Şahane bir maç oldu

11 Nisan 2010

Bu sezon son bir aydır inanılmaz maçlara şahitlik ediyoruz. Dün top kaleye nasıl girmedi, hâlâ inanamıyorum

Karşılaşma öncesi Beşiktaş’ın kredisi yoktu. Trabzonspor’un aklı ise Antalyaspor ile oynayacağı kupa rövanşındaydı. Ama hiç de beklendiği gibi bir oyun olmadı. Bu sezon son bir aydır inanılmaz maçlara şahitlik ediyoruz. Dün top kaleye nasıl girmedi, hâlâ inanamıyorum. Müthiş pozisyon vardı, tempo ve mücadele üst düzeydeydi, iki takım da açık futbol oynadı.
İlk yarı Beşiktaş ağırlıklı bir maç vardı. Özellikle oyunun başında dönen topların hepsini Beşiktaş topladığından, orta sahayı hakimiyeti altına aldığından Trabzonspor’u ileriye çıkarmadı. Trabzonspor tek bir pozisyon buldu, onda da kaleci Rüştü bir saniye içinde üç hamle birden yaparak golü kurtardı. İkinci yarının ilk 25 dakikasında da Beşiktaş üstündü. Ancak Şenol Güneş geç de olsa doğru bir değişiklikle Teofilo’yu kenara aldı, orta sahayı kalabalıklaştırdı. İşte bu hamle son 20 dakikada Trabzonspor’u galibiyete yaklaştırdı.
Ceyhun, Colman ve Selçuk topu yere indirince, Alanzinho da harika işler yapınca Beşiktaş’ın gardı düştü. Onur da yine kritik kurtarışlara imza attı.
Beşiktaş’taki en büyük sıkıntı

Yazının Devamı

İlk kez

5 Nisan 2010

Sezon başından beri bu kadar canlı, diri, arzulu bir Fenerbahçe izlememiştik. Son beş maçtır kalesinde mücadele ederek gol yemeyen Fenerbahçe, Kayserispor karşısında bu özelliğine iyi futbolu da ekledi.
1. dakikada Güiza’dan başlayan pres, 90. dakikada Gökhan ile devam ediyordu. Hakikaten de Fenerbahçe takımında kalecisinden hücum oyuncusuna kadar konsantrasyon üst düzeyde. Karşılığında hak ederek kazandılar.
Kayseri takımı ikinci yarı itibariyle Cangele dışında ideal kadrosu ile oynadı. İyi ve dirençli bir takımlar. Sürekli oynamayı düşünüyorlar ama söylediğim gibi karşısında çok pres yapan bir takım buldular.
Gökhan Gönül’ün son üç haftadaki çıkışı devam etmekte. Dün en iyi maçlarından birini çıkardı. Lugano - Bilica ikilisi yine çok dikkatliydi. Makukula’yı bir kez bile döndürmediler. Santos kuvvetli olduğu zaman iyi bir oyuncu. Artık gereksiz yere hücuma da çıkmıyor. Riske girmiyor, yerini kaybetmiyor. Ve fizik gücünü de toparlamış gözüküyor. Fazla hücuma gitmediği için de hep diri kalıyor, ikili mücadelelerde hep kazanan taraf oluyor.

Bursaspor’un ilk rakibi
Orta alanda Selçuk - Emre sanki Fenerbahçe’nin ideal ikilisi. Dönüşümlü olarak ileri gidiyorlar. Özellikle Emre

Yazının Devamı

Nereden çıktı bu format!

3 Nisan 2010

Üçlü savunma anlayışı artık dünyada kalmadı. Sürekli sağ eliyle yemek yiyen birine bugün sol elle yiyeceksin derseniz üzerine döker...

Beşiktaş için son 10 dakikayı saymazsak bir puan iyi aslında. İlk yarıda ortada, kafa kafaya bir maç geçmesine rağmen 45 ile 80. dakika arası Ankaragücü, rakibini sahadan sildi. Oyunu tek kaleye çevirdi. Bu bölümde Bobo ile Holosko’nun ne ismini duydum, ne de ekranda kendilerini gördüm.
Ankaragücü, rakibinin kadro zaafiyetinden de yararlanırken, tüm oyuncular müthiş koştu. Beşiktaş’a öyle bir baskı kurdular ki, yorgunluktan son 10 dakika geriye yaslanmak zorunda kaldılar. Atamayınca bir puanı korumaya baktılar. Hatta forvetten adam çıkarıp, savunma ağırlıklı orta saha aldılar.

