Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Parasız eğitim istiyoruz” diye pankart açan, eylem yapan öğrenciler, tabii ki dokuz köyden kovulur; copu, sopayı yer. O da yetmez, yılları bulan hapis cezalarıyla hadleri bildirilir.
Şaşırmaya gerek yok.
Devlet üniversitelerinde ‘öğrenci kimlik kartı’ diye, ‘banka kredi kartı’ dağıtılan bir ülkede bunlar olur, oluyor. Çağın ruhunu anlayamamış, neo-liberal politikaların yeni trendlerini gerektiği gibi içselleştirememiş bu gençliğe az bile!
Allah’tan bazı yöneticilerimiz, rektörlerimiz bu konuda gençler kadar geri kalmış değil. Onlar, yeni öğretim yılı öncesinde öğrenci listelerini, bir müşteri portfolyosu gibi bankalarla anlaşma yapmak için kullanmaktan çekinmiyorlar.
Bu cevvalliklerine rağmen, çekindikleri tek şey senaryonun olası sonuçlarını düşünmek, öğrencileri adına sorular sormak. Belki 18, belki 24 yaşındaki, sınırlı imkanları, mütevazı harçlığıyla hayatta kalmaya çalışan bir öğrenci, sıkışınca elindeki kredi kartıyla borçlanır mı? Yetişkinlerin bile baş edemediği bu kredi kartı borçlarını ödeyebilir mi? Ödeyemedikleri durumda, bu borçlar, faizlerle şişer şişer de, öğrencilerin daha kazanmaya bile başlamadıkları meçhul müstakbel maaşlarını şimdiden ellerinden alır mı? Geleceklerine ambargo koyar mı?

Hangi liste?
Geçtiğimiz hafta konu, Ordu Üniversitesi’nde öğrencilere ‘kimlik kartı’ niyetine ‘banka kredi kartı’ verilmesiyle gündeme geldi. Öğrenciler, bu kart olmadan, ne turnikeden geçip üniversiteye girebiliyor ne de yemekhaneden bir lokma yemek yiyebiliyor.
Pek çok farklı devlet üniversitesinde benzer uygulamaların hayata geçirildiği ya da planlandığı haberleri geliyor. Koskoca, köklü yüksek öğretim kurumlarının kimliğinin, bir banka sponsorluğuyla bu denli eşleştirilmesi de, olayın bir diğer vahim boyutu.
Geçtiğimiz yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de öğrencilere, kampus kart uygulaması olarak banka kartları dağıtılmıştı. Kredi kartı olmayan bu banka kartı uygulamasına itiraz eden öğrenciler, rektörlüğe seslerini duyuramayınca mahkemeye gittiler.
İzmir 3. İdare Mahkemesi, öğrencilerin kişisel bilgilerinin rızaları olmadan paylaşılmasının, hem Anayasa’nın 20. Maddesi’ne hem de Bankacılık Kanunu ile Tüketicilerin Korunması Hakkında Kanun’a aykırı olduğu gerekçesiyle uygulamayı iptal etti. Şimdi, Ordu Üniversitesi öğrencileri, bu emsal karardan da yola çıkarak konuyu mahkemeye taşımaya hazırlanıyorlar. Ama bu süreçte, üniversite yönetiminin uyguladığı baskılardan şikayetçiler.
Kişisel hakların mahremliğinden mi dem vuralım, öğrencilerine müşteri gözüyle bakabilen bir eğitim anlayışından mı?
‘Bankaların itibarlı müşterileri listesi’nde öğrencilerin gözü yok. Üniversite yönetimleri, sadece ‘dünyanın en başarılı üniversiteleri listesi’nde en üst sıralarda yer almaya yoğunlaşsalar...

Haberin Devamı

Müşteri değil, öğrenci

Haberin Devamı

Bayram fotoğrafı

Bayramın en yüreğe değen fotoğraf karelerinden biri; ellerindeki 50 TL’lik yardım parasını bayram harçlığı almış çocuk sevinciyle havada sallayarak, kameralara gülümseyen Kırklarelili teyzeler...
Valiliğe bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın bayram öncesi verdiği bu küçük yardım, yüzlerini güldürmüş.
Fotoğrafı görünce, önce onların güleç, aydınlık yüzlerine, çocuk sevinçlerine bakıp tebessüm ediyor insan. Ama bu, çok sürmüyor. İki saniye sonra, yüzümüzdeki tebessüm, hüzün ve utançla gölgeleniyor. Ömürleri boyunca çalıştıkları ellerinden, yüzlerindeki çizgilerden belli olan, şimdi ise emekleri, ürünleri, toprakları para etmez hale getirilen bu köylü kadınların 70 yaşında 50 liraya muhtaç olması; daha doğrusu, muhtaç hale getirilmesi bütün tebessümleri gölgeliyor. İnsanın içine dokunuyor.
Hepinize mutlu bayramlar diliyorum; bayram harçlığının bir tek çocuklara verildiği, ömürlerini çalışarak geçirmiş yetişkinlerin yardıma, sadakaya muhtaç edilmediği, tebessümlerin hüzünle, utançla gölgelenmediği mutlu bayramlar.