Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Galatasaray, UEFA Kupası’nı hangi yıl kazandı?
Final maçında gollerini kimler attı?
Goller kaçıncı dakikalarda geldi?
Fenerbahçe, son Şampiyonlar Ligi’nde hangi takımlara karşı oynadı?
Açık söyleyeyim; benim hiç çalışmadığım yerlerden bu sorular.
Bir sınavda sorsanız, hiç şansım yok. Yüzde yüz çakarım.
* * *
Ama siz bana bakmayın. Adım gibi biliyorum ki, tüm bu sorulara sektirmeden yanıt verecek binlerce futbol tutkunu genç var. Taraftarlık sevdası, üstüne de Milli bir gurur vesilesi olarak, tüm bu bilgileri şevkle alıyorlar, ezbere biliyorlar. Yaşamlarının önemli anlarından sayıyorlar.
Ama mesela en babasından kaç Fenerbahçe taraftarı, Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı’nın Dünya şampiyonluğunu kazandığından haberdardır acaba? Ya da takımının bu yıl basketbol, voleybol, atletizm, kürek, boks gibi tüm amatör branşlarda şampiyon olduğundan... Bunlarla da gururlanmak, kaç Fenerbahçelinin aklına gelir?
Birkaç yıl önce, fanatik Fenerbahçeli bir arkadaşım, “Sadece futbol maçlarını değil, basketbol ve voleybol maçlarını da kaçırmamaya çalışıyoruz” dediğinde biz dalga geçmiştik.
Veda mektubu
Daha uzun süre gündemimizden düşmeyecek futbolda şike dosyası, en derinden Fenerbahçe’yi salladı. “Efsane başkan” diye anılan Aziz Yıldırım, içeride. Yıldırım’ın bu hafta Metris’ten yolladığı “Veda Mektubu”, pek üzerinde durulmayan bir noktanın altını çiziyor.
Şöyle diyor Aziz Yıldırım:
“Çalıştım, hep çalıştım. Amatör sporların Türkiye’nin geleceği gençler için ne kadar önemli olduğunu gördüm. Bu alanda liderlik ettim, amatör şubelere devletten daha fazla yatırım yaptım. Popülizm yapıp tüm kaynakları futbola ayırmadım. Ülkemi, ülkemin uluslararası müsabakalarda, boksta, yelkende, atletizmde dalgalanacak şanlı bayrağını düşündüm.”
* * *
Tüm iddialar bir yana, Yıldırım’ın başkanlığı döneminde, sadece futbola değil, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün pek çok alt branşına da önemli yatırımlar yapıldığı bir gerçek. Bu yatırımlar, Fenerbahçe’yi dünya çapında daha büyük bir marka haline getirdiği gibi, Türkiye sporuna da bir ivme kazandırdı.
Rakibin ne kadar büyükse, sen de o kadar büyük olmak zorundasın. Örneğin, ezeli rakip Galatasaray, çok güçlü bir erkek basketbol takımı kurdu ve 26 yıl sonra ilk kez, Fenerbahçe ile final oynadı.
* * *
Yine aynı mektupta Yıldırım, “2000’e yakın sporcu evladım var” diyor. Evet, Fenerbahçe’de 2000’e yakın lisanslı sporcu bulunuyor. Yelken, kürek, masa tenisi, basket, voleybol, boks gibi pek çok farklı dalda mücadele eden pek çok genç, hevesli sporcu var. Masöründen, doktoruna, antrenöründen, malzemecisine, hiç adı anılmayan pek çok emektar, bu işe emek veriyor, bu işten ekmek yiyor.
Gelin görün ki, bu sayısız “sporcu evladın” ve spor emekçisinin kaderi, bugün futbol endüstrisine bağımlı durumda. Futbola endeksli spor dünyamızda, amatör bütün branşların gelirlerinin çok büyük bir kısmı, futboldan sağlanıyor. Bu nedenle, Fenerbahçe’de yaşanan deprem, belki de futbol takımından çok, diğer spor dallarının kaderini etkileyecek. Biz hep bir ağızdan Fenerbahçe küme düşer mi, düşmez mi, tartışıp dururken, yeterince üzerine düşünmediğimiz boyut bu.
Futbolda yaşanan sarsıntı, kelebek etkisiyle, diğer spor dallarına ve amatör kümelere yapılan yatırımları azaltma riskini taşıyor. Ve yine aynı kelebek etkisiyle diğer kulüplerin de yatırımlarını kısması, büyük bir sürpriz olmayacak.
Manşetler, büyük transfer rakamları, havalı arabaları, manken sevgilileriyle yıldız futbolcuları yazıp çizedursun; biz hepsine inat, sporun farklı pek çok alanına, yürek ve emek veren sayısız insanı görmezden gelmesek.
Şike iddiaları nedeniyle yaşanan bu depremin, Türkiye sporu adına bir kayba değil de kazanıma vesile olmasını istiyorsak, futbolun ve büyük sermayelerin gölgesinde kalmış sporun diğer dallarına sahip çıkmanın zamanıdır.