Dünya’da kalmadı
Beşiktaş’ı, Manchester United maçından sonra ilk kez üçlü savunma ile oynarken gördük. Şahsen Mustafa Denizli’nin bu hamlesini anlamış değilim. Nereden çıktı 3-5-2 çözemedim. Evet sakat oyuncular çok olabilir ama Beşiktaş’ın yine dörtlü savunma oynayacak kadrosu elinde vardı. Oyuna baktığınızda kenar adamlar Ekrem ve İbrahim Üzülmez geriye yaslanınca, Necip de kendini defansın içine atınca altı kişi savunma yaptı. Bu durumda dönen her topu Ankaragücü topladı.

Yazının Devamı

Bu kadar derbi zaferine bu kadar şampiyonluk az!

31 Mart 2010

Cuma gecesi İstanbul Büyükşehir Belediye - Bursaspor, cumartesi gecesi ise Beşiktaş-Eskişehirspor maçlarının sonuçları derbi öncesi iki takım oyuncularını da, teknik direktörleri de kesinlikle etkilemişti.
Frank Rijkaard kazanmak üzerine bir takım çıkarmış, ancak tarzının dışına çıkarak oynamayı tercih etmişti. 4-2-4 sistemine dönen Hollandalı, orta sahadaki iki oyuncudan birini de Alex ile adam adama oynatınca bu bölgede ciddi sıkıntı yaşandı.
Fenerbahçe ise kendi formatında sabit kaldı. Alex de geriye gelince beşli bir orta saha oluştu. Rakibe göre sürekli göbekte fazla kaldılar.
Galatasaray’ın klasik oyunu rakip alana yıkma stratejisine karşı, Fenerbahçe’nin yıllardır alıştığımız düzenden taviz vermeyerek sabırlı, sakin ve kontrollü oyun anlayışı bu derbi de sarı-lacivertli takım için yine büyük avantaj oldu.
Fenerbahçe takımı uzun yıllardır rakiplerine derbilerde büyük üstünlük sağlamasına rağmen bu başarısını şampiyonlukla örtüştüremiyor. Normalde bu kadar derbi kazanan bir takımın daha fazla şampiyonluk yaşaması gerekir. İşte burada problem ortaya çıkıyor.
Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor, Sevilla, Chelsea gibi güçlü rakiplere karşı başarılı olan savunma ağırlıklı

Yazının Devamı

Rijkaard intihar etti

29 Mart 2010

İlk önce şunu söylemeliyim, tertemiz, kavgasız ve gürültüsüz bir maç oldu. İki takım da iyi niyetle mücadele etti.
Fenerbahçe tahminimin de ötesinde çok sakindi. İki ön orta sahası alternatif isimler olmasına rağmen Galatasaray’ın taktiksel hatası yüzünden sıkıntı yaşamadılar, aksine rakibine büyük üstünlük sağladılar.
Teknik Direktör Rijkaard göbekte Mustafa Sarp, Mehmet Topal’a şans tanırken, Mehmet Topal, Alex’i markaj altına alınca Galatasaray orta alanda tek kişi kaldı. Buna karşılık Fenerbahçe dört kişiyle bu bölgeyi istediği gibi tuttu. Özer ve Vederson sürekli bekleri ile oynayınca, Alex de geriye gelince Galatasaray uzun top oynamaya mecbur kaldı. Fenerbahçe de fazla pozisyona girmese de rakibinin üzerinde baskı kurmasına izin vermedi.
Fenerbahçe takımı maksimum gücüyle oynadı. Ligin en iyi hücum yapan ekiplerinden biri olan Galatasaray’a karşı bu kadar stressiz mücadele etmeleri, geriden hiç gelişi güzel top çıkarmamaları, sürekli pas yapmaya çalışmaları galibiyetin anahtarıydı.

Daum iyi çalışmış
Maçın durgun geçmesi, Galatasaray ağırlıklı gidiyor gibi görünse de pozisyonun kısır olması tamamen Fenerbahçe’nin marifetiydi. Bir kere iki stoper Lugano ve Bilica mükemmel

Yazının Devamı

İnönü’de her şey vardı

28 Mart 2010

Ben şahsen son iki maçta Beşiktaş’ın hücum yönünü çok beğeniyorum. Ancak savunmada Ferrari ile Sivok biraz aksamaya başladı


