Uğur İşven

Uğur İşven

ugur.isven@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir zamanlar, İstanbul spor basının ağzına adeta sakız ettiği cümleydi; “İstanbul’a 100 binlik stad şart!”
Takımlar stadları paylaştı; taraftar da büyütülen bu statlar arasında bölündü de; konu kapandı.
Neyse... Asıl konumuz bu değil.
Bu muhabbeti aklıma getiren, geçen hafta İzmir İl Müftü Vekili İlyas Öztürk‘ün söylediği sözler. Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle bir açıklama yapan Öztürk, İzmir’e 10-15 bin kişinin ibadet edebileceği, işlevsel bir camiye ihtiyaç olduğunu söylüyordu. Bu cami görsel anlamda da kültürümüzü ve inancımızı yansıtacak bir cami olmalıydı.
Zaman zaman, büyük kitlelerin, kalabalık protokolün de katıldığı cenaze törenleri olduğunu hatırlatan Öztürk, “İzmir’de kalabalık cenaze namazının kılınabileceği bir cami yok” diyerek, Konak Meydanı’nda kılınan rahmetli Ahmet Piriştina’nın cenaze namazını hatırlatıyordu.
Benzer yakınmayı dile getiren bir başka kişi ise İzmir’in önde gelen işadamlarından Kemal Çolakoğlu oldu. Çolakoğlu, Sabah gazetesinde, kalabalıkların toplanabileceği; İstanbul’dakiler gibi bir camimiz olmamasını büyük eksiklik görüyordu.
Başbakanımızın annesinin cenaze töreninde de gördük. Fatih Camii avlusunda binlerce kişi vardı. İzmir’de ise bir şehit cenazesi olduğunda, tanınmış; sevilen bir insanımız vefat ettiğinde iki seçenek var: Bostanlı’daki Beşikçioğlu Camii veya Alsancak Hocazade. Birinin yeri ters, diğerine ise birkaç yüz kişi anca sığıyor. Bölgede yaratılan karmaşa da cabası.
Yani; özetle büyük bir cami şart. Olmuşken, müftü vekilimizin belirttiği işlevsel ve görsel özelliklere sahip olması da gerekli.
Böyle bir projenin devlete yük olacağını da zannetmem. “Haydi İzmir’e büyük bir cami yaptıracağız” dendiğinde elini cebine atacak bir sürü insan çıkar...
Gelelim yer konusuna. Bu caminin yeri İnciraltı olmalı mı? İşte orada tereddütlerim var. Çünkü birileri bu bölgeyi sürekli “elde edilmesi gereken bir mücevher” olarak görüyor. Yaptıkları her girişimde duvara toslayıp geri döndükçe, başka bir şeyi vesile edip duvarı delmeye çalışıyorlar. Ya seçim bahane oluyor; ya Expo veya başka bir şey. Cami meselesinin de bu amaçla kullanılmasından korkarım.
Aslında İnciraltı’na cami konusu; imar lobisinden de eski. 1984-85 yılına kadar dayanan bir mesele. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura‘nın hayalini kurduğu bir projeydi. O dönemde gazetecilerle yaptığı sohbetler dile getirmiştir bu düşüncesini. Hayal ettiği manzara; Körfez’e giren gemilerin adeta selamlayıp geçmesiydi bu camiyi. O dönemde bu konular Özfatura’ın “yumuşak karnı” idi ve fazla ısrarcı olamadı.
İnciraltı’na mı olur; başka yere mi bilmem. Ancak tartışılmasında yarar var 15-20 bin kişilik cami konusunun.