Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HES HES HES, Hadi be sen de
Kes kes kes, Bizi iyi dinle!!
* * *
Şu 9 sütun gazetenin dili olsa da Muğlalı köylü kadınlarla birlikte, bu rap şarkıyı söylese sizlere. Yaklaşık 40 kadından oluşan bir rap korosu düşünün. Ege’nin, Anadolu’nun kadınları bunlar. Özgüvenlerinden, dimdik duruşlarından, yaratıcılıklarından etkilenmeyene aşkolsun!
Kadın çocuk hep birlikte, Köyceğiz’deki Yuvarlakçay HES (Hidroelektrik Santral) projesini protesto etmek için yazdıkları “HEStir” adlı bu şarkıyı söylüyorlar. Bir yandan da ritme uymuş, öğrendikleri hiphop figürlerini yaparak dans ediyorlar. Şarkının orta yerinde 85 yaşındaki Fatma Nine’ye uzatılıyor mikrofon. Fatma Nine, doğaçlama bir ağıt söyleyiveriyor.
Nasıl güzel anlatamam! Muğlalı kadınların HES öfkesini anlatan bu keyifli, dinamik, bizim havalara benzemeyen şarkıya nasıl yakışıyor!
Muğlalı kadınlardan oluşan Şalvar-Rap adlı grubun bu şarkısının videosu, internette izlenme rekorları kırmıştı. Yuvarlakçay’da 11 ay geceli gündüzlü süren HES nöbeti ve hukuk mücadeleleri kazanılıp, proje geri çekilince, bu şarkıyla kutlamalar yapılmıştı.

Yeni “Züğürt Ağalar”
Son günlerde Sinop Gerze’de, Trabzon Çaykara’da HES inşaatlarına karşı protesto yapan köylülerle jandarma ve şirket çalışanları arasında gerginlik çıkınca nihayet HES mevzusu medyanın gündemine tekrar gelebildi. Mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararına rağmen, ihaleyi alan şirket gece yarısı çalışmalarını başlatınca, köylüler toplanıp şantiye alanına yürüyüşe geçmişler. Ama karşılarında jandarmayı bulmuşlar. Gerginlik artıp çatışma çıkınca, 7 kişi yaralanınca, konu ana haber bültenlerinde yer buldu.
Haberi izlerken benim de aklıma Muğlalı kadınların öfkeli ve de keyifli rap şarkısı geldi yeniden: “HES HES HES, Hadi be sen de!”
Yuvarlakçaylılar şimdilik rahat bir nefes almış durumda. Ama Karadeniz başta olmak üzere, daha pek çok bölgede, pek çok nehir, dere üzerine yapılması planlanan HES projeleri tam gaz devam ediyor.
Köylüler duruma öfkeli ve bu projelerin sonuna kadar karşısında duracaklar; çünkü başka çareleri yok.
En yetkili ağızların “Boşa akan suyu, enerjiye çevireceğiz” diyerek destekledikleri HES projelerine inanmıyorlar. Çok kısa süre içinde projenin uygulandığı alanda suların kirlendiğini, balıkların ölmeye başladığını, inşaat için yüzyıllık ağaçlara kıyıldığını gözleriyle gördüler.
Kendi tarlalarını, ekinlerini, bahçelerini sulayamadıklarını, hasatlarının azaldığını yaşayarak öğrendiler.
Bu; geçinememeleri, borçlarını ödeyememeleri demek. Ötesi var mı? Bu nedenle, köylülerin bu mücadelesi sürecek, diyorum. Çünkü bu onların hayat memat mücadelesi. Ya sonuna kadar direnecekler ya da kentin yeni “Züğürt Ağaları”, köyden göçmüş işsizleri olarak, bu acımasız ve çarpık sisteme eklemlenmeye çalışacaklar. Başka çaresi yok. Tepkileri, “çevreci grupların kışkırtması” falan diye açıklayanlar, bu nedenle fena halde yanılıyor.
HES şantiyelerini gezerek, “Anadolu’nun Son Çınarları” adlı bir belgesel film çeken Hakan Tosun, HES projeleri için “Anadolu’yu insansızlaştırma projeleri” demiş. Söyledikleri durumu iyi açıklıyor ne yazık ki.
O nedenle, büyük sermayelere, kudretli iktidarlara, konunun küçümsenmesine, medyada yer bulamamasına inat, Muğlalı cengaver teyzelerin sesine ses katıp hep beraber “HEStir!” demenin vaktidir.