Uğur İşven

Uğur İşven

ugur.isven@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Meclis Grubu toplantıları, her zaman çok renkli olagelmiştir. Hele hele son dönemde yeni ilçelerin de katılması sayesinde kalabalıklaşınca haliyle renk cümbüşü daha da arttı.
Muhabirlik yıllarımdan hatırlarım; en kısır zamanında dahi birkaç haber veya en azından haber konusu olacak istihbarat çıkarmışımdır bu toplantılardan.
Şimdi de bazen çok ciddi bazen gırgır, bazen de tekmili birden lezzette olaylar yaşanıyor bu grupta.
Geçen hafta da Tacettin Bayır başkanlığında yapılan da böyle bir toplantıydı. Geceye damga vuran ve elbette büyük yankı uyandıran çıkış ise beklendiği gibi Bayır’dan geldi. AK Parti Hükümeti’nin İzmir’e bir hayli yüklenmesinden rahatsız olduğu açık; Ulaştırma Bakanı’na “Bu adam Binali falan değil; Cin Ali” diyerek tarihe adeta not düşecek bir söz etti.
* * *
Haliyle bu söz ertesi gün bazı internet sitelerinde ve gazetelerde hak ettiği yeri buldu. Gerçi AK Parti İl Başkanı Akay ifadeyi ayıplayınca “Bu sözü söylediğimi nereden biliyorsunuz” diye başlayan; “Söylemiş de olabilirim; söylememiş de” diye biten, kafa karıştırıcı bir açıklama daha yaptı Sayın Bayır ama konumuz bu değil.
Ertesi gün yapılan ikinci grup toplantısının konusu haliyle “Cin Ali” sözünün yarattığı yankılardı. Gelen haberlere bakılırsa, bazı meclis üyeleri, hele hele CHP’de siyaset yapan birisi için “naif” sayılabilecek bir tavırla, bu sözlerin nasıl olup da dışarı sızdığını sorgulamış. Kimi, belediyede daha önce yapılan polis operasyonlarını hatırlatıp grup toplantısının yapıldığı salonda “böcek” olabileceği tezini ortaya atmış. Bir başkası da telefonlar araclığıyla dinleniyor olabilecekleri anlatıp “Sinyal karıştırıcı jammer cihazı getirelim” önerisiyle gelmiş.
Menemen Belediye Meclis üyesi Serpil Ertuğ ise bir hayli sinirli yaptığı konuşmada, “Grupta konuştuklarımızı daha eve gitmeden bir internet sitesinde okudum. Bu nasıl iştir? Salonda böcek olduğuna inanıyorum. Telefonları da toplantıya girmeden önce toplayalım” demiş.
* * *
Toplantıda, sızmanın nasıl olduğuna dair tezlerinde gerçeğe bir hayli yaklaşan üyeler de var; haklarını yemeyelim. Ama boşu boşuna böcek arayarak; jammer cihazlarıyla kendilerini kanser riskine atmalarına hiç gerek yok...
Böcek masanın altında, havalandırmanın içinde falan değil.
Karşısında...
Veya hemen yanında...
Öyle ufacık bir şey falan değil. Aşağı yukarı kendi boyunda, iki ayaklı ve iki elli...
Anladınız siz onu...

Demokratlar özüne döndü
DP’nin İzmir İl Kongresi’nde Burcu Güneş konseri düzenlemesini garipsemiştim. Neyse ki, fiyatta anlaşamadılar da Niran Ünsal’a döndüler. Ben Muazzez Abacı’nın daha çok yakışacağını düşünmüştüm amapoptan klasiğe geçiş de bir aşamadır. Bir nevi öze dönüş durumu yani. Hayırlı olsun...

Tatlıseslerin bahanesi kalmadı
İbrahim Tatlıses’in kulakları çınlasın. Urfa’da olmayabilir ama Türkiye’de artık bir Oxford var. Daha doğrusu, yakında olacak. İngiltere’nin dünyaca ünlü iki üniversitesinden biri olan Oxford, Seferihisar’da “Yaratıcı yazarlık okulu” kuruyor. Geleceğin Tatlısesleri, “Oxford vardı da biz mi gitmedik” diyemeyecek yani...