Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fransa Ulusal Meclisi’nden geçen “Ermeni Soykırımı’nın reddinin hapis ve para ile cezalandırılması” teklifinin yarattığı kriz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den tutun da, en sıradan vatandaşa kadar herkesi rüzgarına katmış durumda. Resmi demeçlerden, sokağa, sosyal medyaya, her yerde ifade edilen bir öfke var.
Ama bu siyasi öfke selinde, “Kim içini döktü, kim rahatladı?” diye soracak olursanız; size Fransız malı arabasını kıran Türk gurbetçi derim. En son, Abdullah Öcalan nedeniyle İtalya ile aramızda çıkan krizde de İtalyan işi ipek kravatlar mı yakılmamıştı, İtalyan ürünlerin üzerinde mi tepinilmemişti... Bizde neredeyse yerleşik bir diplomatik tavır bu anlayacağınız. Ne kadar rasyonel, karşımızdaki devleti ne kadar ırgalar orası başka...
Konuyla ilgili en popüler protestolardan biri de, sosyal medyada Sarkozy’nin kısa boyu nedeniyle, diğer liderlerle fotoğraf çektirirken ayağının altına takoz koyduğu fotoğrafları paylaşmak. Fotoğraf altını tahmin ediyorsunuz değil mi? “Boyun kadar konuş Sarko!”

Durumdan vazife çıkaranlar
Fransa Meclisi’nden çıkan karara çok sinirlenip bir türlü sinirini atamayan tüm yurttaşlara müjdeli haber var. Metin olun! Sayın Melih Gökçek, şahane yıldırma stratejileriyle konuya el atmış durumda.
Seçim öncesi televizyon programlarında karşısına çıkan rakipleri sinir etmesiyle ünlü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, hedef büyüterek karşısına bu kez Fransa’yı aldı. Ben, kendi adıma muvaffak olacağına yürekten inanıyorum.
Eminim şu hezeyan dönemini kaçırmayıp, akıllara durgunluk verecek, değme şovmenlere taş çıkaracak, enteresan eylemleriyle gündemde olacak. Fransız Büyükelçiliği’nin karşısına, butona basınca Cezayir Marşı çalan Cezayir Anıtı dikme projesi bunların ilki.
Peki böyle büyük bir milli birlik beraberlik gündemi olur da Nihat Doğan, konu üzerine iki çift twit etmez mi? Etmese şaşarız. Konu üzerine twitter’da coşan Nihat Doğan, twitlerinden birinde, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’a çağrıda bulunmuş. “Fransız Sokağı’nın adını hemen değiştirip Cezayir Sokağı yapın” demiş. Ama Doğan’ın es geçtiği küçük bir ayrıntı var; sokağın adı zaten halihazırda Cezayir Sokağı. Başka bir talebiniz Nihat Beyciğim?
Maalesef kararı protesto etmek isteyen tüm tepkiler bu kadar komik ya da kendi halinde değil. Fransa’ya en üst perdeden ifade özgürlüğü dersi verdiğimiz zamanda, ülkenin önemli gazeteleri, “Azgın azınlık”, “Küstah Fransız’a haddini bildir” gibi açıktan ırkçı manşetler atabiliyor örneğin.
Ya da sıradan bir dost muhabbetine, Sarkozy’nin musevi kökenlerine atıfla ırkçı bir espri rahatlıkla yerleştirilebiliyor.

Nutuk kolay
Pek çokları açısından bu kriz, AB’nin havalı ağır toplarından Fransa’ya iki laf çakmak için, şöyle ortaya karışık milliyetçi soslu, popülist bir çıkış yapmak için ya da pusuda bekleyen ırkçı önyargılarımızı daha güçlü dillendirmek için bir bahane teşkil edebiliyor.
Sanırım Fransa’ya tüm içtenliğimizle tepki gösterirken, şık ifade özgürlüğü nutukları atarken, çuvaldızı kendimize batırmayı hiç ihmal etmemek gerekiyor.
Bugün, Türkiye’de hepimize, Fransa’nın ifade özgürlüğü alanında verdiği kötü sınava inat, tüm acılara saygı gösteren, tam teşekküllü bir özgürlük ve kardeşlik alanı yaratılması için mücadele etmek düşüyor.