Sanatçı duruşu ve 13 şehit

25 Temmuz 2011

Geçen hafta Silvan’da verdiğimiz 13 şehit, Türkiye’yi sarstı. Ancak bu sarsıntı pek öyle büyük boyutlu olmadı.
Türkiye, 15-20 yıl önceki gibi değil. O zamanlar böylesi olaylarda gösterilen tepkiler çok daha farklı olurdu. Tamam, insanlar sokaklara döküldü, bayraklı protesto yürüyüşleri yapıldı. Tepkisel bazı hareketler de gelişti. Ancak hafta sonunda bazı insanlar hiçbir şey olmamış gibi günlük yaşamına döndü.
Tatil yörelerinde eğlencenin tamgaz sürdüğü yerler de vardı; acıyı yüreğinde hissedenler de... Bazı sanatçılar şehit haberleri nedeniyle konserlerini iptal etti. Bazıları sözleşme imzaladıkları için mecburiyetten çıktıkları sahneden, mümkün olan en kısa sürede indi.
Bazıları ise aynen devam etti programına... Böyle yapanların ileri sürdüğü görüş şuydu:
“Terörün amacı, korku, panik ve endişe yaratarak toplumun normal hayatın dışına çıkarılmasını sağlamak değil mi zaten? İşte biz de bu nedenle aynen devam ederek, terörün amacına ulaşmasını engelledik!”
Bence bu gerekçe, 10-15 sene öncesi için doğruydu. Ancak terörün bugün ulaştığı siyasal ve toplumsal anlam, her şeyi değiştirmiştir. Terörün amacı artık sözünü ettiğiniz korku, panik boyutunu çoktan aşmıştır.
* * *

Yazının Devamı

Yeni ilçenin ismi ne olsun?

18 Temmuz 2011

İzmir’in 31’inci ilçesi olacak Gümüldür, Özdere, Ürkmez, Doğanbey birleşmesine sıcak baktığımı yazmıştım.
Bu ilçeye Menderes Belediye Başkanı dışında herkes sıcak baktığına, İzmirli bakanlar da “Bu iş tamam” dediğine göre, şu konuya geçebiliriz..
Yeni ilçemizin ismi ne olacak?
İlçeyi oluşturan dört beldeden birini mi tercih edeceğiz, yoksa şu anda hiç bir yerde bulunmayan yeni bir isim mi olacak?
Sakın Narlıdere ile Güzelbahçe birleştirilerek yeni bir ilçe oluşturulduğu zamanki gibi bir saçmalık yapmayın.
Neydi o garabet öyle: Narlıbahçe!
Kimseyi memun etmediği gibi anlamlı da gelmedi. Bu yüzden birkaç sene sonra kaldırıldı gitti. Narlıdere kendi yoluna, Güzelbahçe de kendi yoluna koyuldu.

Yazının Devamı

Yeni ilçemiz hayırlı olsun

15 Temmuz 2011

Dünkü Milliyet EGE’de okumuş olmalısınız. İzmir’e yeni bir ilçe daha kuruluyor. 30 olan ilçe sayısı, 31’e çıkıyor. Dört kıyı beldesi birleştirilerek ilçe haline getiriliyor.
Yeni ilçeyi oluşturacak beldeler Doğanbey ile Ürkmez Seferihisar’dan, Gümüldür ile Özdere Menderes’ten... Bu beldelerin kapatılması ve sınırları içinde oldukları iki ilçeye bağlanmaları zaten bir hataydı. Konumları ve sahip oldukları potansiyel, bu dört beldenin bir değil, iki ilçe çıkarma potansiyelleri var bana göre... Kısacası, böylece bir hatadan dönülmüş olacak.
Valiliğin oluşturduğu komisyon, bir rapor hazırlayacak; İl Genel Meclisi onaylayacak. İçişleri Bakanlığı’na teklif sunulacak. Sonrasında zaten Bakanlar Kurulu ve Meclis’ten hızla geçer.
Bir yıla kalmadan, nurtopu gibi bir ilçemiz olur.

50 kilometre konusu
Peki, bu iş nasıl olacak?

Yazının Devamı

Siz yapın, biz sıkıntıya razıyız

11 Temmuz 2011

Seçim öncesi Başbakan Tayyip Erdoğan‘ın İzmir’de kazanmayı ne kadar istediği çok yazıldı çizildi. İki bakanını aday göstermesi, aralarında bazıları, kimileri tarafından “çok uçuk” bulunsa da İzmir’e yönelik 35 projeyle ortaya çıkması kim ne derse desin büyük puan kazandırdı. CHP’nin “kalesi”nin sallanmasında bu taktiğin payının büyük olduğunu kimse inkar etmez.
Seçim bittikten sonra AK Parti’nin sözünü tutup tutmayacağı, sözünü ettiği uçuk İzmir projeleri için ne düşündüğü merak konusuydu. Seçim ortamında verilmiş uçuk vaadler mi, yoksa üzerinde düşünülmüş, laf olsun diye değil, yerine getirmek üzere masaya konmuş gerçek projeler mi?
Projeler konusunda ciddi ve kararlı olunduğunun ilk işaretini, açıklanan kabine listesinde gördük. Bana göre, İzmir’den aday gösterilen iki bakanın, Binali Yıldırım ve Ertuğrul Günay‘ın aynı göreve yeniden atanması bu açıdan sevindiriciydi.
İlk adım Yıldırım’dan
Nitekim, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, görevi devralır almaz ilk ziyaretini İzmir’e yaptı. Bir partilinin düğünü için geliyor da olsa, seçildiği yere bakış açısını gösteren güzel işaretler bunlar. Havaalanında karşılayan coşkulu kalabalık da, kendisine verilen önemi ve beslenen

