Özden Kaptanlar

Özden Kaptanlar

ozden-kaptanlar@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son birbuçuk yıldır kafama bu baz istasyonlarının zararı var mı yok mu sorusu takıldı. Biraz araştırma yaptım, GSM yetkilileriyle de görüştüm; “Bunun hiçbir zararı yoktur” dediler.
Oysa zararı çok fazla diye yazılıyor.
Eskileri geçtim, üçüncü nesil (3G) baz istasyonları hızla kurulmakta ve artmakta.
Çatıların vazgeçilmez aksesuvarı olan baz istasyonları, az bir paraya büyük tehlike oluşturuyormuş. Daha önce baz istasyonunda görevli eski bir çalışan, insanları uyarıyor.
Metrekareye 300 dalga yaydığını iddia ediyor.
Az bir paraya bunları çatınıza sokmayın, bunun zararı yoktur gibi laflara da inanmayın diyor.
Bu beyanını 2011 yılında vermiş.
Yargıtay, Fatsa’da vatandaşın 2004 yılında baz istasyonu şikayeti üzerine 23 Kasım 2006 tarihinde baz istasyonunun durdurulması, sökülmesi kararını almış.
Dolayısıyla herkese yargı yolunun açık olduğuna örnek bir dava olarak görülüyor.
Ben bunu anlayamadım. Baz istasyonunun zararları ile ilgili iddiaları okudum.
DNA tahribi, hücre yapısının bozulması, hücrelerde büyük moleküllerin deformesi, uykusuzluk, sinirlilik, baş ağrısı gibi gibi...
H H H
TÜBİTAK’ın baz istasyonları hakkındaki araştırmasına baktığımda, “Bunun kanıtlanmış bir zararı yoktur” diyor.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Binali Yıldırım, 81 ilin valiliklerine, elektronik haberleşmede baz istasyonları ile ilgili genelge yollayarak, baz istasyonlarının kurulumunun kolaylaştırılmasını istemiş.
Şimdi burada bir çelişki görüyorum.
Kimse yoğurdum ekşi demez.
Zararı yok deniyor ama peki bunlar neden ağaç içlerine, çatılara, reklam panolarının ardına şekil şekil biçim biçim saklanıyor?
Bunların ölçümleri, yaydığı dalga boyları düzgün denetleniyor mu?
Niye burnumuzun dibine uzay üssü gibi kuruluyor?
Bu istasyonlar şehirden uzaklaştırılamaz mı?
Bunun başka bir çözümü yok mu?
Bir vatandaş olarak bazların saklanması kafama çok takıldı.
Üstelik mahkemeleri de çok uzun sürüyor.
Aklıma çernobil nükleer santralının patlamasından sonra Karadeniz Bölgesi’nde inanılmaz kanser vakalarının artışı ve radyasyon olmadığını iddia ederek çay içen, o devrin bakanı geldi.
Ancak kanser vakaları artışı çok fazla oldu.
Sakat ve acayip doğumlar görüyoruz.
Birileri para kazanacak diye bizler galiba kanserli ve kalitesiz yaşamaya mahkum ediliyoruz.
Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, balık burcundan olup merhametli ve araştırmacı bir yapısı vardır.
Bizler adına bu konuyla bizzat kendisinin ilgilenmesini ve araştırmasını rica ediyorum.
Duyarsız kalmayacağından eminim.
Baz istasyonları gerçekten çatılardaki büyük tehlike mi?
“Aaaa.. kanser oldum”un sebebi mi?