Yine güzel bir maç izledik. Sezon sonu yaklaştıkça tempo da yükseliyor. Bursa’nın mağlup olması üç büyüklerin iştahını artırmıştı. Doğal olarak Beşiktaş taraftarının da... Ama karşılarına taş gibi bir Eskişehirspor çıktı, oyunun başlarında....
Beşiktaş hiçbir şey anlamadan 2-0 geriye düştü. Geçen haftadaki gibi Rüştü’nün inanılmaz iki kurtarışı maçın kopmasını engelledi. Beşiktaş’ın ilk yarıda bir gole ihtiyacı vardı. Nitekim bunu Nihat ile buldu, ikinci yarıya moralli çıktı. Skor 2-1’e gelmesine rağmen Eskişehir oyun formatını hiç değiştirmedi, yine hücumu düşündü. Bunun karşılığında da Beşiktaş bol pozisyon buldu.
Eskişehir gerçekten iyi top oynuyor ama savunması iyi mi derseniz, kesinlikle hayır derim.
Mustafa Denizli 21. dakikadan itibaren oyuncuların yerlerini değiştirdi. Bu değişiklik takımı kenarlara götürdü. Ve pozisyon zenginliğini getirdi. Eskişehirspor’un kalecisi dahil, uzun savunma oyuncuları olunca Beşiktaş’ın rakibi çözmek için çizgiye inmesi zaten şarttı. Bu taktik iyi işleyince maç döndü.

Yazının Devamı

Hayırlı mağlubiyet

27 Mart 2010

Bu Belediye takımı var ya ligin en belalı takımı. Bu sezon Beşiktaş’a, Fenerbahçe’ye, Galatasaray’a çelme taktılar, geçtiğimiz yıl deplasmanda Sivas’ı yenerek şampiyonluğu etkilediler. Kısacası zirve mücadelesi yapan her takımın önüne taş koyuyorlar.
Birincisi çok koşan, diri bir takım. Bırakın seyirci avantajını sürekli dezavantajla sahaya çıkıyorlar. Ama şartlar ne olursa olsun hep oynamayı düşünen bir ekip. Oyuncular nerede duracağını biliyor. Ezberci bir takım. Fizik güçleri mükemmel. Oyun disiplini de üst düzeyde.
Aslında Belediye takımının oyuncu kalitesi biraz daha yüksek olsa daha büyük işler yapabilirler. Kaldı ki ikinci ligden çıktıktan sonra hep ileriye gidiyorlar, sürekli performanslarının üstüne koyuyorlar. Tabii bunlar kendiliğinden olmuyor. Yetenekli ve başarılı bir hocaları var. Gerçekten de Abdullah Avcı’yı böyle bir takım yarattığı için kutlamak, saygı duymak lazım.
Bursaspor takımı seyircisi ile İstanbul’a geldi. Açıkcası mücadele de etti. Ama 2-0 geriye düşünce panik yaptılar. Kapanan Belediye’yi açmak için Ertuğrul hoca, ikinci yarıda Iglesias’ı aldı. Oyunun ilk 15 dakikasında yaşanan pozisyonları bulamasalar da oyunu tek kaleye çevirdiler. Oyun Belediye

Yazının Devamı

Temiz skor

25 Mart 2010

Lugano ve Bilica’lı savunmanın 4 maçta pozisyon vermemesi ne kadar önemliyse, öndeki üretkenliğin azalması da gözden kaçırılmamalı...

Fenerbahçe adına finale yürümek için yeterli bir sonuç oldu. İki takımın teknik heyeti için de sahaya çıkarılacak 11’leri belirlemek çok kolay değildi.
Fenerbahçe pazar günü Galatasaray’la belki de ligin final maçını oynayacak. Kümede kalmaya çalışan Manisaspor da rakip sahada, Antalyaspor’la çok kritik bir maça çıkacak. İki takımın da birkaç oyuncusunu dinlendirmesi muhtemeldi. Manisa öyle yaptı. Fenerbahçe ise biraz da mecburiyetten (çok sakatı olduğu için) mevcut sağlamlarla, ideale yakın kadrosuyla sahaya çıktı.
İki takım da kontrollü oynarken, Orkun’un yaptığı hatada topu kapan Güiza temiz bir ayak içiyle Fenerbahçe’yi öne geçirdi. Maç yine ortada devam ederken Deivid’in şahane kafa golü geldi. Bu gol Fenerbahçe’ye final kapısını da açtı.
Emre’nin sakatlığı ise kafalarda soru işaretleri bıraktı. Emre muhtemelen risk almamak için devam etmek istemedi. Devam etse adalesini yırtabilirdi. O bölgedeki Cristian ve Deniz sakat olduğu için Fenerbahçe adına derbide Emre’nin oynaması önemli.
Fenerbahçe dün avantajlı skor yakalarken, takım

Yazının Devamı