köşe arkadaşım Bihter’le (Ayyıldız) Zorlu Morini’de kısa bir kahve - tatlı muhabbeti yaptıktan sonra uzun zamandır dillerden düşmeyen H&M’in Balmain ürünlerinin VIP satışının yapılacağı Zorlu’daki showroom’a geçtik.

Bir baktık; cemiyetin en zengin soyadlarına mensup güzel kadınları, modeller, magazin figürleri yüzleri düşmüş mağazada dolanıyor. Raflarda tek bir ürün kalmamış. Mankenlerin üzerindekiler bile maketlerin kol ve bacakları sökülerek çıkarılmış. Neymiş, 10 dakika gecikmişiz! Meğer ilk beş dakikanın içinde her şey bitmiş!

Bir süre sonra kabinlerin önünde kuyruk oluşmaya başlıyor. Denemek için değil; birilerinin beğenmediklerini toplamak için! Ama nafile bekleyiş, herkes kapabildiği her şeyi satın alıyor!

“Hiçbirinin bedeni bedenim değil ama olsun” diyor biri; ordan “İstediklerimizi alanlara iki-üç katını teklif etsek…” diye içinde gerçeklik payı olan bir espri yapıyor diğeri... Olanları anlamlandıramayan Bihter’in eline şu meşhur, pembe taşlı elbisenin 34 bedeni geçiyor bir ara!

Bedeni boşver at sepete!

“Bu en güzel senin

Yazının Devamı

EYVAH 40’I ÇIKTI!

30 Ekim 2015

Sumru Yavrucuk, Vatan Pazar’da çıkan röportajında “40 yaşına gelen kadın intihar etsin artık” diyerek yeni çağın gençlik ve güzellik anlayışına isyan etmiş…

Unutmuyorum yıllar evvel kızlı - erkekli bir grup oturuyoruz... Çoğumuz 30’larımızın başındayız, sadece 40’larında bir erkek arkadaşımız var. İçeri son derece dikkat çekici iki kadın girdi. “Ne hoşlar” dedik hep bir ağızdan. En yaşlı olanımız “Hoşlar ama bitmişler, en az
38 var bunlar” dedi ve kafasını çevirdi...

Kendilerinin yaşlanmadıklarına inanan bir erkek zihniyetiyle aynı havayı paylaşıyoruz maalesef! Bizse yaşlandığımızı kabul edip telaşa kapılıyoruz.

Aynı yaşta olan çiftler arasında sıkça rastlıyorum; erkek karısına aralarındaki yaş farkının az olmasından ötürü takılıyor; “Sen de iyisin” gibilerinden... Çünkü daha genç bir kadınla evli olmayı hak görüyor kendisine! Oysa aynı jenerasyonun hayatı paylaşmasından daha güzel ne var? Ayrıca kadınlar artık kocalarından daha genç duruyor. Fakat erkek cinsinin kendini ömrü boyunca ergen görmesinde toplumun payı büyük!

Dizilerde erkek kaç yaşında olursa olsun aşık olduğu kadın 20’lerinde mesela.

‘Güllerin Savaşı’nda Ömer 43, Gülru 28… Örnekler bir sürü… Çocuk

Yazının Devamı

ÇOCUKSUZ VE YAŞSIZ KADINLAR

23 Ekim 2015

Nur Yerlitaş bir televizyon programında çocuksuz kadınların ‘yaşsız’ olduğunu söylemiş Ajda Pekkan’la kendisini vurgulayarak. Kimsenin onlara ‘anneanne’, ‘babaanne’ demeyecek olması genç kalmalarını sağlıyormuş. Haklı!

Yaş konusu, görünümden ziyade biraz ruh; en çok da dışarıda oluşan algıyla alakalı bir durum...

50 yaş civarı çok arkadaşım var ama hiçbiri torun sahibi değil! Açıkçası benimle aynı yaşta bile olsa, torun sahibi biriyle arkadaş olmak şu an hazır olmadığım bir şey…

Annem oğluma bayılıyor, ben de onların ilişkisine bayılıyorum!

Öte yandan Ali “Anneanne” diye seslendikçe annemin havası ‘puff’ diye sönüyormuş gibime geliyor.

İşte tam da burada algı devreye giriyor. Uzunca boylu, 40 beden, hoş bir kadın olan annem artık bir ‘anneanne’!

Yazının Devamı