Yazının Devamı

Krizin perde arkası

4 Temmuz 2011

İzmir’de Bayındır ve Tire dışında tüm belediyelerde yönetimi elde bulunduran CHP’nin huzur bulamadığı tek ilçe, Buca...
Başkan Ercan Tatı ile meclis üyelerinin büyük bölümünün yıldızı bir türlü barışmadı.
Yaklaşık iki yıldır sürekli Tatı ile meclis üyeleri arasındaki meydan savaşlarını izliyoruz.
Bir yandan da güçlü bir AK Parti muhalefeti olunca Buca’da belediye meclisi toplantılarında “tantana” hiç eksik olmuyor.
Böyle toplantılardan birini daha cuma akşamı izledik.
Belediyenin ünlü şirketi Bucamar‘ın sermaye artırımı konusunun görüşüldüğü toplantıya 25 CHP’li üyeden 12’si katılmadı.
Katılmayanlara baktığımızda Tatı’yla yıldızı barışmayan CHP’lilerin çoğunluğu oluşturduğu anlaşılıyor.

Yazının Devamı

Yaz yaz bitmez

1 Temmuz 2011

CHP her kurultay, her seçim sonrası olduğu gibi yine toz duman.
Bir yandan Silivri’deki milletvekillerinin yasa kılıfına uydurularak içeride tutulması yüzünden çıkan gerginliği çözüme kavuşturmaya uğraşan parti yöneticileri, bir yandan da İzmir’le ilgilenmek zorunda kalıyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu bir yandan “KCK tutuklularıyla, bizimkilerin hukuki durumu arasındaki fark nedir?” değerlendirmesini, diğer yandan İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır’ın hazırladığı “Kale neden yıkıldı?” raporunu okumaya çalışıyor.
Bir yandan, grup toplantısına koşuyor, diğer yandan AK Parti temsilcilerinin mekik diplomasisine zaman ayırmaya çalışıyor. Bu arada çat kapı İzmir’den çıkıp gelen İzmirli belediye başkanlarının “Yenilginin sorumlusu biz değil, bizi suçlayan İl Başkanı” serzenişlerine vakit ayırıyor.
İşi gerçekten çok zor...

Hızlandırılmış eğitim

Yazının Devamı

Tuzsuz çorba!

28 Haziran 2011

CHP’nin Türkiye genelinde ve İzmir’de aldığı oylar bir başarı tablosu mu yoksa başarısızlığın göstergesi mi?
Bu sorunun cevabı, durduğunuz yere göre değişiyor.
Baktığınız açıya göre, farklı şeyler görebiliyorsunuz.
Parti yönetimine muhalifler, 2009 yerel seçimlerinde alınan İl Genel Meclisi oylarını gösterip, “Oylarımız geriledi” diyor.
Başarılı olduğunu iddia edenler ise genel seçimin ölçüsünün bir önceki genel seçim olacağını söyleyip, 2007’de alınan sonuçlarla kıyaslama yapıyor ve “Bakın; oyumuz 5 puan artmış” diyor.
Kendi bakış açılarına göre onlar da haklı...
Ancak ben, değerlendirmeyi, başka bir pencereden bakarak yapmayı tercih ediyorum.

Yazının Devamı

Cevap bekleyen sorular

21 Haziran 2011

Seçimler bitti, hangi partinin başarılı, hangisinin başarısız olduğu tartışması bitmedi.
Herkes kendi durduğu noktadan bakarak seçim sonuçlarını değerlendiriyor.
AK Parti, Türkiye genelinde elde ettiği oy artışının yanı sıra, İzmir’de CHP’nin ensesinde soluğunu hissettirecek bir oy oranına ulaştığı için mutlu.
CHP ise “düşman” askerlerinin surlara tırmanmakta olduğunu önemsemeyip, “Hücumu püskürttüm; kale hala bende” diyor.
AK Parti’nin Türkiye genelinde aldığı oylar ise herkesi şaşırtıyor. Merkezde ve sağda başka parti kalmadığını, (barajı geçip geçemeyeceği son ana kadar tartışılan MHP’yi unutmuyorum tabii ki) AK Parti’nin hepsini yutup oylarını kendi hanesine yazdığı dikkatlerden kaçıyor.
Benim de aralarında bulunduğum bir başka grup ise, ülkenin ekonomik durumuna bakıp, “Bu tablo ortadayken, 9 yıldır iktidarda olan bir parti nasıl böyle oy alabiliyor?” diye şaşmadan edemiyor.
Öyle ya; gerçek işsizliğin yüzde 20’ye merdiven dayadığı, topraksız köylünün yanında, işyerini kapatan esnafın saf tuttuğu; emeklilerin “emekleyerek” yaşadığı bir ülkede yapıldı bu seçimler.

Yazının Devamı