Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsmail Türüt, Hıncal Uluç, Kurtlar Vadisi...
“Hepsi iyi çocuklardır, tanırız!”
İsmail Türüt’ü gördüm geçen gün televizyonda. Kendi köpeği ısırmış. Son günlerin ana gündem konusu Kıvanç Tatlıtuğ’un baklavalı gövdesine benzemeyen gövdesini açmış, sargılarını gösteriyordu kameralara.
Sonra 3G teknolojisi kullanılarak canlı canlı eşine bağlanıldı. Türüt’ün nasıl bir eş, nasıl bir baba olduğu falan anlatıldı uzun uzun. İzlerken tek bir şey vardı aklımda...
Bu hafta Hrant Dink’in doğum günüydü. Ölülerin doğum günü olmaz, haklısınız. Ama dostları, ailesi ve onun öldürülüşüne tanıklık eden bu ülkenin vicdanlı insanları, Hrant’ın ideallerini yaşatmak adına kurdukları dernekle, bu ülkenin demokrasi tarihinde ölümsüzleşen bir gazeteci aydının doğum gününü kutladılar.
Katile türkü
Neden söz ettiğimi anlamayanlar için, şöyle bir hafıza tazeleyelim. Türüt, Dink’in öldürülüşünün, katiliyle polislerin Türk bayrağı önünde kutlama havasında fotoğraf çektirişinin hemen ardından bir türkü yapmıştı:
“Plan yapmayın plan.”
Türkünün sözleri, cinayetin tetikçileri Ogün Samast ve Yasin Hayal’in isimlerine göndermeli övgüler düzüyor. Bölücülük yapmakla, “Ermenici” olmakla suçladıklarını, “vatan satsa bir kişi anında biter işi” diyerek açıktan tehdit ediyordu.
Evet, tüm bu olup bitenler bir hassasiyet doğurdu. Tepkiler üzerine, Türüt ve şarkıyı beraber yaptığı Arif Şirin, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” ve “suç ve suçluyu övmek”ten yargılandılar.
Cezaları mı? KARAR: Beraat.
* * *
Yine bu hafta, Defne Joy Foster’ın ölümünün ardından “Su testisi su yolunda kırıldı” diyebilen Hıncal Uluç, bu yazısından dolayı tazminat cezası aldı. Uluç, evli ve çocuğu olan Foster’ı akşam saati, bekar bir erkek arkadaşının evine gittiği için böyle kolay itham etmişti. Acımasızca Foster’ın kadınlığına vururken, evin sahibi erkeğe de “seni çapkın kerata” tonlamasıyla takılmıştı. Neyse ki en azından bu davada, kadın hakimin gerekçeli kararı içimize su serpti. Ama ne fayda?...
Sorun tabii ki Uluç ya da Türüt değil. Sorun, yaramaz çocuklar!
Hıncal Uluç, İsmail Türüt ya da 2004 yılından beri ekranların bitmek bilmeyen dizisi Kurtlar Vadisi... Hepsi, bu sistemin ara ara çizmeyi aşan ama aslında sırtı sıvazlanan yaramaz çocukları. Bazen, ölümü herkesi üzen gencecik bir kadına sataştıkları için azıcık eleştiriliyorlar, bazen aşırı milliyetçi söylemin yüz kızartıcı, iç yakıcı cinayetlere gebeliğini “olmadık bir zamanda”, pervasızca aşikar ettikleri için...
Aslına bakarsanız, bu ülkenin çocukları onlar. Maçoluklarıyla, faşizanlıklarıyla, “vatan, millet, manevi değerler” derken yaptıkları ayrımcı gaflarla, şiddete yatkınlıklarıyla, muhafazakar otoriterlikleriyle... O nedenle onlardan ve benzerlerinden kurtuluş yok. Televizyonda, gazetelerde onlarlayız.